Beşiktaş Kongre Üyesi, Çarşı grubu üyesi Avukat Mehmet Derviş Yıldız, Duhuliye.com'a açıklamalarda bulundu.

İşte Mehmet Derviş Yıldız'ın açıklamaları:

ÇARŞI'NIN A'SI SİYASİ SİMGE DEĞİL

Beşiktaş Çarşı grubu, tribünlerde var olduğu ilk günden bu yana her zaman; dünya görüşüyle, çizgisiyle, tribünlerde verdiği mesajlarla, sosyal sorumluluk projeleriyle her zaman adaleti, eşitliği savunmuş, vandalizm, ırkçılık, şiddet gibi suçların karşısında durup her zaman ezilenin, işçi sınıfının, öğrencinin, emekçinin yanında olmuştur. Bunu yaparken de görevdeki Beşiktaş yönetimleriyle işbirliği içinde değil, bir mesafe içerisinde olmuştur. Çarşı grubunun savunduğu değerler evrenseldir. Vandalizme ve vahşi kapitalizme karşı söylemlerle, iletişim ve ifade gücüyle bugünkü çizgisine ulaşmıştır. Çarşı'nın sembolü içerisindeki A, anarşiye, şiddete, suça çağıran bir sembol değildir. Vahşi kapitalizmin merkezi olan ABD'de dahi hep birlikte bir bayram tadında kutlanan 1 Mayıs ülkemizde nasıl yanlış anlaşılıyor, belli bir kesmin bayramı gibi gösteriliyorsa anarşi sembolü de aynı şekilde belli bir siyasi ve ideolojik sınıfın sembolü olarak gösteriliyor. Nasıl ki 1 Mayıs işçi kadar işverenin, üreticinin, emekçinin bayramıysa oradaki A harfi de vandalizme, kapitalizme karşı bir adalet sembolüdür.

YÖNETİCİLERİ DOLDURUYORLAR

Çarşı grubu darbe yıllarında kuruldu. 1984-2000 arası Süleyman Seba yönetimi tarafından birçok abluka ve baskı altında kaldı. Bu baskı altında dahi pankartlarıyla, söylemleriyle kendi çizgisinden bir taviz vermeden varlığına devam etti. Serdar Bilgili zamanında yönetimsel bir baskı görmedik. Fikret Orman 2013-2017 arası tribünleri karşısına alsa da daha sonra bu tavrından vazgeçti. Sorunlar olsa da bunlar aşılmayacak, halledilmeyecek sorunlar değildi, kendi aramızda konuşulup çözüldü. Bizim şu anda da kimseyle bir sorunumuz yok. Çarşı'yla yönetim arasında bugün yaşananları da başkana kesinlikle bağlayamayız. Bunlar Çarşı ile kesinlikle bir bağı bulunmayan, Çarşı'dan içeri kafayı uzatamayan insanların yöneticileri doldurmasıyla yaşanan şeyler. O yöneticinin kim olduğunu da biliyoruz. Başkanın direkt olarak bu işlerle ilgilenmeyeceğini,  ilgilense dahi emekçilerden yana bir tavır alacağını biliyoruz.

