En başta Tolgay Arslan... Bir yandan görev aldığında sahada yürüyemeyen bu 'yıldız' oyuncu, diğer yandan yedek kalınca sorun olmaya başladı. "Yabancıların parası ödeniyor, bizim neden ödenmiyor" diyerek başka bir konuda da isyan bayrağı açtığı gelen bilgiler arasında. Başakşehir maçının devre arasında yediği yemek sanırım Beşiktaş'ta yediği son yemeklerden biri oldu.

Bize gelen bilgiler doğruysa Tolgay'ın Beşiktaş'ta kalma ihtimali yok denecek kadar az.

İkinci problemli oyuncu haftalardır sapır sapır dökülen Babel... Sezon başı Flamengo'ya gitmek istedi, kulüp izin verdi, kendisi üç milyon euro yıllığa anlaşırken Beşiktaş da 8 milyon euro bonservisi kabul etti. Tam transfer biterken menajeri devreye girip, "Sezon sonu serbest kalacak oyuncudan benim sayemde 8 milyon euro bonservis kazandığınıza göre bu paranın bir bölümünü bana vermelisiniz" gibi ipe-sapa gelmez isteklerle yönetimin karşısına çıktı.

Bu isteği reddedilince de Flamengo işini bozdu. Muhtemelen Brezilya Kulübü'ne "Bir yıl bekleyin bedava getireceğim" gibi bir söz de vermiş olabilir. Kafası karışan Babel de bedenen sahaya çıksa bile ruhen maçın içinde olmuyor, olamıyor.

Bir diğer problemli oyuncu ise Oğuzhan. Belki de en masum olanı Ozi... Sorun çıkarmıyor ama sahaya çıktığında da hiç bir şey vermiyor.

Güneş şans verse de Oğuzhan konusunda taraftarın sabrı kalmalı.

Ozi'yi kazanmak mümkün, bunun en kestirme yolu ise iki sezon önceki formuna bir an önce ulaşmasıdır.

Bunu yapabilir mi bilemem ama ipler hala Oğuzhan'ın elinde... Fırsat varken değerlendirmeli. Sonucunda en iyi bildiği işi yapmasını bekliyor herkes. Kimsenin de sabrı kalmadı.

Öbür taraftan devre arasında muhtemelen satılması beklenen Adriano'nun durumu da ayrı konu.

Beşiktaş'ta kırılan kol yenin (elbisenin) içinde kalmadı!

Sonuç olarak takımın iskeletinde yer eden bazı oyuncuların sorunları geneli etkiliyor ve Beşiktaş beklenen oyununu oynayamıyor. Tüm bu sorunları aşmak için herkesin, her türlü sorunu bir kenara bırakıp forma için oynaması ve kenetlenmesi gerekiyor. Bunun olması içinde bir KAPTAN ortaya çıkıp sorumluluk almalı ve arkadaşlarını motive etmelidir. Bakalım taşın altına elini koyacak kimse çıkacak mı!?

Turgay Demir / Fotomaç