Giresunspor bu ligin netameli takımı… Vodafone Park’ta Beşiktaş’ı dört golle yenerek Sergen Yalçın’la yolların ayrılmasına, Nef Stadı’nda da Galatasaray’ı tek golle geçerek Fatih Terim’in görevine son verilmesine neden olmuşlardı. Puan cetvelindeki sıkıntılı bölgenin hemen üstündeler. Aradaki fark düşmemeye yeter...

Valerien Ismael için bu maç “rövanş” değil. Ama oyuncular için “rövanş” sayılabilirdi. Çünkü takım kimliği söz konusu… O nedenle cezalı Welinton’un yokluğunda Necip’le kurulan üçlü savunma zaman zaman zorlansa da topa sahip olmasını (31/69) bildiler. Maça sahip olmak için çok çalıştılar.

Hakan Keleş’in ekibi de baskı yediği dakikalarda geçiş fırsatları bularak oyunun akışını değiştirdi.

Beşiktaş 4’ü isabetli 14 şut attı… Üst üste korner (3/9) fırsatları buldular. Ghezzal ve Batshuayi’nin gayretlerine rağmen golü bulamadılar. Ismael’in 56’da Pjanic ve Nkoudou ile yaptığı hamle çok yerindeydi.

Daha sonra Batshuayi’yi alıp Güven’i sürdü oyuna. Rıdvan Yılmaz-Umut Meraş değişikliği de doğru hamle idi. Ama yeterli olmadı bu hamleler. 

Hücumda böylesine baskılı oynadığı halde golü bulamamasının nedenlerinden biri de Alex Teixeira, Can Bozdoğan ve Rosier’in kararsız, etkisiz, yaratıcılıktan uzak oyunlarıydı. Rosier çok top kaybetti. (Sahi bu takımda bir de Emirhan vardı, değil mi?)

Beşiktaş’ın kapalı defansları açma konusunda sıkıntılı bir ekip olduğunu bir kez daha gördük. Burada teknik yetersizlik, yaratıcılıktan uzak oyun ve taktik yetersizlikler de söz konusu olabilir. Valerien Ismael’in hedefsiz kalan takımına, en azından gelecek yılın oyun ilkeleri bakımından özel çalışmalar yaptırması beklenmeli.

Bir de şu Cyle Larin meselesi… Kanımca ipler koptu. Larin kendini Beşiktaş’ın bir parçası olarak görmüyor. İstekli davranmıyor. Sanırım Ismael’i de oynama konusunda ikna edemiyor. Ayrılık var çıkan falda.

Son söz: Yine beraberlik… Zehirli bir sonuç… Alışkanlık yapar. Daha da kötüsü, kazanmayı unutturur, dikkat!.

Attila GÖKÇE / Milliyet