Coşkulu başlama çabamız, Kerem, Cengiz ve Ferdi'nin ekstra çabaları, Lüksemburg takımın beklenenden çok daha topla oynaması, Uğurcan Çakır'ın hatası ile gelen gol, oyun üstünlüğü alamamamıza rağmen Kaan, Enes ve Eren'le kaçan goller, çıkarken yaptığımız hatanın pahalıya mal olması, Kerem'in ve Cengiz'in organize olamadığımız anlarda becerileri skora dokunuşları ile yediğimiz gollere karşılık çabuk karşılık verebilmiş olmak.

Gördüğünüz gibi daha ilk yarının özetinde futbolun iyi kötü birçok ayrıntısını yaşattı milli takım.

Rakip Lüksemburg olmasa belki başka bir şeyler yazabilirdim ama milli takımın hem skor hem de oyun olarak Uluslar Ligi'nin ilk 4 maçındaki görüntüsü yoktu ilk devrede.

Kolay yedik, kolay attık. 2. yarıya bu durumdan haklı olarak rahatsız olan Kuntz değişikliklerle geldi. Etkisiz kalan Halil'in yerine İrfan Can'ın girişi hücumda yakaladığımız pozisyonlarla finalleri yapamasak da karşılığını buldu.

İsmail Yüksek...

Ancak diğer hamlesi tam bir felaketti. 2 gol yediğimiz bir devre sonrası Çağlar'ın yerine orta saha özellikli Tolga Ciğerci'yi stopere çekmesi 3. golü de kalemizde görmemize sebep oldu.

Yine de günü kurtarabilmek adına, yaptığımız organizasyondan uzak atakların sonunda oyuna sonradan dahil olan İsmail Yüksek hem kariyeri hem de Kuntz'un nefes almasını sağlayacak enfes bir gol atarak artık milli takım için en iyi seçeneklerden biri olduğunu haykırmış oldu.

Ancak bana göre gecenin sonunda ortaya çıkan negatif ayrıntılar daha fazlaydı. Forvet hattında Enes ve Halil'den, teknik direktör koltuğunda da Kuntz'dan daha iyi seçeneklere ihtiyacımız olduğu gibi.

Erman ÖZGÜR / Fanatik