Dün kırkıncı dakikada (bunun 25 dakikası 11’e 10, beş dakikası da 11’e 9 oynanmış olmasına rağmen) şutlarda 4’e 4 eşitlik, kornerlerde 3-2 Gençlerbirliği üstünlüğü vardı. Sanırım rahatlıkla şunu iddia edebilirim: Dünkü müsabaka 11’e 11 değil, 11’e 10 bile oynanmış olsa aynen Kasımpaşa karşısında olduğu gibi Beşiktaş çok fazla zorlanabilirdi. Siyah-beyazlılar rakipleri ancak 9 kişiyle yorulduğunda çözebildiler oyunu.

YAVAŞ PASLAŞMALAR

Sebebi de şu: Beşiktaş, sete yerleştiğinde son derece renksiz bir takım. İnanılmaz yavaş paslaşıyorlar, hareket etmiyorlar, yaratıcılıktan uzaklar. Dün tamamıyla geriye yaslanmış bir takıma, adeta savunmasını kalenin içine kuran Gençlerbirliği’ne karşı bir devrede 7 defa ofsayta düşmeyi başarmalarının da sebebi bu. Son derece temposuz paslaşıp, savunma arkasına (aslında birçoğunda ofsayt olacağını bile bile) top atarak bitiriyorlar hücumları. Zira başka bir hücum planları yok. Zaten Beşiktaş’ı mağlubiyetten kurtaran ilk iki golün biri duran toptan, biri de kontrataktan (evet 11’e 9 oynanmasına rağmen kontrataktan) geldi. Dünün özeti belki de Atiba’nın dehası sadece.

LJAJIC NEDEN GERİLEDİ?

 

Tabii ki bu tezime şöyle bir itirazda bulunabilirsiniz: Bu oyuncu kadrosuyla farklı bir şey oynanabilir mi ki? Evet bu antitezin de şüphesiz haklılık payı var, Diaby-n’Koudou ile aslında böyle oynamaya mahkumsunuz biraz da. Ama Beşiktaşlılar’ın Abdullah Avcı’ya şu soruları da sormaları gerek: Takımın en yaratıcı oyuncusu Ljajic neden bu kadar geriledi? Geçen sezon ligin fark yaratan oyuncularından olan Boyd, neden kayboldu? Geçtiğimiz baharda A milli takıma kadar yükselen Güven, nasıl oldu da umut’un dahi gerisine düştü? Beşiktaş’ta düz ve mücadeleci oyuncuların gereğinden fazla değer gördüğü, kalitelilerinse gerilediği bir sezon sanki bu.

KIRMIZI KARTLAR

Maçtaki kırmızı kartlar için de bir parantez açmak gerek. İkisinin de oyun gereği olmaması, nadir’in küfürden, Yasin’in ortada kalan bir serseri topa yaptığı gereksiz hamleden atılması, iki sporcunun hatası. Yasin Pehlivan bu ligde hep böyle bir oyuncuydu, yüzde 50/50’lerden kaçınmıyor ama bunun bedelini de kartlarla ödüyor. Antep, Erciyes, Bursa ve Gençlerbirliği’nde oynadığı 105 maçta 5 kırmızı kartı var. Ama enteresandır, bu ülke dışında oynadığı 137 maçta tek bir kırmızı görmüş. O da ikinci sarı karttan.

HAKEME KÜFÜR

Nadir’in kırmızı kartı da bir başka gariplik... Vida’yla olan ikili mücadelesinde faul itirazında haklı. Ama zaten şiddetli itirazdan sarı görmüş, oyun tekrar başlamış, Fırat Aydınus’a yüzü dönük söylene söylene giderken kırmızı görüyor bu kez. Aydınus’un jest ve mimiklerinden gerekçenin bir küfür olduğu anlaşılıyor. Aydınus daha önce de 2012’de Adanasporlu Barbaros Barut’a “Bana a... ç... diyemezsin” diye yanıt vererek kırmızıyı göstermişti. 2017’de Osmanlısporlu Tugay’ı oyun dışına “Şimdi sen s... g...” diyerek göndermişti. Buradan benim anladığım şu: Futbolcular bu ülkede hakemlere söylene söylene küfür etmeye alışmışlar, ama bir tek Fırat Aydınus bunları duymazdan gelmeyip kart çıkarıyor.

 

Hürriyet