Son Divan Kurulu Toplantısı'nın ilk bölümünü 'icraatın içinden' tadında izledikten sonra yaşananları değerlendirirken hafızam beni gençliğimize, 1966'lara götürdü.  O yıllarda Western filmler sinemaların en çok seyirci toplayan  gösterileriydi. İşte divan toplantısı sonrası bu yapımların en beğenilenlerinden biri olan “İyi, kötü ve çirkin" yazı başlığıma ilham oldu.

Toplantının 300 üye ile açılması (Bir kısmı yeni divan üyesi olup plaket alacak olanlar) 'kötü'lerin başlangıcı oldu. Yönetim faaliyetleri ile ilgili konulardaki  bir kısmını ilk defa görüp tanıdığımız kurul üyelerinin çalışmalarını anlatımları, son yıllarda şahsen hep istediğim husustu ve iyi işlerdi. Bazı üyelerin kulüp bekasını bir tarafa itip puan cetveliyle ilgilenmeleri ve bu lansmanlardan sıkılmalarını kötü işler tarafında değerlendiriyorum.

Amatör şubeleri sponsor katkılarıyla ayakta tutup yaşamalarını sağlamak tabii ki 'iyi' işler tarafında yerini almıştır. Ancak boks şubesi ile ilgili konuşulup antant kalınan ama sonrasında yerine getirilmeyen şartlara uymamak  kötü bir davranış olmuştur.

Riva Paşalimanı'ndaki tesisleşme iyi olarak değerlendirilse de tarım arazisi vasfını taşıyorsa günümüzde çok eleştirilen bir uygulama olduğu için Beşiktaş'ın adı bu şekilde geçerse kötü puan alınmasına neden olunur. Nevzat Demir Tesisleri'nin bulunduğu 1-2-3 nolu sahaların yerleşimi “Bozuk orman sahası" olarak Orman İşletmeleri tarafından tanımlandığı için vardır. Ayrıca bu sahaların devamındaki 4 ve 5 no'lu çalışma alanları da aynı evsafta idi. Ancak yönetimlerin ilgisizliğinden ötürü tahsis şartlarına uyulmadığından idarece geri alınmıştı ve yönetimlerin kötü işleri hanesi yazılmıştı.

Mali konulardaki Denetleme Kurulu'nun değerlendirilmeleri içerisinde en azından 01.08.2023'e kadar da olsa “borçlanmanın yavaşladığı “ bilgisi iyi işler tarafında sevindirici olurken güncel borç rakamı konusunda ki çelişki SPK'nın halka açık şirketlerdeki UFRS yöntemiyle bilançoların hazırlama şartına uyan taraf yani Denetleme Kurulu'nun işini iyi yaptığı anlaşılmaktadır. Boks Şubesi teknik sorumlusu olarak yakın zamana kadar görev yapan Zeki Karalı’ya eleştirilerini yaparken müdahale edilmesi ve Divan toplantılarının icrası esnasında hiç de mutat olmayan anında cevap verilmesi, dernek başkanının istemiyle sorumlu yönetim yedek üyesinin cevap için kürsüyü kullanması Divan Kurulu'nun kötü bir icraatı olmuştur. İş bununla da kalmamış ilgili kişi Zeki Karalı’nın doktor raporunu haziruna açıklamıştır. Bu bilginin verilmesi doktorlar tarafından dahi hasta izni olmadan açıklanamaz ve Hipokrat yemini etmiş oldukları için zaten  bilgi vermezler. Bu noktada Kişisel Verileri Koruma Kanunu'nun ilgili hükümlerinin ihlali ile cezai hüküm kapsamındadır. Eğer yedek üyeden  KVKK kapsamında  uyarı taahhütleri alınmadı ise Divan Kurulu da bu ihlale müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulur. Burada iç denetim yollarını devreye sokma görevi iyi bir iş yapması açısından Divan Kurulu'na düşer, aksi halde daha önceleri de sorumlulukları altındaki toplantılarda divan üyelerine karşı yapılan bu fiili ve sözlü tecavüzlere seyirci kalmalarıyla çirkin davranışlara prim vermiş ve yönetim yanlı oldukları düşüncesine muhatap olarak kötü bir iş yapmış olurlar. 

Ayrıca sormak isterim; 70 yaşındaki Zeki Karalı için sağlık raporu alınırken acaba 71 yaşındaki Şenol Güneş ile ilgili bir rapor alınmış mıdır? Dernek başkanının eleştirilere cevap bölümünde üye Fazlı Boluğur’a cevabındaki üslup bir camia başkanına yakışmayan, "Otur aşağıya, otur aşağıya" bağırışları kötü ve çirkin bir davranış biçimi olmuştur. Aynı üyeye, son toplantılarda sıkça rastladığımız “görevli" akreditasyonu ile salona giren bazı kişilerin “vurucu - susturucu müdahale timi“ gibi hareket etmeleri ve de Hasan Arat gibi daha önce görev almış üyelerin sözlerinin kesilmesi Divan Kurulu'nun kötü yönetiminin eseridir.

En kötü ve çirkin yaşanmışlık ise yeni bir divan üyesinin kovboy şapkası ile Dallas dizisinin Ceyar’ı edasında salona girip hele hele kürsüye bu kıyafette çıkması kötü  ve çirkin işlerin tavan yapmasına sebep olmuştur. Bilinmelidir ki Beşiktaş camiası görgüsüzlere acıyarak bakar ve hiç mi hiç değer vermez.