Beşiktaş hücum açısından seçeneksiz bir kadroyla çıktığı maçta, geri düşmesi durumunda işi çevirecek kenar oyuncusundan yoksundu.

Bu nedenle yapacakları şey de belliydi; her durumda öne oynamak. 

Uzatma bölümü hariç ilk devre boyunca daha olgun paslar yapıp topu ayaklarında tutmuş da olsalar, Galatasaray bu durumdan tedirgin görünmedi.

Aksine, sükûnetle beklerken geriden pas yapıp Beşiktaş’ın arka alanında fırsat alanları yarattılar.

Öyle ki, Beşiktaş’ı baskıya davet için Muslera ile birkaç uzun top tuzağına bile başvurdular! Nihayet Babel golünü ise pasla çıkarak attılar. 

Varlık ve yokluk kadroları

Fatih Terim son haftaların gözdeleri Kerem ile Halil’i kenarda tutarken; Sergen Yalçın çaresizce varını yoğunu sahaya sürmüştü.

Acaba bu sınırlılık içerisinde Gökhan Töre veya Ljajic’ten bir ya da ikisi bizdeki tabirle ‘hamle oyuncusu’ olarak düşünülebilir miydi?

Yani Necip ya da Dorukhan’lı veya ikisiyle başlangıç, ilk devre ortaya çıkan tablonun bana düşündürttüğü şeyler oldu.

Elbette bunları hafta içi antrenmanlarını ihmal ederek yazıyorum.

Kuşkusuz ki Beşiktaş teknik heyeti durumu ince eleyip sık dokumuştur! 

Terim’in hamleleri ve sonuç

İkinci devrede de rakibini kalesinden uzak tutan Galatasaray, etkili olmasa da tedirgin edici ataklarla Beşiktaş’ı geri itmeyi sürdürdü.

Oyunu değiştirmek için Beşiktaş bence başta yapması gerekeni sonra yaptı ama sonucu Terim’in oyuncu değişiklikleri belirledi.

Bu skora rağmen şampiyon olmak için derbi kazanmanın zorunlu olmadığını, Mustafa Denizli tecrübesinden iyi bilir Beşiktaş.

Hâlâ en güçlü aday onlar.

Büyük hatalar yapmazlarsa elbette...

Çünkü rakipleri hâlâ onların kaybetmesini beklemek zorunda.

Kaybetmezler olur biter ama bunun için sakin ve güvenli olmak öncelikleri olmalı...

Cem DİZDAR / Milliyet