Boğuşmak, Geçim derdiyle boğuşmak, kovidle boğuşmak, Beşiktaşlıysan gözlemciyle, federasyonla, hakemlerle boğuşmak Ve 20 güne yakındır sakatlıklarla boğuşmak.

Diyor ya şair, "Hep kavgalar oldu hayatımızda" diye.

İşimiz bu. Boğuşmak.

İşte bir yenisine daha başlıyoruz.

Kaldığımız yerden!

Serdar'la, Can'ın yavaş yavaş kadroya monte olduğunu görüyoruz.

Hatta Oğuzhan'ın bile.

Hele hele Rıdvan ve Güven'le de marjinal bir kadro olduğunu söylerken, Vida'ya da "hoş geldin" diyelim.

Sivas'ın boş alanlara toplu, topsuz driplingleriyle başladı maç.

Toparlanıp, karşı kaleye inmemiz 10'uncu dakikayı buldu.

Sivas orta sahasının ilk toplara basıyor olması Beşiktaş takımının doğru pas yapmasını engelliyordu.

Ne zamanki orta sahaya kalabalık çıktık, top bizle dolaşmaya başladı.

Hafif de baskı kurduk, lakin bu sefer de pozisyon sıkıntısı çekiyorduk.

Ve bunun tek çaresi araya dikine pasları çoğaltmaktı.

Oğuzhan işin kısa metrajlısına dönerken, birden uzuna döndü.

Rosier'in önündeki boş alanı müthiş gördü, Rosier 2 dakika evvel de mükemmel kesmiş, Rıdvan voleyi ıskalamıştı.

Bu son ortasına Güven'in çizdiği rönesans tablosunun ben en son karşı kaleye Cenk Tosun'dan Benfica ağlarına asıldığını görmüştüm.

Müthiş bir vole! Seyredin mutlaka: 1-0.

İlk yarının sonunda Uilenberg'in attığı gole mi yanalım, ikinci yarının başında Rıdvan'ın kendi kalesine vurduğu ters kafaya mı?

1-1 olana kadar da 1-1'den sonra da dağınık futbola engel olamıyorduk.

Tek kazancımız mücadeleci gücümüzdü.

Bu minvalde toparlanmak adına Alex'i oyuna aldık.

En azından topu kenarlara atmaya, yan ortalara dadanmıştık ki Rıdvan'ın ortasına Güven'den harikulade bir çizim(!) daha geldi.

Gerçekten kafa vuruşu harikaydı. Bunu da seyredin.

Maçın bitiş düdüğünden sonra düşündüğüm iki konu var.

Biri hakemlerin Sergen Hoca üzerindeki baskısı, diğeri sakatların ne zaman iyileşeceği! Hadi iyi pazarlar.

Alen MARKARYAN / Akşam