Seyircili futbol, sadece bu sezon değil, gelecek sezon için bile riskli. Futbolcular ‘Edgar Davids gözlüğü artı tıbbi maske’ tarzı bir teçhizatla oynamalı. ‘Tek şehir’ tekrar gündeme alınmalı ve kamu vicdanı zedelenmemeli.

Ben bu sezonun ivedilikle tamamlanması konusundaki baskının gereksiz olduğunu düşünenlerdenim. Ancak madem UEFA ve bazı ülke federasyonları futbolu başlatma konusunda kararlılar, o zaman kamu vicdanını yaralamayacak, iki aydır evinden çıkmayan vatandaşı sersem hissettirmeyecek özen gösterilmeli: Seyircili futbol gündeme dahi alınmamalı. Maçlar tek şehirde oynanmalı. Sporcular tıbbi maskeyle mücadele etmeli.

GERİLİM GEREKSİZ

28 Mart’ta bu sütunda dilim döndüğünce anlatmaya çalışmıştım: 2019- 20 sezonunu tamamlama gerilimi gereksiz. Hayat ne zaman normale dönerse, bu sezon o zaman tamamlanır. Gerekirse Eylül’de, gerekirse Ocak’ta ya da Mart’ta... Gerekirse bunun ismi 2019-2021 sezonu olur. Zira salgın globalde henüz zirve noktasına ulaşmış değil: Toplam vaka sayısının 100 binden 1 milyona ulaşması 27, iki milyona ulaşması 13, üç milyona ulaşmasıysa 12 gün sürdü. Vefat sayısının da binden yüz bine ulaşması 30, iki yüz bine varmasıysa 15 gün sürdü maalesef.

EKONOMİ DARALIYOR

Dünya halen ‘bir cenaze evi’ iken, futbolu ısrarla başlatma argümanının gerekçesi belli: Ekonomi hızla daralıyor. Yayıncılar ödeme yapmak istemiyor. Kulüpler batıyor. Maalesef kerameti kendinden menkul iş adamlarının, zengin holigan müteahhitlerin berbat yönettiği kulüplerin berbat finansal bilançolarının bedelini bütün dünya ödeyecek. Herkes evine kapanmışken, futbolculara ‘7 dönümlük sahaya çıkın ve dövüşün’ diyeceğiz. Herkes maske takarken, sporcular ter ve tükürük saçacaklar. Neden? Kulüpler batmasın diye... Batsınlar yahu! Batsınlar. Kötü yönetilen kulüplerin batması, doğal seleksiyonun bir sonucu sayılmaz mı? Zaten iyi yönetilen bir şirketin yaşamasını, kötü yönetilenin batmasını gerektirmiyor mu bu düzen? Kötü yönetileni birtakım hukuksuzluklarla, devlet desteğiyle, vergi indirimiyle korursanız, bu durum iyi yönetilene haksızlık değil mi?

MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ

Bu kötümser girişten sonra, bir de sporseverleri daha iyi hissettirecek antitezi dile getirmek zorundayım. Madalyonun bir de öbür yüzü var elbette. Mesela Almanya, Bundesliga’yı 9 Mayıs’ta başlatma düşüncesinde. Küçük boyutlu dükkanları mayıs başı itibariyle açacak Alman hükümeti, futbolun da seyircisiz olarak başlamasına sıcak bakıyor. Sanırım Almanlar’ın bu işe öncülük yapmaktaki motivasyonu şu: Almanya’daki mortalite oranı yüzde 3,5 civarında. Taburcu etme oranıysa yüzde 70. Yani Almanya’daki her yüz hastadan 70’i iyileşti, 27’si tedavi sürecinde. Oysa mortalite oranı İngiltere, İtalya ve Fransa’da yüzde 14 civarında. Türkiye, mortalite oranında bu ülkelerle kıyaslandığında çok iyi bir seviyede. Her 100 hastanın 2,5’unu kaybettik, 73’ü tedavi sürecinde, 24’ünü taburcu ettik. Sanırım Türk yetkilileri de Almanlar gibi ligi başlatmaya motive eden etken bu.

BAKANDAN TELKİN YOK

Yalnız tam bu noktada şu eki yapmakta fayda var: Alman Sağlık Bakanı liglerin başlaması hususunda olumlu görüş beyan etti, Türkiye’de Dr. Fahrettin Koca’dan veya Bilim Kurulu’ndan bu yönde bir telkin yok henüz.

BU SÜREÇ HATA AFFETMEZ

Eğer Türkiye’de de futbolun başlaması hususunda Sayın Koca’dan ve Bilim Kurulu’ndan onay çıkarsa, onlardan dört istirhamım olacak...

KİMSE DİKKAT ETMEZ

Seyircili futbol akıldan bile geçirilmemeli: Seyircili futbol, sadece bu sezon değil, gelecek sezon için bile riskli. Televizyonda futbol maçı izlemek için koltuğuna oturmuş ev ahalisine, ekrandan kol kola, omuz omuza tribün fotoğrafları verirseniz, bir daha hiçbir vatandaşın sokakta sosyal mesafeye dikkat etmesini talep edemezsiniz.

NEW YORK UNUTULMASIN

Maskeyle oynanmalı: New York’ta virüsün nasıl yayıldığını ve kısa sürede 300 bin vaka sayısına nasıl ulaşıldığını Dr. Mehmet Öz anlatmıştı: Bir New Yorklu, İtalya’dan dönüyor, rahatsızlanıyor ve komşusu onu hastaneye götürüyor. Önce komşusuna bulaşıyor, sonra onun üç çocuğuna. Ve öbür gün de okullarına dağılan 3 çocuktan 130 çocuğa! Evet futbolculara, antrenöre, masöre, malzemeciye, otel personeline, hepsine test uygulayacaksınız. Ama binde bir hata payının nelere mâl olabileceğini unutmamalıyız. Futbolcuların ‘Edgar Davids gözlüğü artı tıbbi maske’ tarzı bir teçhizatla oynamaları hem sağlık açısından, hem de kamuoyuna vereceği mesaj açısından daha doğru olacaktır bence.

VATANDAŞ İKNA OLMALI

Kamu vicdanı zedelenmemeli: Spor müsabakaları için binlerce kovid-19 testi kullanacağız. Vatandaşı, tek bir testin zayi olmadığına ikna etmeliyiz. Eğer milyon dolarlık futbolcular o teste rahatlıkla ulaşıyorsa, Iğdır’ın ücra bir köyündeki vatandaşımız da rahatlıkla ulaşmalı.

HER ŞEHİRDE ZOR OLUR

Tek şehir gündeme alınmalı: Kulüplere idman protokolü ulaştırılmalı. Antrenmanlar, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına maksimum özen gösterilerek yapılmalı. Bir müsabakada zaten toplam maksimum 300 kişi görev alacak: 100’ü (futbolcu, antrenör, hakem, sağlık görevlisi vs) saha içi. 200’ü saha dışı. Bence her şehirde bu hassasiyeti sağlamak kolay olmayabilir. Tek şehirde ve bir ayda kalan 72 maçı oynatmak, tekrar gündeme alınmalı.