Beşiktaş ve Kulüpler Birliği Başkanı sayın Ahmet Nur Çebi’nin çok önemli olduğunu düşündüğüm, üzerinde durulmayan bir açıklaması vardı sponsorluk töreninde:

“Spor yasası ve MHK çalıştayı gibi konularda çalışmalar yürütüyoruz. Başkanlar, kaybedilen maçlar sonrası sorumlu olarak hakemleri görmüş ve bunu ifade etmişlerdir. Zaman zaman biz de yapıyoruz. Hakemlerin kötü yönettiği maçlarda başkanlarının canlarının çok yandığını biliyorum. Umarım bu mağduriyetler ortadan kalkar. Başkanların maç sonrası hakemleri eleştirmediği günleri Allah bize nasip eder.”

Hatırlarsınız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Ocak 2020’de Tahkim Kurulu’nun eski Trabzonlu Ömer Rıza ve hakem Serkan Akal’la ilgili kararlarında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetmişti. Tahkim’in TFF yönetimince atandığını, kulüplerden eski yöneticilerin/üyelerin görev yaptığını, bağımsız ve tarafsız olmadığını savunup yapısal reformlar istemişti. Bıçağın kemiğe dayandığı kanserleşmiş kurullardan biri de Çebi’nin de belirttiği MHK...

MHK için de yapısal reform zamanının geldiği aşikar. Bu nedenle de ‘MHK Çalıştayı’ açıklamasını değerli buluyorum.

YILLARDIR AYNI DERT

MHK eski başkanlarından rahmetli Bülent Yavuz, 16 Kasım 2019’da gazetemizde ‘Süper Lig hakemlerini Kulüpler Birliği yönetsin’ manşetiyle önerilerini paylaşmış ve şu cümlelerle dem vurmuştu: ”Her sezon kulüpler, medya ve seyircilerde aynı çılgınlık halleri: ”Bize karşı kumpas var.” Aklımız devre dışı, komplo teorileri devrede. Ve bunlara inanacak kadar saf durumdayız. Bu güvensizliği aşmanın tek ve en pratik çözümü hakemleri toptan Kulüpler Birliği’ne devretmek. Görsünler hakem yönetmek o kadar kolay mı? Anlasınlar bağırmak, çağırmak, hesap sormak, düdük astırmak nasıl bir şeymiş görsünler. Gerçekten buyurun siz yönetin. Sözleşmelerini, atamalarını ve idari işlerinin hepsini Kulüpler Birliği yapsın. Seçeceğiniz CEO, ekibini belirlesin. Artık kulüpler de hesabı TFF’ye soracağına kendi birliklerine sorar!”

Gördüğünüz gibi yıllardır aynı dert... Bu nedenle rahmetli başkanın 2019’daki önerisinin Ahmet Nur Çebi’nin bugünkü yaklaşımıyla harmanlanarak uygulamaya geçişinin tam da zamanıdır.

NEDEN ŞİMDİ TAM ZAMANI?

1959’dan bu yana MHK yapılanması çok az değişime uğramıştır. MHK’ların subjektif, şeffaf olmayan yapısı, denetime tabi olmaması, üç maymunu oynaması, sıfır iletişimde olması, eski hakemlerin ekabirliğinde “ben yaptım oldu” diyerek hiçbir futbol paydaşına hesap vermeyen zihniyetle hakemliği yönetmek imkansız hale gelmiştir. Hakemlerin yaptığı hatalar ve kulüplerin “onu-bunu istemem” tavrı üzerine kurulu bir yönetim şekli olabilir mi?

Hele bu sezon gündelik tepkilere göre yönetilmesi, ödül-ceza sisteminde standartsızlıklar, kulüp etkileri, en temel sorunlardır.

