‘’Jens Cajuste bu konuda Atiba’ya benziyor…’’

Mustafa Demirtaş, son olarak Ipswich Town'da forma giyen, Beşiktaş'ın gündemindeki orta saha oyuncusu Jens Cajuste'yi değerlendirdi.

Serbest Sekiz kanalında değerlendirmelerde bulunan Mustafa Demirtaş:

‘’Formasyon serisinin bu bölümünde Jens Cajuste'nin Beşiktaş ihtimalini konuşacağız; bu ihtimal her geçen dakika, her geçen gün artıyormuş gibi gözüküyor. Dün akşam saatlerinde Romano bir haber yaptı: Beşiktaş'ın kiralama, satın alma opsiyonlu kiralama teklifini yaptığına dair. Bu transfer daha önce de adı duyulmuş bir isimdi. Evet, Cajuste ama epey ciddi bir duruma gelmiş gibi gözüküyor. O nedenle bir ön değerlendirme yapmak istiyorum.

Jens Cajuste de gelirse Beşiktaş'a hangi formasyonda nasıl konumlanır? Oyuncunun özellikleri nelerdir? Hangi konuda eksik kapatır? Hangi konuda eksik kalır? Etrafı nasıl olursa daha doğru tamamlanan bir 11'e kavuşmuş olur Beşiktaş? Bunları birlikte konuşalım istiyorum, sizin de değerlendirmeleriniz eşliğinde. O zaman hızlıca oyuncunun genel profilinden bahsedelim.

Şimdi Jens Cajuste oyuncu profili; aslında canlı yayınlarda konuştuğumuz gibi, oyuncunun son performansını, son maçlarını bu haber geldikten sonra tekrardan izledim. İnanın fikrim değişmedi. Yani fikrim belli Cajuste için. O da şöyle bir adam; hayal edin, diyelim ki 6 numara transfer ediyorsunuz. Savunmacı 8 ya da 6 numara diyebiliriz, 6-8 diyebiliriz Cajuste için. Herhangi bir konuda sizi eksik bırakmayacak, özellik bakımından "şu işi de hiç yapamıyor" diyeceğiniz bir özellik olmayacak. Ama hiçbir konuda da, yani özeti bu Cajuste'nin, hiçbir konuda da takımdaki en iyi oyuncu olmayacak. Mesela, maç başı bakalım.

Yani çok iyi oynanan bir maçta Cajuste'nin maçın en iyileri arasına girme ihtimali düşük; mesela profil olarak ya da işler yolunda gitmiyorken Cajuste'nin takımın en kötülerinden gözükme ihtimali de düşük. Yani tam böyle arada işini yapan, her özellikten kendisini biraz barındıran, 10 üzerinden 6,5-7 arasında bir performans sergileyen bir futbolcu Cajuste. Tabii ki bunu formasyonda daha çok ortaya koyarız; yani taktik kısmında daha çok bu konuyu konuşuruz. Şimdi, Gedson Fernandes tipi bir 8 numarayla ikili orta saha oynama ihtimali var ya da daha üçlü orta saha gibi bir düzen. 4-3-3'te 6 numara ihtimali var. İkisi de tabii ki Cajuste'nin performansını iki konuda değiştirir. Çünkü 8 numara olduğu zaman biraz daha hücum performansı beklersiniz Cajuste'den, hem pas konusunda hem de hücuma destek konusunda. Rafa Silva tek forvet arkası, Gedson ve Cajuste yan yana. Burada biraz daha hücumda katkı beklediğiniz için, belki orada her şeyi biraz yapan ama hiçbir şeyi tam yapamayan oyuncu modeli biraz daha olumsuz göze batabilir diye düşünüyorum.

Aslında en ideal şartlarda, üçlü orta sahanın derinliğindeki 6 numara pozisyonu bence uygun. Orada daha dikkat çekebilir performansı. Çünkü her özellikten var, ama kimisi daha iyi, kimisi daha kötü. Kötü diyebileceğimiz özellikleri ise hücum becerisi, şut becerisi ve ceza sahasına koşu atma konusunda değil, skor yapma ya da kilit pasla asist yapma, yani hücumda fark yaratma konusunda eksikliği. O nedenle, 8 numaralı oyuncu gibi oralarda fark yaratmasını beklerseniz, bu oyuncunun çok fazla artı yazmayacaktır. Ama üçlü bir orta sahanın 6 numarası rolünde oynarsa, etrafına iki tane 8 numara alırsa, bu pozisyonda daha verimli olabilir diye düşünüyorum. Çünkü akıllara hep Ndour gelebilir; daha önce canlı yayında konuştuğumuzda "Ndour gibi bir adam mı?" gibi çok görüş gelmişti, haklı olarak. Evet, tipik olarak ona çağrıştırıyor, ama şunu söylemek lazım: Ndour gerçekten her şeyden biraz biraz yapıyordu; hiçbir şey tam, hatta tama yakın bile değildi bence. Ama Cajuste'nin savunma performansı gayet iyi, hatta ortalamanın biraz üstünde olduğunu söyleyebilirim.

