İşte Mehmet Eyüp Yardımcısı'nın yazısı: 

Türk masal dünyasının kahramanlarından birisidir Keloğlan. Hani şu;

Ben bir garip keloğlanım
Eşeğimin yok palanı
Varım yoğum doğruluktur
Hiç de sevmem ben yalanı

İşte o Keloğlanın Rüştü Asyalı ustanın canlandırmasıyla beyaz perdeye aktarılan maceralarından birisinde sultanın kızını Tarhana çorbası ile iyileştirmesi anlatılır. Halbuki sultanın kızını uyutan sahtekâr vezirdir, prensesi ilaçla uyutmuştur. Prensesin derdine derman olacak birçok başka sahtekâr sözde büyücüler çıkar gelir saraya.

Hepsinin ağzından hiçbir derde derman olmayan “Ham, Hum Şaralop”  sözü çıkar…

Milli maçlar bitti ve kendimize gelmeye çalışıyoruz.

Malum Lüksemburg ile son oynadığımız maç ile tam 9 kere karşılaştık. Bu karşılaşmalardan 5 tanesi özel, 4 maç ise resmi statüde oynandı. Son maç hariç hepsinde galip gelmiştik ama süreç son maçta berabere kalmaya götürdü bizi ve hemde hep rakibimiz öne geçtikten sonra beraberliği yakalayabildik. Sonrasında ise Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir vücutta hayat buldu ve Faroe Adaları’na yenilerek C Grubundan, B Grubuna geçiş yaptık.

Biz geçişi yaptık ama Faroe Adaları maçı ardından sazı eline alan bastı bam teline…

Mesela hakemliği zamanında akılda kalan binlerce hatalarına, yorumculuk dönemlerinde de eklemeler yapan hakemlerimiz gibi. Mesela bu eski ve çok bilgili hakemlerimiz neden beyaz camı bırakıpta MHK’de görev alıp, işleri düzeltmezler. Bir gün çıkıpta açık yüreklilikle söyleseler. Biz istemiyoruz ya da şu isim ve kuruluşlar buna izin vermiyor gibi…

Olayı eleştirenler arasına doğal olarak teknik direktörlerde girdi. Hani şu bilgisi ve diplomasına rağmen Türk futboluna tek bir katkı vermeyen teknik direktörler. Onlar saha içinde katkı vermedikleri gibi, maç yorumunda bile “bize tecavüz ettiler” diyerek kendi durumlarını özetlemişlerdir. 

Hadi biraz geçmişe gidelim belki Türk futbolu neden bir seviye üzerine çıkıp daha da ilerlemiyor düşünelim.

Pendikspor 2-1 Fenerbahçe
Lüleburgaz 2-1 Beşiktaş
Trabzonspor 1-2 Gümüşhane
Tuzlaspor 3-2 Galatasaray

Bu maçları o zamanki ruh halini mutlaka bugün hatırlayan olacaktır. O zamanda bu sonuçlar üzerinden bugün milli takımın aldığı eleştirilerin benzerini almışlardı. 

Yenildikleri takımların oyuncu kalitesinden tutun, ekonomik yapısına varıncaya kadar…

Peki ne oldu, o günden bugüne..

Büyük kulüplerin futbolu gelişti, ekonomisi büyüdümü?

Futbol dersen, bak Avrupa kupaları katılım durumuna gerisini anla! Ekonomi dersen bak örümcek ağı bağlamış kasaların haline bakın, ne bileyim bankaların kapısında kredi kuyruğuna bakın, ne bileyim sonrasında o krediyi ödeyemedikleri birde üzerine vergi borçları gelince hadi Spor bakanlığı kapısında beklemelere bakın.

Eeeee! Sonrasında siyaset sporun içinde! 

Ah! Canlarım benim…

Sporun yöneticileri bile inanın kendi bu söylediklerine inanmıyorlar sadece karşılarındaki futbolseveri ahmak zannediyorlar.

Futbolun içinde üç sonuç var ve bunlardan birini mutlaka yaşayacaksınız.

Fakat kötü sonuçlar ardı ardına geliyor, bunların sinyallerini her maçta farklı alıyorsanız o zaman çözüm üreteceksiniz, oturup laf üretmeyeceksiniz ya da sosyal medyadan, ekranlardan orta yere laf salatası bırakmayacaksınız.

Tabi çözüm istiyor, bu düzenin verdiği rahatsızlığı sonlandırmak istiyorsanız. 

İstemiyorsanız buyrun, Süper Ligimizin 8. Haftasında önemli bir derbi maçını izlemeye o da geçmişin verdiği rekabet güzelliği, armalara ve renklere aşkın hatırına…