KOCA YAPININ TEK ELDEN YÖNETİLME GARABETİ

Amatör liglerden Süper Lig’e kadar uzanan binlerce hakemi barındıran yapının tek bir merkezden sağlıklı yönetilmesi nasıl beklenebilir? MHK kadrosuna 1 başkan ile 8 üye konulmuş, bölgelere ayrılan Türkiye haritasında sözde sorumlular belirlenmiş. Profesyonel maçların atamalarını başkan ve iki yardımcısının eline bırakan düzene oturtulmuş. Bir Allah’ın kulu geliştirmek için ne yapılabilir, Avrupa’da sistem nasıl acaba diye merak edip bir zahmet incelememiş. Böyle gelmiş, böyle gider diye koltukta zamanını dolduran MHK’lar. Şu konularda hemfikir olmalıyız:

Süper Lig’deki hakem hatalarıyla Avrupa arasında fark yok, hatta skandal hatada gerilerdeyiz. Ancak hakemlerin ağır bir mahalle baskısı, hata korkusu ve gelecek kaygısı var. Avrupa’da bu yok.

YALNIZ BIRAKILMAMALI

Avrupa MHK’larının arkasında dağ gibi federasyonlar var. MHK’lar yalnız değil. Bizde ise tam tersi. Kulüpler, TFF’den MHK üyelerinin ve hakemlerin infazını isteyen bir düzen içinde.

MHK’ların en önemli görevi, sezon boyunca 4 büyüklerin maçlarının sancısız geçirilmesini sağlamakmış gibi bir beklenti sergileniyor. Peki bir kez bile başarılı olmuş mu? Asla, çünkü hakemliğin ve futbolun doğasına aykırı.

Türkiye’nin siyasi yapısı ve kulüplerin gövde gösterisi sevdalarından dolayı bizde mümkün olamıyor lakin bir MHK’nın ana işi hakemliğin kalitesini yükseltmek, yeni isimler yetiştirmek, sağlıklı atama planlaması yapmaktır.

İŞTE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ...

AVRUPA’daki gibi lig bazlı bir organizasyon yapısına geçiş olabilir. Örneğin İtalya Serie A’da, Serie B’de olduğu gibi her ligin kendi kategorisinde yöneticileri, eğitim ve değerlendirme ekipleri, fiziksel test sorumluları, VAR koordinatörleri olabilir.

İngiltere’deki yapı UEFA tavsiyesine uygun olmamakla birlikte işbirlikleri dikkat çekici. Teknik Adamlar ve Profesyonel Futbolcular Derneği, Kulüpler, British Council (eğitim ve kişisel gelişim) sürekli iletişimde oldukları yapılar.

Bundesliga’da federasyon çatısında elit ve amatör olarak iki farklı komite mevcut. Yani her yetki en tepedeki bir kişiye ait değil! Kulüp, dernek ve lig departmanları üçlü işbirliğiyle çalışıyor.

ÇALIŞTAY, MİLAT OLABİLİR

BU nedenle Çebi’nin çalıştay yaklaşımı milat olabilir. Yapı temelden değiştirilebilir lakin yeni modelde en önemli radikal hamle MHK bünyesinde Kulüpler Birliği temsilcisinin olmasıdır. Aksi halde Çebi’nin “Başkanların hakemleri eleştirmediği günleri görmeyi inşallah Allah bize nasip eder” cümlesi ilk günden hayal olur.

Ne yazık ki Avrupa ile temel farkımız ve ana derdimiz güven olduğuna göre, bunu tahsis edecek, ağır eleştirileri ve hakem konuşmayı kaldıracak yapı şart.

Bu yapının kulüp kanadında yaptırım boyutu da olacak. Kulüplere bireysel cezalar değil; sert yaptırımlar getirilecek. Kulüpler de bu şartları kabul edecek. 3 ay hak mahrumiyeti veya komik para cezaları değil; puan silmeye kadar gidebilecek radikal cezalar. Avrupa gibi ‘konuşursan yanarsın’ devrimi olmalı. Yoksa, MHK Çalıştayı da meşhur Futbol Zirvesi’nde M’gladbach başkanını veya IFAB direktörünü 10 kişinin bile dinlemediği fotoğraf çektirme seremonisine dönüşür.

Bir de önemli hatırlatma... Bu statünün değişmesi ancak TFF genel kurulunda mümkün. Haziran ayına çok az zaman kaldı. Çözüm için hızlı hareket şart.

Hürriyet