Yukarıdaki fotoğrafa iyi bakın ‘küfür’ etmeyi alışkanlık haline getirenler...

Belki utanırsınız, yüzünüz kızarır!

Tabi utanılacak bir yüzünüz varsa!

Olduğunu da pek sanmıyorum!

Bu oyun dostluk ve barışı simgeler... Saha içinde ve dışında rekabet bu oyunu güzelleştirir, biliyoruz. Bu güzelim oyunu maalesef son yıllarda çirkinleştirmek adına müthiş bir uğraş var, görüyoruz, yaşıyoruz.

Şunu da biliyoruz ki, bu tipler azınlıktalar, onları susturmak da çoğunluğun işidir. Bir dönemler küfür illetinin önüne geçmek için bir takım girişimler yapılmadı değil...

Örneğin; “Küfür etme, ettirme”...

Bu sloganın isim babası hangi kulüptür anımsamıyorum, ancak o yıllarda bu bir süre uygulandı. Yararını da görmüştük...

Sonra mı, unutuldu, gitti...

Görüyoruz ki Fenerbahçe Stadı’nda bu alışkanlık yıllardır sürüyor, pek de değişeceğe benzemiyor. Bu konuda umutsuzum!

Tabi bunlar azınlıklar! Çoğunluklara, o yolu tercih etmeyenlere saygımız sonsuz, onlar örnektir.

Gelelim şu küfürbazlara!

Rahmetli Süleyman Seba, sadece Beşiktaş’ın değil, Türk futbolunun efsane ismidir, kulüplerimizin benzetme yerindeyse fahri başkanıdır ayrıca... Küfürbazların yaşı - başı kaçtır bilmiyorum. İşim de olmaz, ancak yukarıdaki fotoğraf sanırım en büyük belgedir...

Ali Şen’in Fenerbahçe Başkanı olduğu yıllar... O küfür ettiğiniz, saygı duymadığınız Süleyman Seba, İnönü Stadı’nda Şen’e küfür edilmesini engellemek için kapalı tribünde o fanatik taraftarların arasında maçı izledi, o tribünden gık çıkmadı, gık!

Kulakları çınlasın Fenerbahçe’nin eski Başkanı Aziz Yıldırım, birçok kulübün başkanı gibi Süleyman Seba’nın yakın dostuydu.

Yıldırım’ın başkanlığı döneminde de Süleyman Seba’ya o malum küfürler edilmedi mi, tabi ki edildi... Ancak Aziz Yıldırım, o küfürleri önlemek için az mı çırpındı. Ki başardı da...

Bu fotoğrafın hikayesini kısaca yazmak isterim... Akaretler’de bir restoran, bu ikiliyi bir araya getirdik, Süleyman Seba bırakmış, Aziz Yıldırım başkandı.

Yemekte sıra tatlı işine gelmişti, o sırada başkan Aziz Yıldırım eliyle Süleyman Seba’ya çatalla tatlı ikram etti, spontane gelişen bir hareketti.

Yemekte ‘Dodo’ lakaplı değerli arkadaşım, meslektaşım foto muhabiri Doğan Çil vardı, o görüntüyü kaçırdı.

Hiç unutmam, o anda Doğan Çil’in ifadesini... Belki de mesleki yaşamında sürekli konuşulacak, tarihe geçecek bir görüntüyü, anı kaçırmanın üzüntüsü içindeydi. O sıkıntıları ben de çok çektim, yaşadım, iyi bilirim.

Hemen yerimden fırladım, Başkan Aziz Yıldırım’ın yanına gittim, “Başkanım rica etsem, Süleyman abiye bir tatlı daha ikram eder misin?” dedim, tabi ki niyetimizi anladı başkan.

Yanıt mı?

“Ne demek, o benim Süleyman abim, sabaha kadar ona elimle yemek de yediririm, tatlı da ikram ederim.”

Başkan Aziz Yıldırım’ın vücut diline baktım, hiç de öyle yapmacık falan değildi, buram - buram sevgi ve dostluk kokuyordu.

Eyyy küfürbazlar, şu fotoğrafa iyi bakın, utanın, utanın! Sizin gibi azınlıklara, taraftar demeye benim dilim varmıyor ya... Yazık, çok yazık...

Ne istersiniz üstüne üstlük vefat etmiş, herkesin sevgisini ve de saygısını kazanan efsane başkan Süleyman Seba’dan?

Böylesi değerlere, rengi ne olursa olsun sahip çıkacağınıza, hakaret ediyorsunuz, yuhh olsun, lanet olsun sizin gibilere, utanmazlar!

NOKTA...

Bilal MEŞE / Milliyet