Sosyal hayatımızda sıkça kullandığımız bir atasözü vardır, “Evdeki hesap, çarşıya uymaz” diye...

Tıpkı Beşiktaş gibi!.. Ne alaka demeyin, Kartal’ı bu atasözü yakından ilgilendiriyor...

Niye mi? Efendim, Beşiktaş Yönetimi, aylardır kulübün ekonomisiyle boğuşuyor, düzlüğe çıkmanın formülünü arıyor!

Özellikle yabancıların transfer paraları el yakıyor! Neticede yönetim ekonomik anlamda projeler üretmek zorunda... Onlar da boş durmuyor tabii ki. Aralık ayındaki yönetim toplantılarında Mayıs ayına endeksli transfer politikası geliştirmişler... Bu çalışmalar, projeler medyaya yansımadı, geçtiğimiz günlerde ortaya çıkardım...

Valla harika bir çözüm bulmuşlar... Neticede hepsi iş adamı, kendi alanlarında başarılılar, para-pul işlerinden iyi anlıyorlar..

Bunların detaylarını şöyle sıralayabiliriz;
1- İlk etapta transfer politikasına çeki-düzen verilecek...Öyle astronomik rakamlarla yerli-yabancı transferi rafa kaldırılacak... Bonservis rakamı 1 milyon eurodan yüksek olmayacak.
2- Takımın büyük bölümü tamamen Türk oyunculardan kurulacak, yani takım Türkleştirilecek.
3- Bunun için yönetim, Avrupa’daki Türk oyunculara kilitlenecek, bu ülkelerdeki genç ve yetenekli gurbetçiler transfer edilecek.
4- Yeni sezonda altyapılara büyük yatırım yapılacak... Buradaki genç yetenekler, A takımına monte edilecek. Artı çalıştırıcılar arasında radikal kararlar alınacak, futbolcu eğitimini iyi bilen başarılı hocalar göreve getirilecek.
5- Yönetimin bu transfer politikası ve radikal kararları Mayıs ayında start alacak.
6- Yabancı oyuncu enflasyonuna ‘dur’ denecek. iki veya üç kaliteli yabancı kadroya monte edilecek. Ancak rakamlar astronomik olmayacak.

Buraya kadar her şey güzel, düşünce ve projeler harika.

Gelin görün ki, dünya ve ülkemizi sarsan ‘virüs’ olayı tüm planları şimdilik alt-üst etti! Yani, Kartal’ın ‘evdeki hesabı, virüse takıldı’ dersek abartmış olmayız!

Tabi ki şimdilik... Bir yanda ‘virüs’ diğer yanda negatif ‘ekonomi’! Şimdilik diyoruz,ama bu konuda yönetimin taviz vermeyeceğini de adım gibi biliyorum... Eee ekonomisi dibe vuran Kartal’ın geleceği ancak bu uygulamalarla kurtarılır, başka çare de yok! Şartlar böyle devam ederse mali anlamda Beşiktaş’ın geleceği karanlıktır..

Bravo arkadaşlar
Güzel ülkemin, güzel insanları... Bu cümleyi fırsat buldukça köşemde kullanıyorum, çok hoşuma gidiyor. Gerçekten Türkiye güzel bir ülke, insanlarımız da... Duygusallığımız üst seviyededir, yardım severiz...

Bunun çok örneklerini gördük, yaşadık... Örneğin Beşiktaş taraftarı, hep ilklere imza atmıştır. Şu ‘virüs’ olayı var ya ‘virüs’... Tüm dünyayı ve ülkemizi etkisi altına aldı, tüm sağlık çalışanları gecesini-gündüze katıp, ‘virüsü’ önlemeye çalışıyorlar, onlara minnettarız, iyi ki varsınız.

Beşiktaş taraftarı dedik yukarıda, tipik bir sosyal toplum örgütüdür... Gelibolu 30 bin nüfusa sahip, güzel bir ilçe, emeklilerin adeta park yeri. Burada da Beşiktaş derneği var, başkanı genç bir kardeşimiz Hakan Pehlivan... Gelibolu Beşiktaş Derneği’nin yönetim kurulu ve buradaki taraftarlar, diğer takımlara oranla biraz fazla gibi. Dernek, ‘virüs’ salgını ve de Ramazan’a duyarsız kalmadı...Hazırladıkları 52 adet ‘Bereket paketi’ kolisini Belediye Başkanı Mustafa Özacar’a teslim ettiler. Kolilerde yağ, şeker, un, makarna ve çay bulunuyor. Bu koliler belediyenin eliyle, ilçede bulunan gereksinimi olan ailelere dağıtılacak. Bize de onları alkışlamak düşüyor, helal olsun.

Sergen hocaya tam yetki verin
Yönetimin aklındaki bu projelerin altına imzamı atarım. Özellikle altyapı konusunda...

Yıllardır yazdık-çizdik, ‘arka bahçenize dönün’ diye... Orası Beşiktaş’ın kurtuluşudur... Ne var ki, altyapıdaki futbolla ilgili birimler tamamen yönetime bağlı. Yani alınacak her türlü kararı yönetim verecek, itirazımız yok.

Ancak Sergen Yalçın’ın altyapıdan yetiştiği ve bugünlere geldiğini de unutmayalım. Oranın değerini ondan daha iyi kimse bilemez. Demem o ki, futbolla ilgili altyapı konusunda Sergen Yalçın’ı tam yetkilerle donatın...

Niye bunu söylüyorum?
Orada görev yapan hocalarımız üzerlerine alınmasınlar, mutlaka işlerini yapıyorlardır. Bu tip altyapılardan A takıma yılda 3-4 oyuncu kazandırılamıyorsa, oralarda bir terslik var demektir! Tabii ki yatırım şart... Artı elde sadece Fulya var, tek sahadan ancak bu kadar olur!

Biliyorum ki, yönetim altyapının bu sorununa çözüm getirmek için çalışıyor, Ümraniye’de devlete ait araziler var, bu konudaki girişimleri sürdürüyorlar. Çok da iyi yapıyorlar, ama elinizi çabuk tutun, şu arka bahçeye her türlü parasal yatırımı yapın. Oralardan yetişecek oyuncular, Beşiktaş’ın geleceğidir...Nokta...

İçiniz rahat olsun
Beşiktaş Yönetimi, ‘virüs’ nedeniyle tüm oyunculardan ‘indirim’ istedi, bunda da ısrarlı olduklarını gözlemliyoruz. Yabancıları bilemem, indirime yanaşırlar mı, yanaşmazlar mı?

Yerliler bizim evladımız, onların ‘sıcak’ baktığını da biliyorum.

Geçtiğimiz haftalarda kaptan Burak Yılmaz’ın indirim konusundaki bazı sözleri tartışma yarattı. Bunun iddiadan öteye gitmediğini Burak’ın son açıklamalarında gördük...

Neticede Burak, Beşiktaş’ın kaptanıdır, işi sadece futbol oynamak değil, futbolcularla yönetim arasında köprü görevi, yani büyük sorumlulukları var. Dememiz o ki Burak, yönetimin Ümraniye”deki temsilcisidir, eli - ayağıdır. İşin özeti Burak, indirim konusunda ilk adımı atacak fotoğraftır, bunun da gereğini yapar, herkes rahat olsun...

Sevdiğim sözler
Kalbini camdan yaparsan, kıran çok olur. Demirden yaparsan, sonu pas olur. Denizden yap ki, giren kaybolsun, yüzmeyi bilen kurtulsun, bilmeyen boğulsun...   - Julia Roberts