Savunma konusunda iyi, yani. Pozisyon alma becerisi, hamle becerisi, agresifliği; her şeyden biraz var ve biraz da üstünde. Yani, 8 puanlara falan geliyor diye düşünüyorum. Bu nedenle, savunmaya yakın oynadığı zaman, ön taraftaki pasör olamaması veya kilit pas atayamaması daha az göze batar. Aksine, atak kesen bir profil olarak daha olumlu şekilde göze çarpar. Yani, ne kadar savunmada, ne kadar savunmaya yakın kullanırsanız o kadar iyi gibi geliyor bana Jens Cajuste için. Peki, bunu biraz daha açalım. Her özelliğin ne kadarını yaptığı kısmını biraz açalım. Hücum konusuna gelelim. Dediğim gibi, hücumdan başlayalım daha doğrusu. Biraz daha hücum bölgesine kaymak zorunda kaldığında şut becerisi vesaire çok kesmez. Öyle inanılmaz kilit pas özelliği de yok. Yani, bir defans hattını tek pasla, bir derin pasla kırma gibi bir özelliği yok. Bunu şu şekilde de değerlendirebiliriz: Ya 6 numara pozisyonunda, savunma ve hücum özelliklerini ele aldığımızda, mesela Demir Ege kadar isabetli bir uzun pasör değil sanki. Cajuste çok eksi yazmaz bu konuda; biraz daha garanti oynuyor. Aldım, verdim, bir daha boşa çıktım. Aldım, verdim, boşa çıktım. O, hattı kıran pası çıkartmasa da güvenli bir şekilde topu teslim edebiliyorsunuz. Oralarda topu dolaştırabiliyor ama sizi öne taşımaz. Bu nedenle, mesela Demir Ege'de bu özellik daha iyi. Şimdi mevcut kadrodan bahsedersek, Musrati'den Demir Ege bu konuda daha iyi; uzun pasla hat kırma konusunda. Cajuste ise pasörlük konusunda ya da hücumdaki kilit pas, şut anlamında çok artı yazan bir profil değil.

Şu hücum konusunda şunu ekleyebiliriz: Dripling özelliği fena değil. Dripling derken, Gedson Fernandes gibi, bir boşluk bulduğu zaman oraya yaldır yaldır giden bir profil değil belki ama baskı altında topla dönebiliyor; bu, büyük takımlar için önemli bir özellik. Yani, büyük takımın orta sahasında, 6 numarada olan oyuncular için; baskı altında topa bastın, şöyle bir döndün, kurtuldun rakibinden, sırtındaki rakibinden. Bu özellik kritik bir özellik. Hele ki iyi rakiplere karşı, hem Süper Lig'de hem de Avrupa'da sizi orta sahada karşılamayı düşünen rakiplerinize karşı, orta sahanızın hepsinin birden topa basıp dönebilen profil olması, eli çok rahatlatır Beşiktaş adına. Cajuste'nin bu özelliği hoşuma gitti. Bazen fazla zorladığı oluyor açıkçası. Mesela, o baskıyı kırdı, boşluk buldu, ekstradan çalımlara girebiliyor. Pas vermek yerine biraz gaza geliyor, yani adam eksikliği zaman. Orada da anlamsız top kayıpları yapabildiğini gördüm ama bu sonuçta bir artı özellik. Yani, topla dönebilme özelliği artı bir özellik.

Hücum tarafında, topa vuruş becerisi anlamında fark yaratmasa da, hareketliliği de bence katkı sağlayacak bir özellik. Yani çok hareketli diyorum ya, çok şu tipte bir oyuncu değil. Verdiğim pası benden artık iş çıktı. Buralardayım. Beni ararsanız, beni bu bölgede bulabilirsiniz. Bazen 6 numaralar veya 8 numaralar vardır. Pası işte Fenerbahçe'ye gelen Krunic şöyleydi mesela; pası verdim, artık benden bir şey beklemeyin kardeşim. Ben bu yüzden kontratı imzaladım. Oraya veririm ki o da yapmıyordu. Ama Cajuste öyle değil; verdi, bir daha boşa çıkıyor. Yayın oraları koşuyor, ceza sahasına giriyor. Hareketli yani; bir hareket, dinamizm katacak ki Beşiktaş'ta bunu arıyoruz ya biz. Her gelen oyuncuda belli bir fiziksel kalite, belli bir agresiflik, belli bir hareketlilik olması lazım. Çünkü en büyük eksiklerimiz bunlardı.

