“SERGEN YALÇIN BÖYLE MOTİVE OLDUĞU SÜRECE…”
Beşiktaş – Başakşehir maçına herkes “iki farklı devre, iki farklı oyun” gözüyle bakıyor ama ben çok başka bir pencereden bakıyorum. Başakşehir maçında bu sezon ilk defa hırsıyla, görüntüsüyle geçen sezonki Sergen Yalçın’ı gördüm. Sergen Yalçın’ın motive olması takımı da olumlu etkilemiş durumda. Abdullah Avcı’nın Vodafone Park’ta Rizespor’a karşı son dakikada mağlubiyetten kurtulduğu maçtan sonra “5,2 saniyede topu geri kazanıyoruz” açıklaması vardı. Sergen Yalçın da Beşiktaş’ın kaybettiği maçtan sonra “gördünüz mü Welinton’u?” toplarına girmiş ve aslında Abdullah Avcı davranışları gösterdiği için eleştirilmişti. Üst kimlik Beşiktaş’tır, burada herkes eleştirilebilir. Sergen Yalçın sezon başından beri özellikle kendisinin istediği söylenen N’Sakala ve Welinton transferleri üzerinden çok eleştirildi. Abisi üzerinden çok eleştirildi. Bunlar onun direncini kırmıştı. Kendini bırakmış, adeta tükenmiş bir görüntüsü vardı. Beşiktaş yönetiminin İbrahim Altınsay aracılığıyla Bilic ile kontak kurmaya çalıştığı gibi söylentiler vardı. Bunlar ne derece doğrudur bilmiyorum, yönetimle ilişkiler ne durumdadır bilmiyorum. Ancak yönetim, Sergen Yalçın bu hırsını kazanırken ne yaptıysa aynısını yapmaya devam etsin. Çünkü ben Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’ın Alex Ferguson’u olmasını istiyorum.

“İLETİŞİM DEPARTMANI İYİ ÇALIŞMALI”
Beşiktaş’ta bir tepkisizlik var, anlayamadığım bir şey bu. Gaziantep maçında Sumudica’nın kartal işaretinden sonra Başakşehir maçında da performans antrenörü Serhat Doğan’ın “Biz bu takıma nasıl yenildik?” ifadesi bir refleks gerektiren hareketlerdir. Bunlara sosyal medyada cevap verilir, taraftar kendi jargonunda cevap verir ama aslolan cevap kulübün resmi olarak vereceği cevaptır. Beşiktaş; artık birilerinin aklına estiğinde Beşiktaş’ı ağzına alamayacağını, bu şekilde hareketler yapamayacağını herkese hatırlatmak durumunda. İletişim departmanında değişiklikler oldu. Erol Kaynar; camiada herkesin tanıdığı, bildiği, güvendiği bir isim. Son derece de nazik bir insandır. Ali Baransel ve Ertuğrul Akagündüz de iletişim konusunda deneyimli isimler. Bu değişim sonrası Beşiktaş’ın bu tarz konularda da bir karşılık, bir refleks göstermesi gerektiği aşikar.

“SOSYAL MEDYA BÜYÜK ARAÇ”
Beşiktaş’ın son yıllardaki derbi maçlarda hakkının yenmediği, hakem faciası yaşamadığı mücadele neredeyse yok gibi. Derbilerde son kullanılan penaltılar 8 sene öncesine ait. Aziz Yıldırım’ın yıllar önce söylediği bir söz vardı “Maçların sahada kazanılmadığını öğrendim” diye. Yine Fatih Terim, 1-1 berabere kaldıkları Kayserispor maçı sonrasında verilen 5 dakikalık uzatmaya isyan ederken “10 tane oyuncu değişikliği oldu” diyordu. Söylediği şey teknik olarak doğru olabilir ama aslında söylemeye çalıştığı şey farklı. “Burası Galatasaray, burada biz kaybederken öyle kolay kolay maç bitirilmez” diyor, algı yapıyor. Fenerbahçe “Burası Kadıköy” sloganını zihinlere yerleştirdi. Beşiktaş yönetimi ve sosyal medya ekibinin de artık bu algı işlerine girmeleri gerekiyor. İstediğin mesajı verebilmek, istediğin etkiyi yaratabilmek için sosyal medya büyük araç. Bunu bir güç olarak kullanmamız lazım. Ersin Destanoğlu’nun yaptığı hareketi Muslera yapsa atılır mıydı? Çok daha ağırını yaptı, Ümit Öztürk atmadı Alanya’da. Şampiyonlar Ligi’nde namağlup grup lideri olarak çıkan Beşiktaş ligi dördüncü bitirirken, Galatasaray şampiyon oldu o sezonun devamında. Bu hafta rakip Fenerbahçe. Sezon başından beri rakiplerine 6 kırmızı kart çıkmış, penaltılar çalınmış, sana çalınan penaltı sayısı sadece 2. Algı böyle bir şey…

“SERGEN YALÇIN’I ÇOK SEVİYORUZ, ANCAK…”
Fenerbahçe maçına gelince, Başakşehir maçında oynayamayan oyuncuların çoğunun Fenerbahçe maçına yetişmelerini bekliyoruz. Ben Sergen Yalçın’ı çok seven ve çok uzun süre takımda kalmasını isteyen biriyim. Rıdvan’ın bu kadar iyi oynadığı bir maçın ardından N’Sakala ve Rosier de haftaya geliyor” demecini doğru bulmuyorum. Ligin en iyi kanat oyuncusu karşısında, arkasında da Rafael gibi bir bek varken üstelik, adım attırmadı. Rafael sinirlendi, hatta kırmızı kart görmesi gerekirdi. Rıdvan’la baş edemediği için kanat değiştirmek zorunda kaldı. Rıdvan oyundan çıktı, maç 11’e 10 olduğu halde 3-2’ye geldi. Rıdvan’ın potansiyelinin, N’Sakala’nın çizgisinden daha yukarıda olduğu bir gerçek. Belki o niyetle söylemedi ama “N’Sakala oynayacak” demiş gibi oldu Sergen Hoca. Rıdvan ne hisseder, düşünmek lazım. N’Sakala transferi üzerinden eleştirildiği için onu savunma gereği de duyabilir ancak bu konuda Sergen Hoca’yı haksız buluyorum. Katıldığı bir programda kendisi söyledi, 15 dakikalık devre arasının 5 dakikasında bile sosyal medyaya, kendisine gönderilen özel mesajlara bakıyorsa, bakmasın Sergen Hoca. Burası Beşiktaş, işler kötü gittiğinde herkes eleştirilir. Ayrıca devre arasında bile sosyal medyaya baktığını bu kadar rahat dile getirmemesi lazım. Biz Sergen Hoca’yı doğallığıyla, dobralığıyla tanıyoruz ama bu tarz açıklamalara işler iyiyken gülerler, katılırlar, işler terse döndüğünde vurmaya önce buradan başlarlar. Sergen Yalçın’ı çok seviyoruz, ancak yanlışlarını da dile getirebilmek gerekiyor.

Duhuliye.com ÖZEL HABER