Hırçın ve çılgın bir derbi izledik…

Oyuna baktık, hakem kararlarına takıldık. Kavga eder gibi çatışanları, gerenleri ve gerilenleri gördük.

Yere yatıp dinlenenler de vardı, anlaşılmaz hatalarla takımını zor duruma düşüren arkadaşlarına söylenenler de. Haydi, gelin itiraf edelim: Golleri alkışladık.

Bu maçın kazananı yoktu ama, kahramanı vardı: İddiasız ve sakin görünüşünün altında yürekli, bilgili, becerili oyunu ve çifte golü ile genç futbolculara ustalık örneği verip takımının başını dik tutan Josef de Souza, Kadıköy’den kişisel zaferiyle döndü.

Fırat Aydınus gibi tecrübeli ve uzatmalı bir hakemin verdiği penaltı kararına şaşırdık.

O mücadelede top, rakibi ile kendi bedeni arasına sıkışan koluna çarpan Larin, anlayamadığımız biçimde penaltıya (!) neden oldu.

Aydınus’un bu kararı VAR’dan da onaylanmış olacak ki bir davet almadı.

Yanlış bir karardı bu. O kol vücuttan açık değildi.

Rakibinin bedeninden aşağı düşerken Kanadalı’nın koluna çarptı. Larin kolunu hareket ettirecek durumda değildi…

İtirazlar boşuna… Mesut, Ersin’i terse yatırarak attı golünü.

Sonrasında birbirlerine girerek sürdürdüler maçı.

Batshuayi’nin inceden düşünerek yaptığı asist, Josef’in harika şutunu ve golü getirdi Beşiktaş’a…

Derken, Mesut Özil’le birlikte sahanın en tecrübeli oyuncusu sayılan Vida, akıl almaz bir hata yaptı, kısa düşen pasını yakalayan Rossi, çaktı şutunu…

Kalesini boşaltan Ersin’den sekti top… Berisha’ya golü atmak düştü.

İkinci yarıda Beşiktaş’ın gecikmiş reaksiyonuna tanık olduk.

Oğuzhan’ın oyuna girişiyle canlanan, daha organize ataklar yapan siyah-beyazlılar, bu defa da Rıdvan’ın yaptığı isabetli ortaya akıllıca kafa konduran Josef’le beraberliği yakaladı.

Fenerbahçe skoru korumaya, sürpriz gollerle maçı kaybetmemeye oynadı.

İkinci yarıda hamleleri fazla olan taraf Beşiktaş’tı. Topa sahip oldular (41/59) 7 korner kullandılar.

Fenerbahçe maçı kornersiz bitirdi.

Oyuncu değişikliğinde hamleler Beşiktaş’a daha çok yaradı. Can Bozdoğan’la Oğuzhan’ın, Larin’le Güven’in yer değiştirmesi, konuk takımın etkinliğini artırdı.

Beraberlik golü de böyle geldi. Sonrasında Ghezzal-Gökhan Töre değişikliği de oyunu tutmaya yaradı.

Önder Hoca, başlangıç kadrosunda Necip’i stoper olarak tercih ederken hatalıydı.

Kaptanın sakatlanıp çıkana kadar arızalı oynadığını gördük.

Montero’yu, ya da sonradan sahaya sürdüğü gibi Serdar’ı baştan tercih edebilirdi.

Fenerbahçe’de Berisha-Serdar, Rossi-İrfan Can, Zajc-Mert Hakan değişiklikleri oyunda ve baskıda devamlılığı amaçlıyordu. Eh, bir yere kadar öyle oldu, diyelim…

Bu maçta Serdar Aziz ve Batshuayi ile Szalai-Ghezzal çatışmalarına da tanık olduk. Dördü de sarı kart gördü.

Aydınus’un kartları, nasihat kıvamındaki ikazlarından sonra geldi. Başka hakemler kırmızı kart gösterebilirdi.

Önder Karaveli açısından bu maçı rakip sahada yenilmeden bitirmek, geriden gelip beraberliği yakalamak başarıdır.

Her iki takım galibiyeti kaçırdığı için üzgün görünebilir. Ama yine de içten içe memnun olduklarını düşünüyorum.

Vitor Pereira mı? Kazansa da fark etmezdi.

Fenerbahçe camiası “üçlüden vazgeçmediği için” hiç hak etmediği halde silmiş adamı.

Bakalım ne kadar dayanacak?

Attila GÖKÇE / Milliyet