"Bir araç son sürat bir şekilde normal seyrinde giderken bir darbe alır. Aracın içindeyseniz aldığınız sarsıntıdan iki ihtimal hesaplara dahil olur. Birinci ihtimal; sadece bir kasise denk gelmişsinizdir ve yola devam edeceksinizdir. İkinci ihtimal ise aracınızda bir hasar ortaya çıkmıştır ve acilen servise götürüp hasar tespit yaptırmanız gerekmektedir. Zira hasara rağmen yola devam edecek olursanız ciddi bir kaza yapmanıza neden olacaktır.

Beşiktaş – Başakşehir maçının son düdüğü çalındıktan sonra aşağı yukarı spor basınındaki çoğu yorumcu Beşiktaş eleştirisi üzerinden, Valerien Ismael eleştirisi üzerinden ve Emre Belözoğlu övgüleri üzerinden ilerliyor ve sonuca varıyor. Maçın röntgenini çektiğimizde aslında fotoğraf hiç de anlatıldığı gibi değil. Çünkü Beşiktaş'ın herhangi bir kırık çıkığı olmadığı için röntgen ile hasar tespidini yapamazsınız. Beşiktaş'ın aslında bir beyin tomografisi çekilmesi gerekiyor. Şimdi bunu biraz açalım...

Belki de her şey Ankaragücü maçının sonunda başladı. Sahaya uçan tekmeyle giren bir adam, onu etkisiz hale getirip, tutan Josef'in kırmızı kart görmesi ve vesaire, sonrasında yaşananlar malum. Beşiktaş'ın hangi koşullar olursa olsun Vodafone Park'ta, o atmosferde bambaşka bir havaya büründüğü kesin. Belki de kendi evinde yenilmesi en zor takım olarak görülüyordu. Ama başta Weghorst olmak üzere bütün yabancı oyuncular bir hafta önce yaşanan olaylardan etkilenmiş vaziyette. Açık söylemek gerekirse bu mümkün çünkü yabancı oyuncular Avrupa'da çok alışık olmuyor bu tür yaşanan olaylara ve normalleştirememiş olmaları da gayet doğal. Burada küçük çapta bir yönetcilik zaafiyeti olduğunu düşünüyorum. Çünkü takımın ve kulübün psikolojisini yönetmek biraz da yönetcilik işidir.

Maçla ilgili konuşulacak üç kalem konu var; Beşiktaş'ın performansı, hakem Halil Umut Meler ve Valerien Ismael.

Beşiktaş, son haftalardaki formu, performansı ve havası yoktu. Ama şu bir gerçek; Beşiktaş'ın bu kadar “iyi oynamadı” dendiği maçta bu sezon henüz gol yemeyen Başakşehir'e karşı net 3 gol pzoisyona girdi. İkinci yarının son bölümünde ise rakibi ikendi ceza sahasına hapsetti adeta. Beşiktaş, Başakşehir'in kaleyi bulan tek şutunda golü yedi ki o ana kadar rakibine pozisyon vermedi. Beşiktaş'ın bu düşük performansı önümüzdeki haftaya yansırsa bu kesinlikle bir hasarın olduğu anlamına gelecektir. Ama bu maç sadece yoldaki herhangi bir kasis olarak da algılabilir, eğer bu maçın psikolojisi İstanbulspor maçına taşınmazsa.

Hakem Halil Umut Meler'i vermediği penaltı üzerinden yerden yere vuran bir basın var. Olabilir. Bir hakem 10 kere yanlış penaltı da çalabilir. İşin orasını bir kenara bırakalım. Ben işin yine psikolojik tarafındayım. Türkiye'de hakem camiasında ve kısmi basın camiasında çok ciddi Şövenizm olduğunu düşünüyorum. “Yabancı düşmanlığı” tamlaması biraz sert vebiraz da ucuz kalabilir ama çok ciddi ayrımcılık yapıldığı gerçek. Maçın başından beri hakeme bağırmadığı an olmayan Emre Belözoğlu'nu görmezden gelen, kafasını başka yöne çeviren Halil Umut Meler, yanlış düdük çalması sebebiyle bir an isyan eden Valerien Ismael'e koşar adım gidip sarı kartı gösterdi. Üzerine alkış hareketi yapan Ismael ve kez de Hakem Halil Umut Meler'den kırmızı kartı gördü ve tribnüe çıktı. Şimdi bu kurallar gereği sarı kart ve kırmızı kart olabilir. Bunu ve bu kuralları bilecek kadar basının ve futbolun içinde bulundu ve bulunduk. Ama bir maçın psikolojisi vardır, insan psikolojisi vardır. Hakem Halil Umut Meler'in kötü niyetli olabileceğini iddia etmem yersiz ve haksızlık olabilir ama Valerien Ismael'i tahrik ettiği gerçeğini asla örtemez. Sen adamı tahrik et, sonra da çıkar kart göster. Şunu altını özellikle çizmek istiyorum; bunu Valerien Ismael'in nezdinde değil genel olarak hakemlerimizin yerli ve yabancı teknik adamlara ne kadar farklı davrandıklarını anlatmak istiyorum. Bundan önceki maçlara, sezonlara bakın, bundan sonraki maçları izleyin.

Gelelim Valerien Ismael'e... Valerien Ismael iyi bir teknik adam olabilir ama büyük bir teknik adam olmadığı gibi, büyük takım teknik direktörü de olması çok ihtimal değil. Dönüşebilir mi, dönüşüm geçirebilir mi çok mümkün gözükmüyor ama her şey mümkündür. Alt yapıdan gelen, 14 yıldır A takım seviyesinde Beşiktaş forması giyen, 17 teknik direktör gören, 4 şampiyonluk yaşayan, hangi pozisyona koyarsan oynayan, ne zaman oynatmasan küsmeyen ama hep hazır olan Necip Uysal'ın maç içinde yenen golde rolü var diye, küçük bir hatası var diye 2 dakika içinde oyundan alıp tribünler taraftan ıslıklatan Valerien Ismael, hem büyük bir hoca değildir, hem de liderliğin tanımının yakın sokaklarından birinden bile geçmemiştir. Eleştirince, bunları söyleyince, vay efendim “Şenol Güneş'i getirmeye çalışıyorsunuz” veya “algı yapıyorsunuz” diyor Beşiktaşlı yöneticiler. Birincisi; ne Şenol Güneş'in bana ne de herhangi meslektaşımın desteğine veya yaratacağı algıya ihtiyacı var ne de Valerien Ismael'in gönderilmesine. “Algı yapıyorsunuz” lafı ne demek? Yakışıyor mu koca koca adamlarsınız, bana veya meslektaşlarıma çamur atıyorsunuz. Medyada tetikçiler var mı, var. “İtibar suikasti” yapmaya kalkanlar oluyor mu, oluyor. Ama bütün bunlara rağmen bir genelleme yapıp basın emekçilerini hakkına giremezsiniz."