Toroğlu, Fotomaç'taki köşesinde şu satırlara yer verdi: 

Son 5 komitenin başkanlarını hatırlayalım… Yusuf Namoğlu, Zekeriya Alp, Serdar Tatlı, Ferhat Gündoğdu ve yeniden Sabri Çelik… Ferhat Gündoğdu'yu hiç tanımıyorum. Karşılaşmadım, konuşmadım, çay içmedim.

Diğer isimleri biliyorum. Ferhat Gündoğdu için bir şey diyemem.

Aslında öyle ya da böyle çok komite başkanının yapamadığı cesarette bir işe girdi, Nihat Özdemir arkasında sağlam durdu ama Servet Yardımcı koltuğu kaybetme kaygısıyla maalesef dik duramadı. Yapılan iş bir ihtilaldi, Türk futbolu için çok hayırlı bir iş olacaktı.

Eğer başarılı olsaydı 15-20 yıl Türk hakemliğinde ve Türk futbolunda inanılmaz bir iyileşme gerçekleşecekti ama başarılı olamadı, eskiye döndük.

Şimdi daha da kötü. Plakası alınan hakemler var. 06, 34, 35… İnanılmaz bir kan davası çıkacak ve intikam alınmaya başlanacak. Diğer dört komite başkanını tanıyorum. Hiçbiri sakat işlere girmediler. Hepsi düzgün tiplerdi. Kimisi daha cesaretliydi, kimisi daha ılımlı.

İyi şeyler yapmaya kalktılar ama camiadaki eşek arıları sağı solu soka soka onlara da zarar verdiler. Onlar da illallah deyip kaçtılar. Şimdi gelelim sadede; artık bundan sonra Türk futbolundan hakem olarak fazla bir şey beklemeyin.

Ben 4 yıldır VAR gelmesine rağmen, VAR ve AVAR'a kenardan bakıyordum. Bu son olaylardan sonra işin rezilliği daha net meydana çıktı. Bundan sonra VAR'a da AVAR'a da inanmıyorum. Hepsi göstermelik. Çünkü oradakiler birilerine hizmet ediyorlar, bu da gün yüzüne çıktı. Düşünün bir hafta evvelki bir maçın VAR konuşmasını bir hafta sonra dinlemek isteyip dinleyen, bir yere hizmet eden hakemler var- (dı) - mış… Peki bunlar kimlere hizmet ediyorlardı acaba? Kimlere mi? Giden komitenin karşı geldiği gruplara.

Rahmetli Hasan Doğan'ın, Futbol Federasyonu başkanlığı yaparken üstünü çizdiği bazı hakemlerin hâlâ komitelerde görev aldığını görmek insanı düşündürüyor. Artık bundan sonra kimse maçların sahada oynanıp bittiğini bana anlatamayacak. Bunu tecrübelerime dayanarak çok net söylüyorum. Yusuf Namoğlu A Spor'a geldi bir gün ve çok enteresan bir cümle kullandı.

'Davulu benim boynuma taktılar, tokmağı başkaları vuruyordu.' Nitekim bıraktı gitti.

Bu son olaylarda tokmağın kimin elinde olduğu ortaya çıktı. Bundan sonra davulu da MHK Başkanı'nın boynuna koymazlar.

Kendileri çalarlar, kendileri oynarlar.

Ve ben geçtiğimiz 4 yılda bize gelen görüntüler, seyrettiğim maçlar ve son olaylardan sonra doğru oynanmadığını ve hiçbirinin onaylanmaması gerektiğini artık biliyorum. Bu sene lig zaten bitti. Şampiyon da düşenler de belli ama seneye neler olacak göreceksiniz. Sakın bana 'Ya Erman Toroğlu sen müneccim misin' demeyin.

Müneccim olmaya gerek yok. Bunları görmezseniz aptalsınız demektir. Seneye oynanacak orta oyununu son derece lezzetle ve keyifle izleyeceğim. Maalesef bana çok büyük iş düşecek. Beni yoracaklar. Perdenin önünde ve özellikle perdenin arkasında oynayanların alayının gözlerinden öperim.

Not: Kitabım piyasaya çıkalı 15 gün oldu. İçinde neler var neler… Hakem olayları dahil kimseden bir ses çıkmadı. Çok merak ediyorum, içinde bulunan insanlar ölü taklidi yapmaya devam mı edecekler yoksa beni mahkemeye mi verecekler, bekliyorum... Bu kitaptan gelen maddi geliri almayacağım, Darüşşafaka'ya yollayacağım