Şöyle zaman tüneline giriyorum, Şenol Güneş’e yapılan eleştirileri anımsıyorum... Bir bakıyorsunuz giyim, kuşamına takmışlar! Bir bakıyorsunuz saçına, başına odaklanmışlar, stiline, tarzına dokundular!

Tek laf etmedikleri işi, yani teknik adamlığı, bari bir de ona etseydiniz! Kişisel olarak kimsenin giyimine, kuşamına karışmam, işine bakarım. Tabi ki bu oyunda futbolcular gibi teknik adamlar da hata yapabilirler, gerek kadro tercihi, gerekse oyuncu hamleleri ve taktik anlayışı olarak.

Ancak gerçek verileri, yani başarıları yok sayamazsınız, güneşi balçıkla asla sıvayamazsınız, bunun için uğraşmayın!

Önce Şenol Güneş’in apoletlerindeki yıldızlara bakın, bir Dünya Üçüncülüğü, iki Türkiye Ligi şampiyonluğu, namağlup gruptan çıkma, bunları hangi kefeye koyacağız? Halkın içinde yaşayan bir gazeteciyim.

Beşiktaş sevdalılarını bir kenara bırakın, rakip renklere gönül verenler bile Kartal’ın oyununu hayranlıkla izliyorlar. Öyle ki, “Keşke Güneş sezon başında gelseydi, Beşiktaş’ı banko şampiyon yapardı” diyenlere de çok rastladım.

Son Adana Demirspor maçına taraftarların ilgisini gördünüz mü? Tıklım tıklım tribünler, kalitesi yüksek bir maça tanıklık ettiler, bizler de keyif aldık... Kartal geriye düşüyor, alışkanlık (!), skoru eşitliyor, öne geçiyor, zamana oynamıyor, üçü, dördü, hatta beşi arıyor.

İşte Beşiktaş ve Güneş gerçeği. NOKTA!

Bilal MEŞE / Milliyet