Hazır oradayken Beşiktaş’ın çocuğu Sergen Yalçın’a onca tezahürat da bu yüzden.

Aynı senaryo

İki sezondur aynı senaryo sahnede; illa ki kanatlarda Quaresma ve Lens oynayacak, toplar onlar vasıtasıyla ileri taşınacak ve oyun kurmaya katkısı olmayan altı savunmacıyla kale korunacak. Üstelik bu anlayışla geçen sezonu 4. bitirmişken. Denemiş ve yanılmışken hâlâ aynı yanlışlara düşmek benim anlayabileceğim bir şey değil.
Kısaca son iki sezonda Atiba-Oğuzhan ikilisi bozuldu önce. Bu sezon Atiba yaşı nedeniyle kontratı geciktirildi, yeni bir Atiba bulunamayınca yanlıştan dönülüp takıma dahil edildi. Ama son iki sezondur Oğuzhan meselesi hâlâ gizemini koruyor. Şenol Güneş onu sahada yalnız başına bıraktı. Sonra olmayınca tüm suçu onun üzerine yıktı. İşler iyi gitmeyince bu kez “Neden Oğuzhan yok” diyenlere cevaben takıma bir soktu bir çıkarttı, taraftara yuhalattı, her top kaybında ıslıklandı ve işini bitirdi. Oysa ki pas bir kişilik olay değildir; verenler ve alanlar vardır. Nitekim daha sonra transfer edilen Adem Ljajic de takımı uçuramadı aynı nedenlerden ötürü.
Adem’den sonra Kagawa da takıma dahil edildi. Ama hocanın kafasındaki anlayış değişmedikçe, bazı futbolculardan vazgeçilmedikçe orta alana kimi getirirseniz getirin fark etmeyeceği görülemedi. Özellikle derbilerde mesela son Galatasaray maçında olduğu gibi orta alana bir fazla savunma özellikli futbolcu koyarak gol yenmeyeceğini sanmak Beşiktaş’ı kendilerine göre daha iyi takım olmayan rakipleri karşısında mütevazı bir Anadolu takımı pozisyonuna soktu. Rakibine göre oynamak Beşiktaş’ın intiharı oldu. İşte Alanyaspor’la oynuyorsunuz ve skoru korumak için oyuna Necip’i koyuyorsunuz. Ve kime kızacağını bilemeyen taraftara yem yapıyorsunuz onu. Peki burada Necip’in suçu ne?

Gelecek yok

Üstelik bir gün önce genel kurul yapılmış, Fikret Orman ve ekibi yeniden seçilmiş. Yeni heyecanlar yeni umutlar olması gerekirken tam tersine bir ruh hali hakim her bir yanda. Çünkü yönetime talip olan ekip geleceğe dair hiçbir şey söylememiş. Hep geçmişten bahsetmiş. Üstü isminde “geçmiş” o artık. Bana bugün ve yarın lazım. Mali durum nedir, borç kapatmak için nasıl önlemler düşünülüyor bilmiyoruz. Takım ise kötü yönetilen bir menajerlik şirketinin portföyüne dönmüş. Futbol takımından çok elde kalmış yaşlı oyuncular topluluğu. Bitik Adriano sağbek. Otuzaltı yaşındaki Atiba en enerjik oyuncun. Böyle gitmeyeceğine göre nasıl bir planlama var onu da bilmiyoruz. Üstelik al-sat sistemi de çökmüş. Çünkü satılabilecek futbolcu da bırakmamışsınız kadroda. Böyle bir MHK oluşturulurken ses çıkarmayan yönetim hakem hatalarına usulden bir tepki koyuyor şimdi. İş işten geçtikten sonra.

Taraftar da dağılmış

Bu arada her zaman kulübe bağlılıklarıyla tanıdığımız Beşiktaş taraftarı da bölünmüş, birbirine düşmüş durumda. Bu sezon önce Quaresma’yı sevenler ve nefret edenler olarak başladı bu ayrılık. Sonra Burak Yılmaz’ı isteyenler ve istemeyenler olarak sürdü, şimdi de TFF ve MHK’ye karşı pasif kalan yönetime karşı olanlarla her şeye rağmen takımı destekleyenler arasında devam ediyor. Yani kısacası üç yıllık bir belirsizlik ve sıkıntılı bir dönem bekliyor Beşiktaş’ı...

Gülengül Altınsay/Cumhuriyet