Kaleci arıyoruz, ‘Fabri gelsin’ diyorlar. ‘Stoper’ diyecek oluyoruz, Marcello haberleri uçuşuyor havada. ‘Kanatlardan hiç verim alamadık’ diye konuşuluyor, Bir bakmışsın ertesi sabah Quaresma haberleri var gazetelerde... ‘Forvet’ dendiğinde 10 yüz milyonuncu kere Kıkırdağı erimiş, Abubakar haberleri dönmekte sağda solda. Bu minvalde, Vallahi orta sahaya 10 numara lazım diyeceğim ‘Sergen var ya kenarda’ derler diye korkuyorum... Böyle mi olur ya... Spor kamuoyu olarak iflas etmiş durumdayız... İş takibi, Yaratıcılık, Eğitim, Araştırma ‘0’... ‘Yazıyla sıfır’... Erozyonlardayız... Haybeye polemik olmasın diye örnekleri kendi takımımdan verdim... Yoksa bağ-bahçe, dağ-taş hep böyle... Menajerler ve ona bağlı birimler harıl harıl çalışırken, Takımların scouting ekipleri ne iş yapar... Neden yönetimler alt birimlere, ‘Hazırlanın gençlere yöneleceğiz’ demez... Neden altyapı hocalarını harekete geçirmezler. Halkın, taraftarın gördüğünü görmemeleri imkansız... Transfer yapıp, adı sanı duyulmamış bir topçuya türlü cilalar sürüp, millete yedirmeye çalıştıkları oyunun bittiğini görmüyor musunuz? 100 lira etmeyecek Mitroviç’e kulübün tapusunu vereceklerdi neredeyse... Ayağına top değmemesi de cabası... Ve-l hâsıl-ı, Sarhoş olduğunda vatandaşın aklına ilk eski sevgilisi gelirmiş ya... Öyle olmayın... Biraz üretin Gençlere dönün Ve cesur olun... Sarhoş falan da olmayın ha!

ELİNİZDE ARŞİV DERYASI VARKEN?!

Sokağa çıkma yasağı gelmiş haftalardır... Can sıkkın... Virüs salgınından dolayı çoğu insan iki aydan fazladır evde... Can bunalmış... Tutunacak dalların sayılı; Sosyal medya, Evde spor, Tavla, pişti vs... Ve televizyon... Film müptelası film seyreder, Doğa meraklısı belgesel... Bir de biz spor meraklıları var... Özellikle futbol hastaları... Spor kanalları eski maçları veriyor... İnsan heyecanlanıyor şu maçı da verirler mi diye? Nerdeeeee! Abidik gubidik ne maç varsa sağ olsunlar, Istırap çektiriyorlar... Siz olsanız elinizde arşiv deryası varken hangi maçları verirsiniz? Ve nasıl sunarsınız? Ya arkadaş Filancanın 1-0’lık maçını veriyorsun, Hem de 90 dakika... O maçı kimin seyredeceğini zannediyorsun, Sen vakit dolduracaksın diye, Biz sinirden çatlamak zorunda mıyız? Tembellik diz boyu, Halka güzel vakit geçirtelim düşüncesi yerlerde... Halkı düşünen kim? Kesin koymuşlardır o ekibin başına hayatında maça gitmemiş birini, Hesapta maç yayını yapıldığı düşünülüyordur... Ya versene gollü maçları, Tansiyonu yüksek karşılaşmaları... Tribünlerin sahaya hakim olduğu ne kapışmalar var, Çalışsanıza biraz... Öyle 90 dakika da istemiyoruz... Bantın üzerinde vakit harcayın biraz, Fuzuli kısımları atın, Dolu dolu bi' 15 dakikaya toplayın maçları... Rica ediyorum biraz özen... İnanın, Bu insanlar çok daha iyi şeyleri hak ediyor. Bu işleri yapacak, tarih tarih maçları bilen ne çocuklar var... Hani siz bilmiyorsanız ne cevherler var, Bilin diye söylüyorum yani?!

BİRİ HARİÇ!

Biliyorsunuz hafta içi Kulüpler Birliği toplantısı yapıldı... Mevzu büyük bir yüzdeyle maçların ne zaman oynanacağı ile ilgiliydi... Orada mutabık kalamadılar ki 28 Mayıs’ta bir daha haber edecekler... İyi... Lakin bir konu daha vardı satır arasına sıkıştırılan... Futbolumuzdaki yabancı sayısı... Çoğu kulüp hatta, 18’in 17’si, Takımlarındaki yabancı sayısının, 8 yabancıya düşürülmesi ile ilgili fikrin etrafında birleştiler... 1’i hariç! Bilin bakalım kim? Galatasaray böyle bir fikrin Türk futboluna zarar vereceğini beyan etti. Fikir fikirdir öngörüdür, Saygı duyarım... Lakin ‘Niçin’ diye sorulduğunda verilen cevap bana enteresan geldi... Avrupa takımlarıyla oynanan maçlarda başa baş oynanması için yabancı oyuncuya ihtiyaç olduğunu öne sürdüler... İşte burası kulağı tırmalıyor... Sen Galatasaray olarak son 25 Avrupa maçında 2 galibiyet almışsan, Bu verilen cevap mantığa oturmuyor... Hem uzağa da gitmiyorum, Trilyonlarca lira ödenen Falcao’dan ne kadar faydalandın! Ya da bir tır dolusu paraya aldığın Diagne ne işe yaradı... O toplantıda bir kulüp başkanı çıkıp da sormamış mı bu soruyu Galatasaray’lı yöneticilere... Hayretler içindeyim... Doğru olan kademeli olarak yerli oyuncuya dönmektir... Doğru olan, Öz kaynak düzenine dönmektir... Doğru olan, Doğruyu, dosdoğru söyleyebilmektir... Spor kamuoyuna saygıyla...