Depresyon sınırına dayanmış Beşiktaş’ın 'Ayağa kalkma maçı' olarak görülen karşılaşmanın ilk yarısı esasen beklenenden iyi geçti.

İlk 15’te Rosier/Ghezzal, devamında Umut/N’Koudou hatları iyi işledi.

Tabii ki tüm bunlar, Mehmet Topal’ın kapattığı alanlarda kapılan topların Pjanic’in tarafından yönlendirilmesiyle mümkün oldu.

Özellikle 30. dakikada topuk pasıyla başlattığı atak; 'Hücum ederken alan kullanımı nasıl olmalı?’ sorusunun yanıtı gibiydi.

İlk kornerin penaltı olmasının ötesinde Larin’in bitiricilik yüzdesi biraz yüksek olabilse ikinci devreye daha güvenli bir skorla çıkabilirlerdi ama olmadı.

Karşı tarafta Ajax, neredeyse tüm hücumları gerek örgütleyip gerekse sonuçlandırmaya çalışırken, pas bağlarından asla vazgeçmez tutumuyla hayli öğreticiydi.

Devre boyunca sakin bir kurgusallığın ön planda olduğu tarzda oynayıp durdular.

Bir iki isabetli dışında bizim ülkede o çok sevilen ortaları yapmadılar.

Beşiktaş ise tersine orta yapmaya uğraştığı anların çoğunda topu savunma oyuncularına nişanlayıp durdu.

İkinci devre Ajax’ın ilk devre işlettiği yıpratıcı pas oyununa dayanamadı Beşiktaş, çözüldü.

Karar çoktan belli!

Kenardan gelenlerin de oyuna katkısı olmayınca maç önü tahmin edilenler gerçekleşti ve onca harcamanın gerekçesi olan Şampiyonlar Ligi’nde puansızlık durumu sürdü.

Görüldü ki, futbol satın alınan ya da kiralanan yeteneklerle oynanabildiği gibi 'Yetiştirme’, 'Üretim’, ‘Gelişim’ ile de oynanıyor.

Vermemiz gereken karar çoktan belli ama onu yönetecek ne irade ne bilgi ne de donanım var.

Aynı ırmağa girip duruyoruz ama yıkanmak yerine sadece ıslandığımızı fark etmiyoruz maalesef!

Cem DİZDAR / Fanatik

Beşiktaş'tan son dakika, transfer ve özel haberler için Duhuliye.com mobil uygulamalarını indirmek için TIKLAYIN