GEREKİRSE PANKART AÇMAYIZ AMA ÇARŞI SEMBOLÜNÜ KİMSE DEĞİŞTİREMEZ

UEFA'nın her sezon güncellediği bir yasaklı semboller listesi vardır. Kemik, kurukafa gibi semboller ırkçılık gibi suçları sembolize ettiği düşünülerek bu yasaklı semboller listesine eklenmiştir. Anarşinin A'sı da özellikle Heysel faciasından sonra tetikleyici bir simge olarak kabul edilmiş ve UEFA tarafından yasaklar listesine eklenmiştir.  Bu yasaklar, UEFA, Şampiyonlar Ligi, uluslararası müsabakalar gibi maçlarda geçerli olup, Türkiye Futbol Federasyonu'nun sorumluluğunda bulunan ülke içi maçlarda geçerli değilken, geçtiğimiz günlerde UEFA üye federasyonlara gönderdiği mektupla bu sembolün de denetim altına alınmasını istedi. Anarşinin A'sı ile pankart açmanın, eğer maçın TFF tarafından görevlendirilen temsilcisi tarafından maç raporunda belirtilirse kulübe belli bir para cezası var. Biz Beşiktaş yönetiminin bu kadar zor ekonomik koşullarda bu paraları ödemek istememesini anlıyoruz. Eski yöneticiler gibi bunu kimsenin kendi imkanlarıyla üstlenmesini de beklemiyoruz. Bunun altını çiziyorum, bizim kimseden bir beklentimiz yok. Ama kimse eline fırçayı alıp da Çarşı logosunun şeklini değiştiremez. Biz gerekiyorsa statta pankart açamayız ama Çarşı grubu deplasmana giderken pankartını otobüsüne asar, tişörtünü giyip yola çıkar. Çarşı kendi sembolüyle birlikte yaşar. A sembolü bizim 80'li yılların sonundan gelen hatıramızdır, bunu kimse değiştiremez.

TARAFTAR PROFİLİ ESKİYE DÖNECEKTİR

Çarşı 2003 yılındaki 100. yıl şampiyonluğundan sonra sportif başarıdan dolayı büyük bir göç aldı. 2009'daki şampiyonluktan sonra da göç aldı. Biz bu grupları evrimleştirmeyi, dönüştürmeyi başardık. 2013 yılında Gezi olayları sonrasında Çarşı'ya olan sempatiyle birlikte tribünde maç izlemeye gelen kişi sayısı da fazlalaştı. Bu dönemde stadımız yıkılıp Olimpiyat'ta, Anadolu'da maçlar oynadığımızdan aldığımız bu göçü kendi çizgimize dönüştürmeyi başaramadık. Burada tribünde görevli olanlar da bu görevlerini iyi yapamadılar ama ben nesillerin buluşacağını, stadımızda yeniden emekçi bir tribün profilinin oluşacağını biliyorum. Gezi zamanında bizler, ülkemizde Avrupa kupası alan rakiplerimiz varken Çarşı'yı Japonya, Kolombiya basınına taşıdık, evrensel bir çizgiye ulaştırdık. Statta Çarşı ruhunu benimseyen bir kişi kalsa dahi o stat Çarşı'dır. Kimse Çarşı pankartlarının emek sahibine, fikir sahibine sormadan kafasına göre Çarşı'ya yer de, sembol de belirleyemez.

BU KİŞİ TRİBÜNDE ANCAK ERBAŞ OLUR

Çarşı'nın A'sı ile ilgili bu değişikliği isteyen şahıs doğrudur, tribünden gelmiştir. Tribünde bulunmuştur ama tribünde ayrı yeri olan simgeleşmiş bir şahıs da değildir. Onun gibi binlercesi bu tribünlerden gelip geçti. Hayatı değişmiş, standardı yükselmiş olabilir ama o tribünler söz konusu olduğunda hepimiz eşitiz. Aramızda patron da, öğrenci de, işçi de, işveren de var ama güneşin sofrasına oturur hep birlikte tuza ekmek banarız. Kimse kendini Çarşı içinde büyük bir yerde, Çarşı'da bir şeyleri değiştirecek bir noktada görmesin. Biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz. Onların rütbesi tribünde erbaştır. Çarşı ile insanların iki türlü hikayesi olabilir. Ya mazlumsunuzdur, ezilmiş bir hikayeniz vardır, Çarşı sizinle vicdanını paylaşır. Ya da zalimsinizdir, Çarşı'yı karşınızda görürsünüz. Çarşı tarafından muhatap alınmak da öyle kolay değil.

KAMPANYAYI OLUMLU BULUYORUM

Beşiktaş'ın başlattığı Bırakmam Seni kampanyasını olumlu buluyorum. Bir yönetim proje üretmeye başladıysa ben bir kere bunun başarıya ulaşmasını isterim. Beşiktaş taraftarı Beşiktaş'ı zaten bırakmaz. Bu kampanya güzel bir kampanya ama asla tek başına yeterli olmaz. Üretimin devam etmesi, daha büyük çaplı projelerin ortaya çıkarılması gerekiyor.

Duhuliye.com ÖZEL HABER