Cajuste bu eksikliği tolere edebilecek bir profil, hareketlilik anlamında. Bu otomatikman hücumda da dolaylı yoldan bir katkı demektir. Yani topa vurmada katkı yapamasa da, o hareketliliğiyle katkı verebilir. Biraz bu konuda Atiba'ya benziyor diyebilirim, hücum konusunda. Şimdi hücumda Atiba müthiş bir pasör müydü? Değildi. Müthiş bir son vuruşçu muydu? Değildi. Hatta bayağı zayıftı şut özelliği ama çok hareketliydi. Yani sürekli opsiyon açıyordu takım arkadaşlarına; hatta ceza sahası içerisine kadar giriyordu. Bu da dolaylı yoldan bir katkı veriyordu. Sonuçta o dengeyi bozuyorsun, oralarda bulunarak. Bu anlamda benziyor açıkçası, onu söyleyeyim. Hücum tarafı böyle. Savunma tarafına gelince; evet, savunma tarafında bence işi daha kotaran bir oyuncu. Çünkü 1.80 boyu var. İnanılmaz bu konuda da yani; müthiş bir hava topu üstünden sahip bir 6 numara diyemem ama eksi yazmaz yani. Orada hatta artıya daha yakındır, boyuna bakılınca. Hava toplarında ikili mücadeleye girer, pas arası yapabiliyor, doğru pozisyon alabiliyor.

Agresifliği var. Hem uzun boylu sayılacak bir fiziği hem de hareketsiz olmadığı için daha geniş alanı savunabiliyor. Bu da önemli. Sadece stoperlerin önüne çakılı kalacak bir 6 numara değil; ikinci 8 numara oynayabilecek kadar geniş alanı savunabilecek bir profil. Yani Musrati'den bu konuda çok ayrışıyor mesela. Belirli bir seviyede agresifliği var; topa gözünü takmadan rakiple bire bir girebiliyor. Yani topla rakip arasına girebiliyor ya da topla karışık sert müdahaleler yapabiliyor. Bence bir savunmacı 8 numara ya da 6 numarada olması gereken bir özellik. Sadece pas ararken değil, rakibe caydırıcı müdahaleler de yapabiliyor açıkçası. Yani savunma tarafını daha iş bitirici bir profil olarak gördüm. Cajuste için burada Beşiktaş'ta nasıl kullanılacağı önemli. Bu oyuncunun artı ve eksi özelliklerinin hangisinin daha fazla göze çarpacağını kullanım şekli belirler. Mesela Atiba dedik ya; Atiba ile benzeştiği ve ayrıştığı özellikler var, ama şu anlamda Atiba'ya benziyor: Genel olarak Atiba, müthiş bir takım oyuncusuydu ve bir takımın kaderini değiştirecek bir 6 numara ya da savunmacı 8 numara değildi. Beşiktaş'a ilk geldiği zamanlarda takım oyuncusuydu; çok iyi bir istikrar sağlıyordu. Cajuste’ye göre daha istikrarlı bir oyuncuydu. Cajuste ise son yıllarda biraz oynayan, biraz oynamayan bir durumdadır.

Müthiş bir istikrardı tabii ki Atiba ve bu istikrar 10 sene daha, 40 yaşına kadar devam etti. Orası ayrı ama oyunculuk profili bakımından söylüyorum. Atiba'nın en önemli özelliği nedir? Atiba'yı en efsaneleştiren sezon hangisidir? Bence 2015-2016 dönemleri. Oğuzhan ve Sosa'nın arkasında Atiba kullanımı, kendisi için çok doğruydu. Ondan önce, hatırlayın, Atiba'nın rolü karışıktı; nerede kullanılacağı tam belli olmayan bir oyuncuydu. Bazen sol bek, bazen sağ bek bile oluyordu (bek yokken). Asıl rolü, 2015-2016 sezonundaki takımda oturdu: Oğuzhan ve Sosa'nın arkasında Atiba. O, tam bir roldü kendisi için. Çünkü zaten işin delici tarafını üstlenecek adamlar vardı: Sosa ve Oğuzhan. Atiba'nın görevi, topu toplayıp hemen yanındaki orta saha arkadaşına aktarmaktı. Sıkışırsa, tekrar boşa çıkıp pas alıp yanına vermesi yeterli oluyordu. Ve Atiba, o rolü olağanüstü tamamlamıştı. Şimdi Cajuste'nin Beşiktaş'ta nasıl kullanılacağı önemli. Bu seviyede topu kazanıp yakınına verip, gerisini diğer oyuncuların halledebileceği bir sistemse, o zaman olumlu bir transfer olur diye düşünüyorum.

