Aslında kendi açımızdan durum net:

Kalan 3 maçımızı kazanıp, Norveç'in kalan 3 maçından en az birinde puan kaybını beklemek.

Bizim kalan 3 maçımızın biri Cebelitarık ile. Diğer ikisi Letonya ve Karadağ'la ikisi de deplasmanda. İşte bu ilk deplasmanda Letonya karşısındaydık.

Rakip, tam bir kapan-çık takımı olsa da bize karşı cesaretlenmiş ve 2 doğrudan net santrforla oynuyorlardı.

Hatta arkalarındaki 14 numaralı oyuncu Cigankis'i de sayarsak 3 forvetle bizi yenmeye oynuyorlardı.

Stefan Kuntz, Norveç maçından farklı olarak takımı 4-1-4-1 gibi dizmiş, Ozan Tufan yerine Orkun Kökçü'yü 11'e atmıştı.

Çağlar da asli yerine; Merih'in yanına dönmüştü.

2 stoper ve sürekli yana garanti pas oynayan Berat'ı çıktığımızda zaten kalan 7 oyuncu ile hücum yapmamız gerekiyordu.

Zeki ve Caner, rakibin önlemlerinden koridorları kapanınca birer kez sıfıra inebildiler.

Böylece Hakan - Orkun ikilisi orta saha kalabalığı içinde kayboldu.

Burak ve Kerem de Letonyalılar arasında yalnız adamdılar.

Bu tip rakiplere karşı yapmanız gereken şey hızlı paslaşmak ki Zeki - Berat - Orkun varken bunu yapamazsınız.

Uzun santrforunuz olsa ona şişirir arkasından baskıya gidersiniz o da yok.

O zaman geriye tek bir çare kalıyor: Çalım.. Onu da yapabilen bir tek Cengiz.

Aslen kaliteli oyuncu azlığından ve normal olarak henüz kafasındaki oyun yerine sonuç odaklı bakan bir hoca ile yapılabilecekler de kısıtlı.

İlk yarıda rakip bir iki pozisyon bulabildi. 2. yarıda rakibi hiç getirmedik.

60'da Kuntz ilk hareketini yaptı, hiç bir şey yapmayan Orkun Kökçü yerine Serdar Dursun ile çift santrafora döndü.

Caner - Rıdvan değişikliği çok gerekli miydi emin değilim.

Nitekim rakibin ilk ve tek 2. devre atağında Merih bir kez daha kendi kalemizi buldu.

Her şey bitti derken Cengiz'in ortasına Serdar Dursun'un kafa vuruşu eşitliği getirdi.

Kalan 20 dakikanın en az 13-14'ünde rakip yarı alanda oynamamız gerekirdi.

Dönenleri toplamalı ve atak sürekliliği sağlamalıydık.

Bunu çok yapamadık. Taa ki 85'e kadar.

Cengiz'le, Burak'la ve Serdar ile 3 iyi pozisyonda skoru bulamayınca defteri kapattık dedik.

Ama İsveçli hakem Ekberg, mükemmel bir kararla 4 dakika uzatmaya karşın o süredeki duraklamaları ekledi ve 90+6'da penaltı kazandık.

Ekberg ve Alman VAR Hakemi Siebert bizi hayata döndürdü.

Ümidimiz sürüyor. Ama Karadağ'ı deplasmanda yenebilmemiz için dünkünden çok daha fazlasına ihtiyaç var.

1-0'dan geri dönmek mühimdir. Ama son 10 dakikalık baskı bize asıl lazım olandı.

Serdar Ali ÇELİKLER / Habertürk