2022 Dünya Kupası’nın grup maçlarında tanık olduğumuz en önemli yenilik, bence maça eklenen “oynanmamış” dakikalar. Hep birlikte gördük ki maça eklenen zaman ortalama 8 dakika!

FİFA’nın Katar’da oynanan maçlarda ortaya koyduğu bir tavır var: Maçtan çalınmış dakikaları saniyesine kadar hesaplayıp sahibine futbolsevere iade etmek.
Oyuna saygı gösterisi.

FİFA Hakem Komitesi Başkanı Pierluigi Collina, oyuncuların sakatlık ve tedavi uygulamasına duyarlılıkla yaklaştıklarını bu uygulamada geçen zamanı dikkatle ölçtüklerini açıklarken VAR konusunda da hakemin izleme ve karar süresini çabuklaştırmak istediklerini açıklıyor.

Maça eklenen zaman konusunda akla gelmeyen konulardan biri de gol sevincinin “takımca” kutlanması… Collina sahadaki oyuncuların önce golü atan oyuncunun üstüne çullanarak (!) sevinci paylaşmasıyla birlikte teknik direktör ve kulübedeki yedek oyuncuların da gösteriye katılmasını normal karşılıyor; “Futbol, eninde sonunda bir oyun ve eğlencedir” diyor.

Maça eklenen sürelerle ilgili en önemli olay 12 Temmuz 2021’de oynanan Danimarka-Finlandiya maçında Danimarkalı Christian Eriksen’in kalp sorunuyla yere yığılıp kriz geçirmesiydi. Eriksen tedaviden sonra futbola döndü. Bu olay sporcu sağlığı ile ilgili duyarlılığı ve dikkatleri artırdı. Hakemlerin oyunu durdurmasını sıklaştırdı. Oyunun sık sık durması, akışı da aksatmaya başladı. İngiltere-İran (6-2) maçında İran kalecisi Alireza Beiranvand’ın sakatlığı sırasında oyun uzun süre durdu. Farklı rakamlar da var. Ama o maçın ilk yarıda 14, ikinci yarıda 13, toplamda en az 27 dakika durmasıyla “oynanmayan süre” rekoru kırıldı.

Öteki maçlarda da oyuna eklenen süre 6 ve 10 dakikaları normal karşılamamıza yol açtı. Katar’da oyuna eklenen zaman ortalaması 8 dakika.

Süper Lig’e dönüp “üç dakikalık” alışkanlıkları anımsadım. Hakemlerin çoğu, oyun daha uzun süre durduğu halde ortalama üç dakika uzatmalarla durumu “idare” (!) ettiler. Kronometre dikkatsiz kullanıldı.

Oyuna saygı: Kronometreyi de doğru kullanmak gerek. Sağlık ve tedaviye evet… Yalandan yatıp zaman çalmaya hayır!

Attila GÖKÇE / Milliyet