1999 doğumlu bir oyuncu, futbolculuk adına genç bir yaşta. Orada tutunursa uzun vadeli bir çözüm olur, ancak tutması için Beşiktaş'ın klasik 4-2-3-1 dizilişinde Cajuste’nin bu rolü alacağını belirtmek istiyorum. Gedson Fernandes'in satışı olmazsa (bu konuda hala soru işareti var), Beşiktaş Benfica'dan %50'sini almaya çalışıyor, çünkü 25 milyonluk bir teklif olduğu söyleniyor. Belki farklı bir durum da olabilir, bilmiyorum ama kadroda Gedson Fernandes varken kullanılır. Rafa Silva'yı ise (4-3-3 formasyonuna da değineceğim) daha çok forvet gibi kullanılması gerektiğini düşünsem de, Beşiktaş'ın rakibini açtığı, 3 puan için favori olduğu lig maçlarında ikinci forvet veya 10 numara pozisyonunda göreceğiz.

Abraham bu tip oyuncuları devreye sokmayı seviyor. Ama burada sorumuz şu: Gedson ve Cajuste ikilisi oyun kurma anlamında işi çözer mi? Savunma tarafında bence Rafa Silva'yı koruyabilecek bir ikili olurlar. Gedson ve Cajuste, ikisi de geniş alanı savunabilen ve rakibine basmaktan kaçınmayan profiller. Rafa Silva'nın aradığı, kendisine hücumda daha fazla enerji harcaması için savunmada daha az yorulmasını sağlayacak bir ikili. Hele ki 2 numara pozisyonuna son olarak Walker Peters ihtimali vardı. Daha tempolu bir savunmacı olan Walker Peters, ön tarafta baskı yaparak savunmaya da katkı verebiliyor.

Enerjik bir oyuncu o da. Jurasek’i, Masuaku’dan daha enerjik kabul edersek, Beşiktaş arka tarafta daha çok dönen topu toplayan bir hat bulacak. Bu da Rafa Silva'yı, top rakibe geçtiğinde, daha az yıpratır. Bu konuda bence soru işareti yok. Cajuste ve Gedson ikilisi, oyun kurarken çok fazla hat kıracak pas atabilen isimler değiller. Hatta Gedson Fernandes, geçtiğimiz sezon şunu gösterdi: 8 numarada oynarken, oyun kurulumuna dahil olan bir 8 numaradan ziyade, topsuz koşu yapan, rakip ceza sahası çevresinde kendini hissettiren, skora katkı veren bir 8 numara; serbest 8 modeline çok daha uyuyor. Hatta böyle üçlü bir orta sahanın sol içine çok daha elverişli bir oyuncu. Ama Rafa Silva'yı 10 numarada kullanırken mecburen iki 8 numara kullanacaksınız.

Cajuste, oyun kurarken çok opsiyon açıyor; savunmaya yaklaşıyor, beke yaklaşıyor, öne; her yere opsiyon açmaya çalışıyor. Orada problem, hat kıracak pas atamaması. Beşiktaş'ın oyun kurarken rakibini delecek paslar bu ikiliden çıkmaz gibi. Cajuste biraz daha garanti paslara yönelen bir oyuncu. O zaman burada çözüm ne olmalı? Çözüm şu: 7 numarada zaten böyle bir profile ihtiyaç vardı. Gerçekten Ghezzal tipi bir oyuncu şart oluyor, böyle bir orta saha hayal ediliyorsa. Çünkü Ghezzal varken şampiyonluk sezonunda (hatırlayın), orada da Josef de Souza’yı bazen kullanabilen bir 6 numara vardı ama o da genellikle garanti oynayan bir 6 numaraydı. Yanında Atiba vardı; o da garanti oynamayı seven, Cajuste gibi hareket ederek hücuma katkı veren bir isimdi.

Beşiktaş, 8 numara yani orta sahaya çok ciddi bir bütçe ayırmıştı. Ya da öyle söyleniyordu. Başkan da en son basın toplantısında bunu dile getirmişti. Abraham'a çıkılan bonservis ya da maaş rakamlarına çıkılacaktı. Bir ara hatta Anguissa gündemdeydi; ona da istenen bütçeler o seviyedeydi. Ama Cajuste profiline gidiyorsanız, o kadar heyecan verici bir 8 numara değil açıkçası. Takımın kaderini değiştirecek bir oyuncu değil; sadece bir tamamlayıcı olabilir.

