İzmir’de muhteşem bir tezahürat eşliğinde pırıl pırıl bir milli takım izledik.

Uluslar Ligi’nde ilk 4 maçlık periyodu kalemizde gol görmeden bitirdik. Ancak Euro 2024 elemelerinde grubumuzda yer alacak 4-5 rakipten yalnızca biri bu seviyede olacak; bunu unutmamak gerek. Dolayısıyla gün itibariyle önümüzdeki en önemli soru sanırım şu: Milli takımımız bir Norwich City sendromu yaşar mı? Yani aynen Norwich gibi, alt kümede dominant bir top oynayıp, Premier Lig’de de aynı oyunu tekrarlamaya çalışıp şokla karşılaşır mıyız?

SÜPER BiR SINAV VERDiK

Dün oynadığımız oyunun kalitesinden ziyade iştahımız çok etkileyiciydi. Hakan-Salih kaç tane dönen top topladılar sayamadım. Beklerimiz bindirmekten yorulmadılar. Bu mevsimde bu arzu çok önemli. Zira bu haziranda mesela yıldızlar topluluğu Fransa dibe vurdu. İngilizler gol atamıyorlar. Çünkü yoğun kulüp takvimi sonrası yıldızları Uluslar Ligi’ne motive etmek zor iş. Türk Milli Takımı bu anlamda süper bir sınav verdi. Herkes tutkulu, herkes iştahlıydı. Takımın gençleşmesi ve abilik döneminin bitmesinin olumlu sonuçları gibi bunlar.

iKi ARIZAYI GiDERMEMiZ ŞART

Ancak Mart’ta bir Norwich sendromu yaşamamak için bence şu iki arızamızı gidermemiz gerek:

1- Zaman zaman basit top kaybediyoruz. Kerem ve Doğukan bazen kolay vazgeçiyorlar.

2- Bağlantı oyuncusu olarak Halil’e alternatif yaratmamız gerek. Yusuf, İrfan, Abdülkadir ve Mert’in mümkünse hepsi rotasyona katılmalı eylüldeki iki maçta. İşin teknik-taktik boyutu bir yana, İzmir’de bir milli maç seyretmek mükemmel değil mi? “Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa” tezahüratlarıyla böyle pırıl pırıl bir milli takım izlemek iki kat daha güzeldi gün.

Uğur MELEKE / Hürriyet