Askerlik yaptığım şehir Erzurum. E-23 Karayolu üzerinde Aşkale'de bir güney kışladaydı usta birliğim.

Nizamiyenin sırtında kocaman bir Kaban Dağı yükselir. Arasından da Karasu Nehri geçerdi.

Bugün de şanlı Beşiktaş geçecek Erzurum'dan. Şarkılar söyleyip, türkülerle geçeceğiz inşallah.

Dorukhan, cezalı Josef'in, Cengo da sakat Abou'nun yerine sahadaydı.

Gerisi bildiğiniz çocuklardı.

Düdükle beraber rakip sahada cirit atmaya başlayan Beşiktaş, gizli bahçesi Ghezzal'la gelmeye, Cengo'yla yoklamaya başlamıştı bile.

Kızılderili çıkarması gibi devamlı çoğalarak oynayan Beşiktaş, bu çok gelişlerin tekinde Larin'le birlikte "Alice Harikalar Diyarında"yı izletti.

Tam köşeye: 0-1. Çok gidiyorduk, seyrek geliyorlardı.

İki korner yakaladılar, sonuncusu gol oldu.

Altı pas içinde 6 kişi arasından kafa vurdurduk adama iyi mi: 1-1.

Gol sonrası paniği yaşamadık diyemeyiz. Orta sahayı 3-5 dakikalığına verdik.

Sonra Sergen Hoca, Oğuzhan'a eliyle bir şeyler işaret etti.

O Oğuzhan da gitti gol attı iyi mi, aylar sonra şut çekerek hem de!

Hah işte, bize böyle gel Ozi: 1-2.

Adamların orta sahadaki top yapma muhabbetine, oyunu sıkıştırma eğilimine engel olamıyorduk.

Gereksiz top kayıpları başımıza iş açacaktı, zaten garip de bir gol yedik!

Gece baya enteresan geçeceğe benziyor: 2-2.

İkinci yarıda en kayda değer bilgi, 60. dakika itibarıyla Mensah ve Necip'in Oğuzhan'la Atiba'nın yerine oyuna girmesiydi.

Tempo iyice düşmüştü ve taze kan gerekiyordu. Ghezzal, "Topu bana verin hele." dedi bir ara...

Topu Kesikköprü'de bir aldı, 3-5 gezdi, Horasan'da kıtlama yaparken gördüm en son.

Anlatmıyorum, seyredin: 2-3. Oyunu domine edip sakin kalma modunda takılma saatleri gelmişti.

Vakur durup tenha sahaları yakaladın mı, ver elini Meksika...

Tam Meksika sınırında Gökhan Töre'ye rastladık. "Ben denize gidiyorum, var mı gelen." diye el etti.

Bütün takım peşinden koştu, iyi mi!

Alen MARKARYAN / Akşam