Şafak Malatya'nın açıklamaları şöyle:

"CAMİA 'BAŞARIYI SAHİPLENME SORUNU' İLE SEZONU BİTİRDİ!"    

"Şampiyon olunmuş bir sezon, 2 harika kupa ve yanı sıra muhteşem hikâyelerle tamamlanmış bir maraton sonrası, bu takım nasıl bu kadar düştü? Nasıl bu kadar hedefsiz kaldı? Bu durum sadece Aboubakar'ın yokluğu ile açıklanamaz. Eğer sadece 1 futbolcu özelinde alınmışsa bu kupalar, vay bu camianın haline… O yüzden olayı Aboubakar üzerinden okumak, bu başarıda emeği geçen herkese haksızlık olur. Başarı, şahıslar üzerinden okunursa değersizleşir. Adı üstünde takım çalışması, birlikte hareket edebilme kabiliyeti ve bunun yanı sıra inanmak başarının çıkış noktasıdır.  Beşiktaş tüm bu parametreleri doğru yaptığı için geçen sezonu 2 kupayla tamamlamıştır.  Aksi, hamasete girer…Peki ne oldu da harika bir serüvenin ardından olay buralara kadar geldi? 

- Başarıyı sahiplenme sorunu.
- İç savaş.
- Planlı, plansızlık.

Bu 3 ana başlık, başarısız geçen sezonun özeti. Hiç bir başarısızlık yoktur ki, sadece 1 kişi ya da bir gruba ait olsun. Tıpkı başarıda olduğu gibi. Bu sebeple 'Başarıyı sahiplenme sorunu' ile sezonu bitirdi camia.  Sezonu şampiyon tamamlayan ekip, kutlamalarda 50 metre geride dururken, kupa, yöneticilerin ellerinde havaya kalktı. Başarıyı bölüşmeyi beceremedi Beşiktaş camiası. Sosyal medyası, kulübü hepsi ayrı ayrı 2 hatta 3’e bölündü. Herkes bu şampiyonluğu 'birilerinin sayesinde aldık' diyecek kadar karartmıştı gözünü. Bilselerdi asıl tehlikenin bu olduğunu, yine yaparlar mıydı? Yaparlardı… Çünkü adamcılık, eyyamcılığın başlangıç noktasıdır! Herkes pozisyon alma gayretine düştü ve olan bu camiaya oldu. Sonra 'İç Savaş' başladı. Tesislerde, yönetim binasından, sosyal medyada.Her savaşın bir galibi vardı elbet, ancak mağlubun da bu camiadan çıkacağını hesap etmedi ellerinde sanal süngülerle bu camiayı birbirine kırdıranlar. Geç de olsa, birileri çıktı ve 'ne oluyoruz yahu' dedi. Ancak o dakikadan sonra da, panik halinde yapılan popülist hamleler, zamanında alınamayan kararlar ve kalınan kararsızlık sezonun başında bir mesaj gibiydi herkese. Ancak popülizmin iliklerimize kadar işlediği bu coğrafyada, yapılan transferler 'göz boyamaya' yetti de arttı. Alex… Pjanic… Batshuayi derken, hemen unutuldu ve üzeri örtüldü sezon bitiminde yaşanan tüm sorunların. Tipik 90'lar Türk futbol ikliminin esintilerine kapılıp gitti koca camia. Sözün özü, başarısız geçen sezonun ardından suçlu olarak şahısları hedef göstermek camiayı böler. Başarısızlık, tüm camiaya aittir. Tıpkı, başarıda olduğu gibi.

"ISMAEL BU PROJENİN BAŞINDA KALMAYI HAK EDİYOR"

"Kendisine ait olmayan bir oyuncu grubu ile hiç şikayet etmeden, elindeki malzemeyi en efektif şekilde kullanarak bir oyun şablonu oturtmaya çalışıyor hoca. Bunu yaparken de, bu oyuncu grubuyla 3'lü oynanamaz diyenlerin gölgesinde mücadele veriyor. 8 maç, hoca için fikir verir ancak karar aşamasında biraz daha beklemek gerekir. Verdiği fikir, özgüveni, derbi dahil en az 4 genç isimle sahaya çıkması, sözde değil, özde özkaynak hamleleri ve takibi, hocanın bu projenin başında kalmayı hak eden bir teknik adam sıfatına sahip olduğunu gösteriyor. Bu sebeple mevcut durumda kurtuluş gençleşme, altyapı hamlesi ve ayrıca futbol biliminde ısrar etmekse, mevcut yönetim kalsada, yeni bir yönetim gelse de, bu sistemde ısrar etmek zorundadır. Aksi, Beşiktaş'a ihanet olur."

"BAŞKANLIK SEÇİMİNDEN ZİYADE KURULLARIN SEÇİMİ ÖNEMLİ"

"Öncelikle gönül, KOSKOCA Beşiktaş camiasının seçime en az 3 adayla girmesini istese de, kulübün içinde bulunduğu durum, yeni çıkan spor yasası derken 1'i mevcut, diğeri 0 kilometre 2 adayla seçime gidiyoruz. Ben açıkçası başkanlık seçiminden çok, kurulların önemine dikkat çekmek istiyorum. Çünki, mevcut yönetim kalır ise, az, çok neler yapabileceğini biliyoruz. diğer aday Fuat bey ve ekibi gelirse, projeler üzerinden fikir sahibi olmaya çalışıyoruz. Ancak kurulların, Beşiktaş'ın kanayan yarası olduğu aşikar. Özellikle Denetleme ve Disiplin kurulları, büyük önem arz ediyor. Seçme ve sicil de cabası... Yönetimlerin ve muhalefetin en çok dem vurduğu konular nedir? Üye yapımında usulsüzlük iddiası? Sorumlu kim? Seçme ve sicil kurulu. Peki her dönemin en büyük kavgası ne için veriliyor? Borçlar ve müsebbibi. Bu konuda çözüme giden yolda ilk adımı kimin atması lazım? Denetleme kurulu. Peki yaşanan onca çatışma ve yapıldığı iddia edilen usulsüzlüklerin iç tüzükteki cezasını kim kesecek? Disiplin kurulu... Demek ki bu sorunlar hala kulübün en büyük sorunları ise, bu kurullar işini layıkı ile yapmadığı içindir. Zaten bu mekânizmalar iç hukukta ve denetimde doğru ve düzgün çalışsa, yönetim kurulları da buna bağlı olarak doğru ve düzgün şekilde işleyişine devam etmek zorunda kalacak. Bu sebeple kurullar çok önemli. Beşiktaş'ın değerli genel kurul üyeleri, belki de başkanlık seçiminden çok bu konuda ince eleyip, sık dokumalılar. Kurulların bağımsızlığı, liyâkat esaslı oluşturulması temel parametre olmalı. Umarım seçimin sonunda, kazanan şahıslardan çok, Beşiktaş camiası olur."

Duhuliye / ÖZEL RÖPORTAJ