Başlıktaki kelimenin sözlük anlamı özetle; bir kişinin bir işe, bilgisel ve ahlaki anlamda yeterliliği olarak tanımlanmış. Benim Beşiktaşlı hiçbir kardeşimin yada büyüğümün ahlaki değerlerini tartışacak haddim yok. Hepimiz Beşiktaşlıyız ve hepimizin ortak değeri ahlak zaten. O yüzden bu kavramı bir kenara park edip işin idari taraftaki yeterliliği üzerine kafa yormalı tüm camia. Konumuz, elimizden yok pahasına uçan giden gençlerin durumu. Ben bunu iki açıdan değerlendirmek istiyorum. Biri Beşiktaş kulubü, diğeri ise sporcular olmak üzere...0

Öncelikle belirteyim ki, bu satırlar piyasadaki duyumcu tayfasına yada sözde gazeteci ama özde yönetici yamağı olanlara ait olmadığı için övgüde de yergide de herhangi bir filtremiz bulunmamakta. Kimseye hakaret etmeden, mesnetsiz suçlama yapmadan ama kızarlar diye de korkmadan taraftar duygularımızı ifade etmeye calışacağım.

O yüzden her zamanki gibi sonda söyleyeceklerimizi başta söyleyerek giriş yapalım...

Artık kulüpler (özellikle belli kapasitenin üzerindekiler) armatör, fabrikatör, ticaret erbabı, iş insanı, beyaz yakalı vs vs profesyonellikleri başka başka olan kişiler tarafından OPERASYONEL olarak yönetilemezler. İdari açıdan Yönetim Kurulu seviyesinde bu tip kişilerin olduğu yapılar (belli yetkiler ile donatılmış ve içlerinde mutlaka spor ile akademik yada profesyonel olarak uğraşmış kişilerin de olduğu YK lar) artık büyük endüstriyel kuruluşlar olan kulüpleri operasyonel olarak tamamı ile spor profesyonellerine bırakmak zorundadırlar. Biliyorum, Türkiye’de bu kongre yapıları ve başkan egoları ile bu dediğim hiçbir zaman olmayacak ama biz yine de yazalım.

Meşhur Emirhan rezaleti; gelişmiş, çağdaş bir ülkede olsa sırası ile tüm alt yapı çalışanları, yönetim kurulu ve başkan tıpış tıpış giderdi. Yıllardır menajerlerin tüm oyuncularımız ile baba oğul ilişkisinde olduğunu herhalde biliyorsunuz değil mi? Kim kuruyor bu ikilinin ilk ilişkisini? Kim veriyor oyuncu ile ilgili içerden bilgiyi? Taraftar değl herhalde. Daha yukarı çıkalım. Egolu, her şeyi ben bilirim yönetici bakışına geçelim. Aşağıdan gelen rapor "bu çocuk iyi, bunlarla sözleşme yapalım, kaçırmayalım" yönünde.  Ama o artist büyük takım yöneticisi ne yapıyor? Yahu geç kardeşim bu işleri, oynasın bakalım görelim bakarız diyor. Yine bu iyi olanı. Başkası "bırak kardeşim bu işleri, ben seyrettim o çocuktan olmaz" diyor asıl işi demir, muhallebi yada gemicilik olan profesör. Sonra ne oluyor? Koskoca Beşiktaş (ya da başka büyük takım)  sahnesini bedavadan çocuğa açıyorsun gel oyna görelim diye. Yahu kardeşim babanın oğlunun sahnesi mi orası? İğrenç bir kongre yapısı ile seçilmişsin, camianın sözde büyük cesarette küçük adamları yoluna çıkmamış paşalar gibi gelmiş oturmuşsun koltuğa da; taraftar olarak sorarım senin kulubün değerlerini bu kadar ucuza kullanmaya, kullandırmaya ne hakkın var? O çocuk o Antalya maçında sahaya atıldığı anda (düzgün bir maaş ile) serbest kalma bedelsiz 3 senelik (yaştan dolayı. 18 öncesi 3,  18 den sonra 5 sene imzalayabliyorsun) sözleşmesi elinde olacak. Beşiktaşlı bir taraftar olarak açıkça söylüyorum. YK ve Başkan bu işler (operasyonel) sizin harcınız değil. Yapamazsınız, bilemezsiniz. Liyakatınız yetmez. Eğitiminiz yetmez. Tecrübeniz yetmez. Sizler kendi işlerinizde çok başarılı, saygın, ahlaklı birer tüccar yada beyaz yakalı olabilirsiniz ama sporun işleyişi, bilimi, yönetimi konusunda kusura bakmayın hakaret olsun diye söylemiyorum ama koca birer cahilsiniz. Bakın sporculuk zamanında da ne mal olduğu belli olan çığırtkan Mirsad bile sizi böyle rezil, rüsva eder. Normal bir ülke şartlarında insan içine çıkartamaz hale sokar. Yapmayın bu işleri, bırakın, bilenleri çağırın ama onlara da ucuz patronculuk oynayıp küstürüp işten güçten soğutmayın. (Serkan Reçber, Önder Özen vs gibi)

