Hürriyet Gazetesi yazarı Kenan Başaran, Beşiktaş'ın gündeminden düşmeyen Orhan Ak olayını ve Başkan Fikret

Orman'ın dünkü basın toplantısında Orhan Ak için söylediği sözleri duhuliye.com için yorumladı.

İşte Kenan Başaran'ın sözleri:

"Orhan Ak meselesinde önce taraftarların (en azından bir kesimin) neden istemediğini ortaya koymak lazım.
Dünkü basın toplantısında ne sorulan soruda ne de verilen cevapta 'neden' yok.

Herkesin mezvuyu bildiği varsayılarak bir cevap veriliyor.

Hatta Fikret Orman bir taraftara sorduğunu ve onun da bilmediğini söylüyor.

O halde Orhan Ak'ın neden istenmediğini biz hatırlatalım.

İki nedeni var:

1-Bundan 4 yıl önce bir grup Beşiktaş taraftarı Yalova arabalı vapurunda karşılaştığı Emre Belözoğlu ile laf dalaşına girmiş. Taraflar arasındaki olay kovalamayaca dönüşürken Orhan Ak da silahını çıkartıp göstermiş. Silahının yere düştüğünü ve kimseye silah çekmediğini söylemişti. Ayrıca kimseyi tehdit etmediğini de vurgulamıştı.

Yaptığı özür açıklamasındaysa karakoldaki ifadeden biraz sapmış görünüyor. Arkadaşını (Emre Belözoğlu'nu) koruma refleksiyle hareket ettiğini belirtiyor.

2-Orhan Ak'ın FETÖ lideriyle olan fotoğrafları... Sosyal medyada en çok bu fotoğraflar paylaşılıyor ve en çok da bu yüzden Beşiktaş'ta çalışmaması gerektiği söyleniyor.

Öte yandan Ömer Çatkıç ve Bekir İrtegün'ün yargılandığı davada FETÖ'nün futbolcularla yaptığı sohbetlere Ak'ın da katıldığı sanıkların ifadesinde yer alıyor.

Evet Beşiktaş taraftarı ağırlıkla ikinci madde olmak üzere, bu iki nedenden ötürü Orhan Ak'ı istemiyor.

Beşiktaş Başkanı da nedenlerin bu olduğunu bildiği halde, bilmezden geliyor. Yapılması gereken basit:

Birinci neden için açıklama yapıldığı gibi ikincisi için de açıklama yapılsın.

Elbet Yalova'daki kavga için Ak'ın özür dilemesi bir erdemdir fakat gariptir de! Öyle ya, maden özür dilenecek bir durum var, neden 4 yıl beklemiş? Demek ki Beşiktaş'a gelmese, böyle bir özür hiç olmayacaktı. Yok ortada esasen özür dilenecek bir durum yoksa, o zaman bugün niye diledi?

Ve ikinci madde... Söz konusu davalarda (FETÖ'nün futboldaki uzantıları için) bugün takımın ikinci kaptanlığına getirilen Gökhan Gönül'ün de adı geçti. Bildiğim kadarıyla Gönül, gidip ifadesini verdi ve hakkında takipsizlik kararı verildi.

Bu kadar basit.

Orhan Ak da hakkında FETÖ'den ötürü bir soruşturma yürütülüp yürütülmediğini kamuoyuna açıklamalı. Yürütülmüşse gidip ifade vermiş mi? Vermişse sonucu ne olmuş?

Bu konuda yapacağı açıklama taraftarı ikna ederse zaten sorun kalmaz. Elbet hakkında bir dava açılmışsa dahi, en nihai karar verilene kadar masumiyet karinesi gözetilmeli. Buna hiç şüphe yok. Diğer yandan, taraftarın Ak'a karşı olduğu esas nedenin bilinmezden gelinmesi da doğru değil.

O zaman hakikaten de taraftar "İstemezükçük" bir görüntü verir.

Bir diğer mesele de taraftarın kulübün sahibi olup olmadığı... Bence kulüplerin gerçek sahipleri taraftarlardır. En büyük dayanaklarıdır. Bakın Başakşehir'in üç büyük kadar taraftarı olsaydı, sizce son iki sezonda yüzüp yüzüp kuyruğuna getirdiği şampiyonluğu kaybeder miydi? Hele geçen sezon!

Taraftarla kongre üyesi başkadır. Herkes kongre üyesi olmak zorunda değil. Ve her taraftar da sadece kongre üyelerinin seçtiği bir yönetimin kendisince yanlış bulduğu politikaları eleştirme hakkına sahiptir; yeter ki şiddette başvurmasın...

Hasılı Orman'nı dünyanın en ücra köşesinde karşılayan taraftar kadar, Ak'ı protesto eden taraftar da Beşiktaşlı ve Beşiktaş'ın sahiplerindendir.

Ayrıca "Böyle protestolar nerede görülüyor" diyen Orman'a da katılmıyorum. Dünyada bir çok kez oyuncunun, başkanın ve teknik direktörün protesto edildiğini gördük.

Bu konuda illa bir zorlama yapacaksak asıl az görülen başkanların takım kampına gitmesi ve orada basın toplantıları düzenlemesidir.

Tekrar Orhan Ak meselesine dönersek... Başkan Orman, her anlamda Orhan Ak'a kefil oluyorsa, ne ala... O zaman Beşiktaş taraftarı da müsterih olsun ve enerjisini takımının başarısı için harcasın.

Takımın durumuna gelince...

Beşiktaş, Orman döneminin sanırım en heyecansız sezon öncesini yaşıyor. Samet Aybaba'lı dönemde bile yapılan gençlik aşısı taraftarda bir merak uyandırmıştı.

Bu sezonun sönük olmasının nedeni artık kulübün para kasasının anahtarının bankaya verilmiş olmasıdır.
UEFA ile yapılan anlaşmanın benzeri Türk bankalarıyla yapıldı. Elden oyuncu çıkarmadan yeni oyuncu alması mümkün görünmüyor.

Buna karşın eldeki kadroyu muhafaza edip, iç barışı sağlayarak da başarılı olunabilir. Halihazırdaki kadro kötü değil. Bir kez daha yineliyorum: En iyi transfer futbolculara düzenli ödemedir. Beşiktaş yönetimini bu sezon bunu sağlasın, mevcut oyuncularla da başarılı olabilir."

ÖZEL HABER / Erdal Cömert / duhuliye.com