Klasik tabir ile puan yada puanlar alacağımız maçta 0 (sıfır) çektik yine. Çok da fena gitmeyen ama hafif hafif baskıyı hissettiğimiz anda muhteşem sağ bekimiz ile ondan daha muhteşem olan stoperimizin arasına atılan 30 metrelik halı saha pası ile golü yedik. Takım sağolsun öyle nazlı, öyle hisli ve kırılgan ki tek gol yemeleri yetiyor yerle bir olmalarına. Ondan sonra ne güçleri kalıyor, ne ruhları ne de gururları. Silik sülük bir ekip haline geliyorlar utanmadan üstlerinde Beşiktaş forması varken. Ne bir isyan ne bir tekme ne bir kavga. Yiyince tokatı gidip ağlıyorlar köşede. Küçükken vardı bizim mahallede böyle bir çocuk. Bir kere bağırmaya gör hemen küser konuşmazdı. Hele bir keresinde biri bunun ensesine şaplak atmıştı da koşa koşa ağlaya ağlaya annesini çağırmaya gitmişti. Aha bizim topçuların topu da böyle bu sene. Biz ne dersek diyelim değişik bir ekip olmuşlar nedense. Hele o yukarıda bahsettiğim stoper. Çok ilginç işlere imza atıyor son 2 aydır. Ben olsam yönetimin yerinde bir kaç ay daha imza atmam bu arkadaş ile. Henüz geçen seneki Konya maçı seviyesine çıkmadı. Orada 3 gol yedirip 1 gol kendi kalesine atmış hatta bir tane daha atma girişimi ofsayt gerekçesi ile sayılmamıştı yanlış hatırlamıyor isem. Ben bir maçta öyle super bir performans bekliyorum kendisinden. Yada çok kritik bir maçta 15. Dakikada kırmızı da olur bakın. (Onu da yapmışlığı var aslında).

Ya sağ beke ne demeli? Her maç içinden geçiyorlar lapiska saçlı arkadaşın. Çalım yeme rekorunu bu sene kimseye bırakmaz kardeşim. Ya Alex?  Aramız bozulacak belli, Haziran gibi başlarız göndermeye çalışmaya yada maaşında indirim yapsın demeye. İş sadece onunla da kalmayacak. Onu getiren de bozulacak, küsecek, trip atacak. Peki ya Ghezzal? Yahu  Gs’ye kaptırmadık diye sevinirken sakın onlar bize kaktırmış olmasın bunu dedi geçenlerde bir arkadaş.. Yok artık dedim saçmalama düzelir 1-2 haftaya. Gelemedi hala o haftalar. Devam edeyim, bu Larin’nin havalandığını bir ben mi gözlemliyorum bilmiyorum da ilk yarıda bir kaçan golün devamında atak bitmemişti sağda Rosier’in ayağındaydı hatırlayın, paşam direğin dibinden kalkmadı  kaç saniye, sonra lütfettiğinde adamlar yerleşmişti. Be ağlak suratlı genç arkadaşım ağzının içine top attılar yayla gibi kale yerine önünde kütük gibi duran adamı nişanladın!!  Ya o cam adam sol açığımız? Sezon başı tam oynamaya başladı derken iki ayağını birden krdığı için sanırım 2 ay ara verdi. Geldiğinde görüyoruz ki yüklenen versiyon silinmiş fabrika ayarlarına geri dönmüş. İlk hafta oynadığında koşamıyordu şimdi tempolu koşmaya başlamış ama şu anda topu ayağında tutamıyor, düşünemiyor, pas veremiyor, şut hiç atamıyor. Ben böyle garip bir oyuncu görmedim. Bir oyuncu ya iyidir yada kötü. Bu ikisi de değil, zaten bonservisi bile nerede belli değil yarısı orada yarısı burada..

Mucize olsa, bir sabah kalktığımızda kulüpten yapılan açıklamada Douglas, Adem, Lens yanına Larin, Vida, N'Sakala, Welinton, N'Koudou, Kenan, Salih, Töre, Oğuzhan, Güven ile ilişkimiz kalmamıştır dense ve eklense bundan sonraki meslek hayatlarında başarılar dileriz. Bakın bu duruma gram üzülmeyecek binlerce insan çıkar. İşte topçu kardeşlerimizin durumu budur ve taraftar için daha acısı bu saydığımız rakam kadronun yarısından fazlasıdır. Maalesef çok zor bir meslek yapıyorlar ve hep başarılı olmak zorundalar. Ama taraftar ne yapsın? Hadi 2 bilemedin 3 tane gitsin dediği topçu saysın takımda tamam da 10 küsur tane adam biraz fazla. Bu takım böyle yumuşak böyle ruh yoksunu oynamaya devam ederse bu liste artacaktır. Kurunun yanında sıralar yaşlara gelecektir. Takım mı olacaklar, ekip mi olacaklar ne olacaklarsa olsunlar sabır taşlarından çıtırtılar gelmeye başladı. Yukarıdaki listede belki bazılarına göre değişir. Biri o olsun der, biri bu olmasın. Ama ben hanım evladı kardeşlerimize bir liste daha yapayım hem de çok net, çok gerçek. Giresun, Kasımpaşa, Kayseri, Fenerbahçe, Göztepe ve Konya. Ya bu listeyi güdersin ya bu diyardan gidersin…

Bülent Bilirgen / Duhuliye