Ali Gültiken, Sabah Gazetesi'ndeki yazısında şu ifadeleri kullandı:

Üç haftalık dinlenme süresi Beşiktaş'a ilaç gibi gelmiş. Yeni gelen oyuncuların hem fizik olarak güçlenmesi hem de düşünülen oyun düzenine adaptasyonu sağlanmış.

Beşiktaş her pozisyonda aşağı yukarı o bölgenin oyuncuları ile ideale yakın bir takım kurmuş durumda. Oyuna da doğal olarak kontrollü başladı. Kaybedilen puanlar ve maçlar dolayısı ile önce tedbir düşüncesinin bu karşılaşmada başlangıç olarak olmazsa olmaz olduğunu gördük. Bu tedbirin en önemli adımı da Josef, Atiba ve Dorukhan ile fizik gücü yüksek, rakibe baskı yapabilecek ve ikinci topları alabilecek bir orta saha düzeni ile maça başlamak oldu ki, doğru bir düşünceydi.

Beşiktaş bu anlamda sahaya düşündüklerini yansıtırken kontra ve çabuk atağı da istediği şekilde yapabildi. Aslında kağıt üstünde kadroya baktığınızda Beşiktaş'ın Rosier ve Ghezzal tarafından daha ofansif oynayacağı düşünülse de işin icra tarafı sol kanattan N'Sakala ve Larin üzerinden geldi. Larin tercihi başlangıç olarak belki soru işaretleri barındırsa da kanattan etkili kontra pozisyonlarında Beşiktaş, Kanadalı forveti iyi kullandı. İkinci yarının başında da Larin attığı golle iyi oyununu perçinledi.

Aslında Beşiktaş'taki en büyük değişim yaratan oyuncu Aboubakar. Kamerunlu çok farklı bir futbolcu... Atletizmi ve fizik gücünün yanında santrfor bölgesinde oynamayı çok iyi becerebilen bir isim... Kendisi oynarken çevresindekileri de oynatıyor. Maçın içinde hangi dakika olursa olsun bir anda pozisyonu var edip, oyunu çevirebilecek bir oyuncu.

Aboubakar her hafta kendi form grafiğini yükseltirken Beşiktaş'ın da puanlarını yükseltecek gibi görünüyor. İkinci yarı Larin'in golünden sonra maç Beşiktaş lehine bitti gibi görünürken hakemin Josef'e gösterdiği yanlış kırmızı kart oyunu farklı bir noktaya getirdi. Beşiktaş'ın maçın başından itibaren yaptığı etkili savunma eksik kaldığı bölümde biraz zorlanmasına neden olsa da buna rağmen sonucu almaya yetti.