Başlıkta olması gerekli protokol sıralamasının kural dışı olması, günümüz şartlarının yaşananlarının sonucudur. Ülke sporunda bu olmazsa olmaz bileşenlerin her birinin görevleri bellidir. Kulüp mensupları en iyi irade ve yönetim konusunda inandığı kurulları işbaşına getirir, genel kurulun da yapılanları takip ederek olumlu olumsuz eleştirilerde bulunarak yönlendirici olması doğru olandır. Genel kurul tayin edecek, kurullar en yararlı işleri yapma çabası gösterme gayretini ortaya koyacaktır.

Son dönemlerde tribünleri dizayn etmeye çalışmakla görevlendirilen yönetim kurulu üyelerini görmekteyiz. Taraftar bağımsız olmalı, kimsenin şu şekilde bu şekilde tribünleri yönlendirmelerini kabul etmemeli, sadece takımlarına destek vermelidir. Ne yazık ki durum bu vaziyette değil . Taraftar kulübünün değil kendilerine liderlik etmeyi  görevli gören kişilerin emir ve komutasına girmiş durumdadır. Beşiktaş'ta bu kötü tablo Yıldırım Demirören döneminde sahne almış ve maalesef bir kısım  taraftar kimliği yönetim destekçisi kılığına girmiştir. Fikret Orman bu oluşumlara mesafe koyduğu için sevilmemiş, bundan istifade yukarıda değindiğim oluşumlar kulüpten ikbal bekleyenlere fırsat olmuş ve yaptıkları organizasyonlarla durumdan vazife çıkartarak kulübü ele geçirmeye çalışanların desteğiyle kendilerini güçlü hissetmişlerdir. Ancak asır üstü tarihe sahip Beşiktaş'ın gerçek sevenleri bu durumu geç de olsa anlamış ve 29 Mayıs seçimlerinde iradesini belli etmiştir.

Bu durumdan daha önce fayda umanlar şimdilerde gelinen noktada şikayetçi olmaktadırlar. Örneğin başkan son açıklamalarının birinde, ligdeki başarısızlık nedeniyle transferler konusunda “taraftarı dinledik, durum ortada“ demek zorunda kalmıştır. Çoklukla menajerlerin günümüzde eskiyle kıyasladığımızda kıyaslanamayacak derecede yozlaşıp görevini gerektiği şekilde yapması gereken habercilerle yönetimleri taraftar baskısı yarattırmaya yönelik olan ilişkileri sonucu tecrübesizlikleri nedeniyle zaafiyet yaşayan yöneticileri zorda bırakmaktadır.

Başkan Çebi’nin söylediği, sonuna kadar desteklediğim pahalı transfer yapmama konusundaki düşüncesi kulübün geleceğine dönük çok önemli bir uygulamadır. “Çıldırt başkan, kudurt başkan “ sloganlarıyla gelinen nokta telafisi mümkün olmayan 5 milyar borç yüküdür. Bu rakamın önemli bölümü transfer harcaması, yanlış sporcu transferi, ederinden fazla ödemeler, yattığı yerden maaş alan ve elden çıkarılamayan kontenjan fazlası sporcular ve de bu ödemeler için gerekli bedelleri karşılamak için alınan kredilere ödenen piyasa emsallerinin üzerindeki finansal giderler bu yarayı açmada başlıca nedenlerdir. Bu noktada önemli bir ayrıntı da, kulübe futbolcu satmada mahir menajerler elde ki bu fazlalıkları satma konusunda hiçbir gayret içerisinde olmamaktadırlar. Oysa “bir sat bir alayım” sistemine zorlansalar belki bir nebze fayda sağlayabilirlerdi. Umut edelim ki yeni yönetim bu yolda daha yaratıcı ve popülizm değil kulübün yarınlarını düşünür ve o yolda ilerler.

Konuyu değiştirip son genel kurulda yaşanmışlıklarla ilgili yaptırımların durumuna göz atalım.

Bu konuda sosyal medyada yer alan, toplumsal yazışmalarda gözümüze çarpanlardan öğrendiğimiz gerçek BJK mensuplarının duyarsız kalmayarak önemli girişimlerde bulunmakta oldukları hatta bir kongre üyesi konuşmacıya  başkanın  “Allah belanı versin “ dediği mikrofonlara ve de doğal olarak ekranlara yansımış sözleri üzerine kendisini Yönetim Kurulu'na dilekçe ile müracaat ederek Disiplin Kurulu'na sevkini istediğini öğrendik. Sarf edilen söz ağır derecede rencide edicidir.

Peki diğerleri hakkında ne yapıldı ?

Öncelikle mevcut ikinci başkanla yan yana oturan boynunda görevli kartı asılı şahıs hayati değer taşıyan yönetim kurulu ibrası oylamasında iki elini birlikte kaldırarak ahlaki değerleri hiçe sayıp oylamaya hile ve fesat karıştırmıştır. Bu kişi hakkında başta olayın önemli şahidi 2. Başkan, kongre divan, Dernek Divan ve de BJK Derneği yönetim kurulu bir yaptırım girişiminde bulunmuşlar mıdır? Eğer duyarsız kalındı ise onlar da bu yanlışın vicdanlarda ve de kulüp aidiyeti yönüyle iştirakçisi durumunda kalacaklardır.

Konuşmacıya fiili müdahalede bulunup galiz küfürler savuran başta kulüp profesyonelleri olmak üzere, ve de fiziki müdahaleleri ve ağır hakaretleri görsel kayıtlarla sabit malum kongre üyeleri hakkında da gerek idari gerekse kulüp disiplini yönüyle bir takip başlatılmış mıdır? Bu yazı aynı zamanda ilgililere ihbar niteliğindedir. Talep edilirse şahsi şikayet olarak görselleri ile birlikte takdim edebilirim. Beşiktaş'ın kurumsal itibarını ve de mensuplarının onur, haysiyet ve itibarını zedeleyici hiçbir teşebbüsün karşılığı gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır.    

Atıf Keçeci / Duhuliye