Maliyet olarak da zaten çok korkunç bir gider yaratmayacak; Romano’nun haberine göre 1 milyonluk kiralama bedeli ve 6 milyonluk satın alma opsiyonu gibi bir şey. Yani konuşulan rakamlardan çok aşağıda olacak. O zaman ben de şunu düşünüyorum: Eğer ekstradan orta sahada farklı bir girişim olmazsa (mesela Gedson, 4-3-3'te Cajuste kullanımı, Fernandes'le Benfica arasında bir anlaşma yapıp Orkun Kökçü'ye gidilmezse), şu an için böyle bir ihtimal çok kuvvetli gözükmüyor. Sadece bir temas olduğu söyleniyor. O zaman başka şeyler konuşuruz bu arada. Hani her şey yeniden baştan değerlendirilir. Orkun Kökçü gibi bir 8 numara gelirse, o zaman oyun kurucu bir 8 numaranız da oluyor. O zaman başka şeyler konuşuruz ama şu an için Cajuste geliyor ve mevcut orta saha bu oluyor fikrinden yola çıkıyorum.

Cajuste’nin uzun paslarda hat kıramayan bir profil olamayışını tolere eden isim Demir Ege olur. Cajuste, merkezde ortalığı toparlayan, dönen topları kazanan, top kaybedildiğinde baskı yapan ve yanına veren bir oyuncu olacak. Orada belki biraz daha hücum özellikleri de beklersiniz ama orada eksik kalır tabii ki. Cajuste’de şut ve kilit pas olarak da eksiklikler var, ama topu kaybettiği yerde tekrar baskı yapma ve dönen topları toplama konularında tam göbekte; bu konuları iyi yapar diye düşünüyorum.

Gedson, yarı orta saha yarı kanat oyuncusu gibi kullanılacak ve ceza sahasına sık sık koşular yapacaktır. 7 numara, oyun kurucu profili olacağı için, rakip savunmanın arasına kilit paslar atmaya çalışan, takımını koşucu oyuncularla buluşturan bir profil izleyecektir. Skov Olsen mesela bunu yapabilir. Hatta Cerny de bunu yapabilir. Cerny de hareketlidir. O da başlı başına gol pozisyonuna girebilecek bir isimdir, ama bu şekilde üstüne de koyabilir.

Rafa da, Abraham’ın etrafında ikinci forvet gibi görev yapacaktır; en sevdiği iş zaten topu alıp, geri verip, gol pozisyonuna girip, gol atmaktır. Daha çok final bölgesinde kullanılır. Ya da hücum ederken 4-3-3 gibi bir sistemden 3-5-2'ye dönebilir. Bunu oynamaya çalışıyordu Beşiktaş. Çünkü mevcut durumda Demir Ege'nin kullanımı, Cajuste ve Demir Ege'nin birlikte kullanımı da, rakibin sertliğine göre, Avrupa maçlarında böyle bir sistem tercih edilebilir diye düşünüyorum.

4-2-3-1 de, en başta gösterdiğim formasyon gibi, sürekli kullanılan bir sistem olabilir. Ama bunun için hem 7 numaraya hem de 11 numaraya, hem forvet karakteri olan, hem de oyun kurma özellikleri güçlü iki kanat oyuncusu şart. Beşiktaş'ın burada ciddi bir atılım yapması gerekiyor. Zaten şu anki duruma bakınca bile, geçen sezona göre fiziksel olarak daha farklı bir noktaya gelmiş ve daha çeşitli bir kadroya doğru gittiğini görüyoruz Beşiktaş'ın. Shakhtar maçlarına da yetişecek gibi olan isimlerden Abraham ve Jurasek zaten geldi. Sanki sağ bekte bir orta saha oyuncusu da yetişecek gibi.

Yanlış hatırlamıyorsam kadrolar 18 Temmuz'da veriliyordu. Başka bir Beşiktaş izleyeceğimiz için ben o maçları şimdiden çok merak ediyorum. İki Shakhtar maçını izleyip (Shakhtar diyoruz ama Ilves onları elemese tabii ki orada bir futbol sürprizi olmazsa) bu maçları da izleyip, bir rakip analiziyle birlikte Beşiktaş'ın maç önü ve maç sonrasını şimdiden konuşmak için sabırsızlanıyorum. Çünkü başka bir Beşiktaş izleyeceğimiz kesin.’’

duhuliye.com

HABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..