Klasik her turnuvada olduğu gibi elimize kağıt kalem alıp nasıl çıkarız hesabı yapıyoruz.

Halbuki bu Dünya Kupası'na en önemli iki rakibimizden 6 puan alarak başlamıştık. Ama o krediyi de maalesef son maçlar oynanırken çok çabuk bitirdik.

Cebelitarık karşısında tek hedef farklı kazanmaktı.

Bunun için de Kuntz, top ayağımızdayken 4-2-4 gibi bir dizilişle sahaya çıktı.

Bu formasyonda özellikle topla oynanan bölgesel yerlerde daha fazla ofansif oyuncuyla oynadığımız gibi orta sahada iki 8 numarayla Orkun ve Hakan'la çıktık.

Hakan'a 10 numara da diyebiliriz. Halil-Burak ikilisi, hareketli ve savunma dengesi bozan özellikte.

Sol çizgide Kerem etkili oldu.

Sağ çizgide oynayan Barış Alper kalesine yakın yerleşik savunmalara karşı set hücumlarında oyun bilgisini geliştirmeli.

 

Hem tekniğini hem zekasını böyle savunmalara karşı artırmalı. Yalnız hız ve gücüyle değil farklı becerileri de mutlaka geliştirdikten sonra daha başarılı bir kariyere sahip olabilir.

İkinci devre Kuntz'un iki kenar bekini çıkarması gayet doğaldı.

Barış Alper'i çıkartıp Serdar-Burak yapıp Halil'i arkada oynatabilirdi.

Barış'ın yerine de Orkun'u çekebilirdi. Feyenoord'da bazen orada oynadı.

Takımın odaklanma ve motivasyonu rakip zayıf da olsa iyiydi. İşin bilincinde olan görüntüsüyle farklı bir skor aldık.

Keşke gönül isterdi ki bu turnuvada özellikle öndeyken 4 puan kaybettiğimiz Letonya ve Karadağ'a da bu konsantrasyonla oynasaydık.

O zaman bu hesaplara da gerek kalmayacaktı. Karadağ maçını da bu yakaladığımız bu pozitif havayla kazanacağımızdan şüphe yok.

Tabii ki kulaklarımız Hollanda-Norveç maçında olacak.

Reha KAPSAL / Fotomaç