İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu, Emrcan Uzunhan ve Beşiktaş'a transferi ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Sarıalioğlu'nun sözleri şu şekilde:

EMRECAN’IN %50’Si BİZİM

Emrecan da bir başka transfer başarınız. Altyapınızdan olması münasebetiyle de önemli.

Emrecan geçen sezon 21 maçta oynadı. Adından sıkça söz ettirerek Beşiktaş ile 5 yıllık sözleşme yaptı. Başka bir takıma transfer olması halinde bonservis bedelinden %50 hakkımız bulunmaktadır.

FUTBOLCULARIN MENAJERLERİNİN AİLE BİREYLERİNDEN OLMAMASI GEREKİYOR

Bu yönetim felsefesiyle menajerler sizi sevmiyordur. Ayrıca Türkiye’de menajerler hep tartışılır. Kulüplerden olması gerekenin çok üstünde para kazandıkları iddia edilir. Bu sorun nasıl düzelir?

Aksine, menajerlerin İstanbulspor’a futbolcu getirdiğinde mutlu olması gerekir. Çünkü getireceği futbolcunun kulübümüzde oynayıp, gelişip, büyük paralara transfer olması diğer kulüplere göre daha olası. Bu sebeple de menajerlere diyorum ki, bana sporcu getirirken benden hiçbir şey istemeyin. Biz futbolcuyu satarken kazanın. Bir de profesyonelliğin gereği olarak futbolcuların menajerlerinin aile bireylerinden olmaması gerekli bana göre. Allah sıhhat versin ama kenarda dursunlar.

YABANCI SAYISI SERBEST KALMALI

Yabancı sayısına bakışınız?

Yabancı sayısının serbest kalması gerektiğini düşünüyorum. Ancak bir sınırlama gelecekse bu yabancı sayısından ziyade, yabancının niteliği ile alakalı bir sınırlama olabilir. Örneğin; yaşı, milli maç durumu vs.

KULÜPLER BİRLİĞİ VE FEDERASYONDA KONUŞULANLARI BAZEN ANLAYAMIYORUZ

7 senelik başkanlığınızın sonunda Süper Lig’e gelmek nasıl bir duygu?

Süper Lig başka bir boyut ancak halen ne olduğunu anlamış değiliz. Federasyonda ve Kulüpler Birliği Vakfı’nda konuşulanları anlamakta kimi zaman güçlük çekiyoruz.

Cevabınız şaşırtıcı. Tam olarak neyi kastediyorsunuz?

Milyon eurolardan aşağı rakam telaffuz eden kulüp başkanı ve yöneticisi yok. İstanbulspor, Ümraniyespor ve belki Karagümrük haricindeki kulüplerin takım maliyeti 10 ile 90 milyon euro arasında. Bizim gibi gelir-gider dengesine bağlı kulüplerin aşırı harcama yapanlarla nasıl rekabet edeceğini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Oyuncuların, teknik kadronun, personelin maaş, prim, vergiler ve diğer harcamalar dahil toplam giderimizin 60-80 milyon TL (3-4 milyon euro) arasında olacağını varsayıyoruz.

KULÜP YÖNETMEK İÇİN HER ŞEYDEN ÖNCE ERDEMLİ OLMAK GEREKİR!

Kulüplerde “sahiplik artsın” diyenler çoğaldı. Avrupa’ya göre bizde çok az.

Bu iş sahiplikle veya dernekle alakalı değil. Başkan, sporcu, yönetim, menajer gibi tüm paydaşlarının yaptığı işi sorumluluk bilinci içerisinde erdemli bir şekilde yerine getirmesiyle alakalıdır. Spor Yasası diye senelerdir uğraşılan ve yeni çıkan yasa var. Kulüplerin fikri alınmadan çıkarıldı. 3-4 sene önce Spor Çalıştayı’nda da konuştuk, dikkate alınmadı.

