Hiç kimse futbol sonucu adına kesin tahminde bulunamaz. Ama bazen bilerek de olsa yorum yapılan bir oyundur futbol.

Dünya Kupası’nda İngiltere, Senegal’i rahat eledi. Fransa da Polonya’yı 3-1 yenerken zorlanmadı.

Bu sonuçlar takımların gücü kadar sosyopsikolojik yapılarını da kupada gösteriyor.

Oyun anlayışını değiştiren ve rakibi favori ilan eden taktikler bir ölçüde teknik direktör psikolojisini de yansıtıyor.

Şu ana kadar oyunu en çok etkileyen futbolcu sıralamasında sürati ve gol olan şutlarıyla Mbappe önde gidiyor. Yeni futbol dünyamızın yıldızı olma yolunda olsa da bazı eksik ve çok uyumsuz tekniği var.

Bu da dripling yaparken gösterdiği başarıyı pas verme, kendi yaratıcılığıyla ters ve önlenemeyen değişimde gösteriyor.

Bu sertlik Pele, Messi, Ronaldo'da yoktu. Oyunu ağırlaştırmak ve atacağı sürpriz gole sonucu teslim etmek isteyen takımlar el freni misali oynuyor.

Sert oyunu tercih eden Avustralya, Arjantin’e yenilip kupaya veda ederken son saniyede kaçırdığı net gol pozisyonuna takılmayacak kadar başarılı sayılmalı.

Kupanın sürprizi kesinlikle, Almanya’nın yokluğu olmalı. Bir dönemin şampiyonunun son 2 Dünya Kupası’na erken veda edişi tartışılmalı.

Yetenekli oyuncu grubu, taktik eksikler nedeniyle mi başarı elde edemiyor yoksa futbolcularda mı bir sorun var araştırılmalı.

Ancak şu gerçek gün gibi ortada Almanya, son yıllarda başarılı olduğu kadronun gençleştirilmesi sürecini pek de iyi yapamadı.

Ayrıca kapasiteleri ölçüsünde dinamik bir oyun anlayışıyla disiplinli şekilde mücadele eden ve dünyaya takım olmanın önemini hatırlatan Japonya ile Güney Kore, kupanın alkışı hak eden ekiplerinin başında geliyor.

Adnan DİNÇER / Cumhuriyet