Artık şunu kabul edelim. Beşiktaş Yönetim Kurulu üyeliği kimsenin kimseye hava attığı, ezdiği yada sağda solda iş bitirmek için kullandığı mevkiler değildir. Tekrar ediyorum o koltuklar bu kongre yapısı ile sandığınız kadar değerli de değildir. Gelelim çözüm önerisine. Alt yapı :bu menajer hırsızlığı sayesinde sadece imza parası ödemediğimiz ve büyük vitrine çıkartacağımız için makul ücretlerle transfer edeceğimiz (sözleşme yapacağımız) oyuncu havuzudur artık. Kulüp olarak, alt yapıdan üst yapının arasına derhal profesyonel bir oyuncu seçme ve yükseltme departmanı kurmamız gerekiyor. Bu departmanın içinde alt yapı hocalarının haricinde bağımsız teknik direktörler, psikologlar, hayat koçları, hukukçular ve sözleşme sırasında oyuncu ile pazarlığı yapacak profesyonel yöneticiler olmalı. Oyuncu kendi ile ilgili gelen raporların üzerine bağımsız olarak çalışan bu departmanın da denetiminden geçecek. Oyuncu alt yapıda oynarken o departman tarafından çağırılmayı hayal edecek, onun için çalışacak. O departmana girip kendisini kulube bağlayan mukaveleyi imzalamadan da düşler sahnesinde rol alamayacak. Tabi o departmanın hata yaptığı, fazladan para ile yatırım yaptığı oyuncular da olacak ama emin olun sadece Emirhan’dan Rıdvan’dan kaybedilen para hem bu departmanın 10 yıllık hem kendi hem de fire maliyetlerinin çok üstündedir. Yani sözüm odur ki çok tepeden inme tek bir sportif direktor ile de çözülmez bu işler. O kişinin de verdği emekler boşa düşer işte böyle tek bir çalımla.

Son olarak Emirhan özelinde oyuncu yorumum: Biliyoruz ki bu çocuklar kandırılıyor. Aslında menajerler bunlara küçüklükten itibaren emek veriyor. Ailelerine yardım yapıyor. Kulüplerin yapmadığını yapıyor yani boşluktan faydalanıyor. Bakın Emirhan yazın Avrupa’da kamp yaptı ünlü oyuncular ile. Biz de gururlandık taraftar olarak. Vallahi de billahi de aklıma gelmedi bu değimenin suyunun nereden geldiği  Ama kulübün aklına gelmesi lazımdı herhalde. Meğerse ağır pazarlama çalışması imiş. Bu küçük bir örnek. Bu ve bundan farklı ne destekler alıyor bu çocuklar. Tabi ki aidiyeti sana değil abisine hisseder belli bir süre sonra. Ama işler sonrasında çirkin haller alıyor tabi. Söylenti o ya, bu küçük evlat uyanık menajerleri ile kulubün karşısına gelip son bir senemiz uzatmak istiyorsanız şu kadar para verin diyor. Bizim sıkı tüccarlar da yok o fazla bunu veririz diyor mu.. Onlar da o zaman şu kadar bedele serbest kalırızı yapıştırıyor. Daha fazla versen ya o madde olmayacak yada daha yüksek bedele gidecek eğer doğru ise söylenenler. Hadi bizim yönetimin ucuz tüccar zihniyetini geçtim de be Emirhan kardeşim tamam anladık profesyonelsin, evine ekmek götüreceksin para pul önemli de vefa diye de bir şey hiç mi yok? Kulube aidiyet bu kadar mı az? Kulubünü zora sokmak bu kadar mı kolay? Sen bize bir şey vermedin ki daha. Şimdi alıp gidiyorsun aslında. Rıdvan örneği de Emirhan’a benzese de orada en azından ortaya konmuş bir performans ve alınmış kupalar var. Şimdi ben kulüp olarak 2 sene içinde  en az 12 milyon potansiyelli oyuncuyu 3.8 (menajer alacağı düşünce) milyona satmak zorunda bırakılıyorum. Hadi işin maddi kayıpları tamamen öngörüye ve tahmine dayalı ama kimse kusura bakmasın bu iş manevi olarak ornagize bir hırsızlıktır. Bunun sorumluları az çok her kim ise kendileri gibi insanlarla karşılaşmalarını ve kazık yemelerini diliyorum.

Bülent Bilirgen / Duhuliye