TRANSFERLERİ YAPAN TEKNİK ADAMLARIN BAŞKANLARIN HİÇ Mİ KABAHATİ YOK!

Bizdeki futbol kültürü, tamamen sonuç odaklı. Kazanalım da gerisi tufan! Düzelme umudu var mı?

Türkiye’de maalesef öncelikli olarak 4 büyükler ve menfaatleri gelmektedir. 3 puan alamadıkları zaman ya hakemlerde ya TFF’de ya da rakip takımın yönetici ve futbolcularında problem aramaktalar. Bu alışkanlık 4 büyükler kadar olmasa da kaybeden hemen her kulüpte var. Belki taraftar baskısından dolayı her hafta 3 puan almak zorunda hissediyorlar. Transferleri yapan teknik direktörlerin, başkanların ve yöneticilerin hiç mi kabahati yok, milyon euro kazanan sporcuların hiç mi sorumluluğu yok. Varsa yoksa tek suçlu TFF, MHK ve hakemler! Başarısızlığını önce kendi içinde sorgulayacaksın.

ŞİMDİKİ TFF İLE ÖZELLİKLE BU OLAYLARA BAKIŞ AÇISI DEĞİŞTİ

İlk 5 haftada 18 kulüp kötü tezahürattan ceza yedi. 10 kulüp usulsüz seyirci almadan ceza yedi. Ülke futbol kültürünün hali.

Geçmiş dönemlerde o kadar çok müsamaha gösterilip göz yumuldu ki, şimdi ceremesi çekiliyor. Şimdiki TFF ile özellikle bu olaylara bakış açısı değişti. Temsilcilere ne görüyorsanız çekinmeden yazın denildi! Onlar da titizlikle takip ediyorlar. Cezalar arttıkça daha dikkatli olunacaktır.

BU iŞ SADECE PARAYLA OLMAZ iTiBARLI OLMAK ŞART

Avrupa’da 6-7 senede en üst lige yükselen takımlar büyük bir başarı hikayesi olarak anlatılır. Spor kamuoyundan bu ilgiyi gördüğünüzü düşünüyor musunuz?

Şampiyon olduğumuz gün sanırım en az 2000 kişi ile telefonda görüştüm. Yaşlı teyzelerden amcalara hatta babamın ve dedemin sağ olan arkadaşlarına kadar. Tabii sonuçta geldiğimiz yer belli, biz de farkındayız. Ancak Süper Lig’e geldik diye sistemimizden ödün vermeyeceğiz. İtibar bizim için en kıymetlisi. Yoksa bu sene şampiyon olacaksın, seneye düşeceksin, sonraki sene çıkacaksın.

Rezerv Lig hakkında düşünceleriniz nedir?

Açıkçası biz sene başında rezerv lig kurulmasına karşı çıktık. Bizimle aynı düşüncede olan 5-6 takım daha vardı. Esasında rezerv lig düşüncesine karşı değiliz uzun vadede de destekliyoruz, ancak günümüz şartlarında, ülke alt yapı ve ekonomi standartlarında rezerv ligin yürümeyeceğini öngörüyorduk. Nitekim de öyle oldu.

2016’da şöyle bir sözünüz var: ”Bizimkisi bir kulüp yönetme sistemidir. Bunun bir kültür olması gerektiğini ve rekabet olsa da temel esasının barış olduğunu henüz kavrayamadık. Bu kulvarda yarışacaksanız önce kendinizi eğitecek, yönetmeyi bilecek ve entellektüel seviyeyi yakalayacaksınız”

Spor kamuoyu lütfen saygısızlık veya ukalalık olarak algılamasın. Bu işi neden yaptığınız, doğru ve iyi iş yapıp yapmadığınız önemli. Bu işin sadece para ile olamayacağına, itibar işi olduğuna inanıyoruz. Büyüklerimizden gördüğümüz ve bizden sonrakilere vasiyetimiz “insanoğlu için en önemli varlık itibardır!”

Kaynak: Hürriyet