Her kararında hakeme itiraz etmenin ‘’ata sporu’’ olduğu ligimizde puan cetvelindeki yeri ‘’büyük’’ sahada olan biteni ‘’küçük’’ bir maç daha izledik!

İlk 15 dakikadaki görece Hatay baskısı Beşiktaş’ı paralize etmeye yetti.

Pozisyon vermekle kalmadılar, golü de yediler.

Öyle bir gol ki, bir takım ‘’çıkarken nasıl yakalanır’’a örnek olacak nitelikte.

Bir anlamda Vida ile oyun kurmaya çalışmanın faturası!..

Sakin kalan Hatay ilk 15 ila 40-45 arasında rakip defansta hem boşluk yarattı hem de o boşlukları kullandı.

Sonuçlandıramadı ama kullandı.

‘’Maç da esasen bu bölümden ibaretti’’ dersek yanlış olur mu bilmem!

Beşiktaş’ın dişe dokunur tek atağı ise ilk yarı sahada görünmeyen Ghezzal‘ın ters kanattan kesmeye çalışıp kaleci Münir’in çıkardığı top olması ‘’futbol ironisi’’ sayılmalı.

Değişiklikler can suyu olmadı

Sanırım ülkemiz uzun süre sadece stoper ve kaleci yetiştirebilecek...

Kıymetlerini bilelim. Fatih Kurucuk ile Burak Öksüz’ün Hatay’ın gerek bu maç gerekse ligdeki yeri konusunda katkıları yadsınamaz.

Elbette onları yükselten eski ‘’şampiyon stoper’’ Ömer Erdoğan katkısını ihmal etmeden. İkinci devreye bırakılan değişiklikler de Beşiktaş’a can suyu olamadı.

Ceza sahasına giremeyince orta yapma hastalığına yakalanan hücumlar sakin Hatay savunmasında erirken Camara ile karşı karşıya kaçıran da Hatay oldu.

Neden bu kadar sakatlık var?

Hatay ligin oynama seviyesine göre ‘’iş bitiren’’ usulde oynamayı sürdürüyor.

Ancak Beşiktaş’ın bu maçtaki performansını kadroda olamayan sakatlarla açıklamak işin kolayına kaçmak olur.

Antrenman oynayacak olanı da takım da hazır tutmaktır.

Beri yandan ‘’Beşiktaş neden bu kadar sakatlık yaşıyor?’’ sorusu da hâlâ ortada duruyor.

‘’Yanlış antrenman’’ diyen varsa da ‘’fırsat transferleri’’nin sakatlık risk analizine bakan var mı, sanırım orası da muamma!..

Cem DİZDAR / Fanatik