Dilerseniz bu haftaki röportaja Fikret Orman’ın ibra edilmemesi ile başlayalım. Genel kurulun Fikret Orman hakkında aldığı ibrasızlık kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce karar doğru mu yoksa Fikret Orman’a ayıp mı edildi?

Genel Kurul üyeleri doğruyu yapmışlardır. Fikret Orman benim de içinde bulunduğum birçok genel kurul üyesini dayanaksız bir şekilde ihraç etmeye çalıştı, Disiplin Kurulu’na sevk etti, kulüpten uzaklaştırmak istedi. Bu anlamda ektiğini biçti diyebiliriz. Fikret Orman kendine güveniyorsa yaptığı işlerin hesabını verir ve camia nezdinde kendini aklar. Bakın Ahmet Ağaoğlu çıktı tek tek anlattı, 1 saatte akladı kendini. Fikret Orman da çıkar anlatır, yaptığı işler doğruysa da kendini aklar. Ama oturup düşünmesi gereken noktalar var. Sen insanları Beşiktaş’tan uzaklaştırmaya çalışırsan; onu mahkemeye verir, buna sesini yükseltir, ötekini azarlarsan seni de ilk başarısızlıkta alaşağı ederler. Burası böyle bir dünya.

Federasyonun koyduğu harcama limitleri ve Beşiktaş’ın itirazını reddetmesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bu, Federasyonun yıllar önce hayata geçirmesi gereken bir uygulamaydı. Bunu daha önce UEFA yaptı ama bir şekilde UEFA’nın koyduğu kuralları delmenin, arkasından dolanmanın bir yolu bulundu ve kulüplerin ekonomileri bugünlere kadar geldi. Sadece Beşiktaş için söylemiyorum, bütün kulüplerin bu kurallara uyması ve mali disiplini sağlamaya bir yerden başlamaları lazım. Nihat Özdemir bu konunun üzerine kararlılıkla gidiyor. Bu durum Türk futbolunun tamamının sorunu. Statllar, tribünler boş. Kimse gelmiyor. Lig izlenmiyor. Bu sene Sivas çıktı, önceki sene Başakşehir, daha önce Bursa. Bunlar da bir türlü istikrar sağlayamadı. Büyük kulüpler batmış vaziyette. Bu limitler kulüplerin altyapıya yönelmeleri için bir fırsattır. Özkaynak ekolünü Türkiye’ye getiren kulüp ise Beşiktaş’tır. Rahmetli Süleyman Seba Beşiktaş’ı “Bir kibrit çak” kampanyalarından aldı ve doğru yönetimle, doğru modelle nerelere getirdi. Seba gittiğinde Beşiktaş’ın kasasında para vardı. Bugün hangi noktada olduğunu görüyoruz. Bu limit aşımlarıyla ilgili iddialar var, belli bir noktaya kadar aşarsan puan silmeye kadar gidilebildiği söyleniyor. Eğer cezası sadece 3 puansa ben Fenerbahçe yönetiminin yerinde olsam çok iyi bir oyuncu bulduysam imza attırır o 3 puan riskine girerim. Ama Beşiktaş’ın böyle bir lüksü yok, Beşiktaş’ın başkanı Ali Koç değil.

Bu koşullarda Beşiktaş Guilherme’yi transfer etmek üzere. Guilherme transferini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Koşullar göz önüne alındığında Guilherme iyi futbolcu diyebilirsiniz ancak Beşiktaş’ta 11 oynayacak seviyede bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum. Ben olsam önceliği hücum oyuncusuna verir, o bölgede Oğuzhan’ı kazanmaya çalışırım. 2-3 sene önce çok yetenekli, Beşiktaş’ın geleceği dediğimiz Oğuzhan, Gökhan Töre gibi oyuncuların bu seviyelere gelmesi çok üzücü. Oğuzhan’ın mutlaka başka bir yerde şansını deneyip oradan Beşiktaş’a dönmesi lazım. Basında okuduğuma göre takasta düşünülüyormuş. Sergen Hoca sözünün eridir. Oğuzhan Malatya’ya giderse tıpkı Ozan Tufan gibi yenilenmiş ve kendini futbola vermiş bir biçimde Beşiktaş’a geri döner. Guilherme ise mevkisi 10 numara olan bir oyuncu. Gelirse Ljajic kıpırdar mı? Gece gezmelerini bırakmadığı sürece kıpırdayamaz. Guilherme 10 numara dışında belki sol açıkta da oynayabilir ama çok da Beşiktaş’ı taşıyacak bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum.

Ali Koç’un açıklamalarıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?

Ali Koç bir savaş başlattı, kılıçları çekti diyebiliriz. Bütün Fenerbahçe camiasını uzun süre sonra bir araya getirmeye, yeni bir enerji sağlamaya çalışıyor. Şampiyonluk üzerine bir stratejisi var ve ülkemizde bu işler en çok da algıyla yapılıyor fakat Ali Koç medyaya da açık bir şekilde meydan okudu. Hem algı yönetimi yapmaya çalışıp hem medyayı karşınıza alırsanız yanlış bir uygulama yaparsınız. Dünyanın her yerinde algı medya sayesinde, medyayla birlikte yapılır. Açıklamaların Beşiktaş ile ilgili bölümünü ise Beşiktaş’ı yanına çekme çabası olarak görüyorum. İki büyük takımı, Galatasaray ve Trabzonspor’u karşısına aldı, Beşiktaş’ı da yanına almak istiyor. Zaten Rahmi Bey’den dolayı da Beşiktaş’a yakın bir yapısı var. Ama Ali Bey’e de sorarlar; 30 tane futbolcu aldın, Vedat Muriqi ve Gustavo dışında iyi oyuncu yok. Bu anlamda özeleştiri yapması lazım.

Amatör şubelerde Beşiktaş kötü sonuçlar alıyor, bütçelerin küçültüleceği konuşuluyor. Amatör şubeler hakkında neler düşünüyorsunuz?

Amatör branşları Fikret Orman zaten bitirdi. Bankalar Birliği anlaşmasını da imzalayarak yeni yönetime hiçbir hamle şansı da bırakmadı. Bizim yöneticilik zamanında belli bir sayının üzerinde branşta faaliyet gösteren kulüplere bir katkı payı ödeniyordu, şimdi bu uygulama kalktı diye biliyorum. Ama yine de, tamamen altyapıya dönülecek olsa bile amatör branşların faaliyetlerine devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Beşiktaşlı çocuklar, Beşiktaşlı anne babaların çocukları neden gidip başka kulüplerde oynasınlar? Gelsinler Beşiktaş formasını giyip burada mücadele etsinler. Spor sadece şampiyon olmak demek değildir. Spor ruhu böyle bir şey değil. Futbolda dahi altyapıya, özkaynaklarımıza yönelmek durumundayız. Benim oğlum bilgisayar oyununda Beşiktaş’ı yönetiyor, oyunlarda bile belli limitler var. Satmadan alamıyorsun, belli bir rakamın üzerine çıkamıyorsun. Oyunlar bile Türk futbolunu yönetenlerden daha gerçekçi kurallar getirmeye, daha mantıklı hale gelmeye başladı. Bize inanmıyorsanız bari o oyunlara bakın, oradaki görevleri yerine getrmeye çalışın. Diatta ve Higuain transferinde aynısını Demirören’e de söyledim. “Oğlun konsol oyunları oynuyordur, hiçbir şey yapmasan bile ona sor, oyunlarda bile futbolcu değil bunlar” dedim. Ertuğrul Sağlam öyle istedi. Böyle transferler yaparsanız bu bilançolar da kaçınılmaz olur.