Hemen başından söyleyeyim 2 haftadır Beşiktaş camiasına futbol takımları üzerinden büyük terbiyesizlik yapılmaktadır. Yapılan aslında bu kadar hafif ifade edilemez ama yerim dar. Antalya maçının ardından önce saçma bir ofsayt kuralı uyduruldu sonra bakıldı ki o pozisyon o kuralla alakası yok ‘’ya neyse’’ deyip kapatıldı. Bursa maçında ise 1-0 iken verilmeyen penaltı ayıp oğlu ayıptır. Yumuşacık süzülen topu kolunu açarak değil ama vücudunu hareket ettirmek sureti ile kesilmesi penaltının anasıdır, babasıdır, sülalesidir.. Hadi sahadaki hakemler kaçırdı peki masa başındakiler? Tek tekrarda biz gördük bizim seyrettiğimiz vakit kadar seyredip devam ettirip maçı aniden başlattılar. Ya sizde hiç mi vicdan yok? Penaltı ise vereceksin. Oturduğun yerden bunu nasıl göremiyorsun? Bunun adı hırsızlıktır. Alın VAH'ınızı götürün ne yapıyorsanız yapın...

Ah hocam... Çok kötü oynadığın bir ilk yarıdan sonra ikinci yarıya golle başlamışsın, oyunu eline almışsın. At içeri Adem gibi top yapacak oyuncuyu at kenara Lens gibi süratli adamını sonra yaslan arkana seyret maçını. Ama sen muhafazakar olanını seçtin, olursa ikiyi bulurum yoksa da 1-0 yeter dedin. O da olur. Tabi ki Necip de sakatlık falan yoksa tek farklı galip olduğun maçlarda oyuna girer. Ama o oyunlar baskı yediğin çıkamadığın , çok düştüğün oyunlar olmalıdır kanımca. Dün öyle bir hava yoktu ki. Tabi atlamayalım, Necip’in de sağolsun öyle bir oyuna girişi ve devam edişi vardı ki sanki avrupa kupası finali oynuyoruz. Dur be arkadaşım, bi sakin. Neyin paniğini yaşıyorsun. Zaten karşında toplama takım var iki pası bir araya getiremiyor senin elin ayağın birbirine dolaşıyor. Ha tabi bu arada 5 kişinin takındığı LAKAYIT tavırlar olmasa , Şenol hocanın korkaklığına ragmen 3 puan cepteydi.

Goldeki pozisyonun sıralamasına göre; 1) Oğuzhan: Serseri bir top. Bıraksan taca çıkacak yada arkadakine dönüp pres yapacaksın. Senin de taca yada kafanın arkası ile ileri atmana imkan var. Ne yaptın? 200 metrekare de siyah formalı bir adam yok sen topu içeri çevirip beyazlara alın oynayın diyorsun. 2) Q7: Ne alaka oralarda yerlere yatıp kalıyor milletin konsantrasyonunu bozuyorsun? Santradan sonra depar atmasını biliyorsun ama 3) Adriano : En büyük lakayıt. Bebek’de sahilde jogging yapar gibi gidiyorsun topa o da yetmiyor kestiriyorsun içeri 4) Pepe : Adam nereden geldi de önüne geçti haberin yok. Çevre kontrolü sıfır. 5) Karius : Saçma sapan bir ortaya bu kadar saçma sapan bir çıkış yakışırdı. Ama yine de en masum lakayıt .Atılan sulardan,çakmaklardan konsantrasyon gitmiş olabilir. Eh 5 tane adamın lakayıt olursa bu golü yersin. Ama bence sorunun büyüğü sadece hocanın taktik hataları yada konsantrasyon düşüklüğü değil. Takım iyi oynamadığını biliyor. Büyük takım ağırlığı olmadığının farkında. Takım boyunun neredeyse 80 metrelere açıldığını görüyor. Boyu bu kadar uzayan büyük takımların maçları hep gollü biter. Genelde de bir ileri iki geri giderler. Takım boyu işinde bir öne bir arkaya bakmak yeterli. Beşiktaş’ın önünde kağnı gibi bir santraforu var. Temposu zayıf kompakt oynamak için gerekli hareketliliği yok. Arkada ise Vida ile oynuyorsun (ki son maç bir çok doğru hamle yaptı) bu arkadaş da açık alanda yakalanmayayım diye geri kaçarak oynuyor. Al sana 80 metrenin kısa açıklaması. Yekten söyleyelim. Bu takımın birinci santraforu Wagner Love arkadaki göbeğin ilk ismi Gary Medel’dir. İster pepe’yi ister Roco’yu istersen de Vida’yı yaz yanına. Gs şampiyonlar liginde oynatmak için almak istediği bir adamı biz tribünde oturtuyoruz. Ne uğruna? Son dakikada pas verilecek yerde dağa taşa vuran, golcü için çocuk denebilecek yaştaki Larin ile topu kucağına alsa karşı kaleye koşamayacak görüntüsü veren Negredo için. Wagner’i tartışmıyorum da o olmazsa ister gülün ister ağlayın ama ikinci santraforu da Mustafa Pektemek olmalıdır bu takımın.(Düşünün takımın santrafor eksikliğini)

Gelelim ortasahaya... Medel o pozisyonda sadece etrafa koşuşturan kendini yırtan ama karşılığında hakettiği kadarını alamayan yanlız bir adam. Sağında ne idüğü belirsiz et mi ? Balık mı? çözemediğimiz Tolgay. Öbür tarafında iyi takımların , iyi oynayan takımların iyi dişlisi Oğuzhan. Böyle gider ise yakında Medel ya sakatlanır yada bırakır ipin ucunu. Bu takımın ortasahasına Adem ve Oğuzhan’ı yazıp arkalarına Atiba’yı atmaktan başka çaren yok. Savunmayı hücum yaparak yapacaksın. Medel tam bir 6 numara olmadığı ve yukarıda belirttiğim üzere tam bir büyük takım stoperi olduğu için arkada oynamalı. Böylece 1 den 2. Bölgeye geçişler temiz, geri koşmaktan korkmayan ve dolayısı ile boyu kısalmış bir takım görüntüsü verebilir Beşiktaş. İşin acı tarafı ,Şenol hoca dahi sağbek, santrafor (ki bunlara acil ihtiyaç var. Ben GG’e güvenerek yola çıkmam) derken bazı insanların dilinde tüy bitti adam gibi bir ön libero alın diye. İşte döndün, yaşlanmış, hücum kabiliyeti sınırlı , yana oynayan Atiba’ya. İlk seneleri kadar oynasa bile yetmez ama yine de bir nebze işe yarar, eğer geçen seneki Atiba olur ise vay valimize. Bu kadar taktiksel ahkam kemek yeter. Aslında o oynasın bu oynasın çok da söylenesi işler de değil hani. Kadroya konacak isimleri, Şenol Güneş yada diğer hocalardan iyi bilecek halimiz yok ama büyük takım gibi oynamayı beklemek hepimizin hakkı. Yoksa dünkü maç gibi kaza kurşunları olur. Oynarsın atamazsın saçma sapan bir gol yer yenilirsin. Ama yenilirken bile bir duruşun, bir oyun anlayışın olur.Takımın birbirine sevgisi olur. Bizimkilerin bırakın birbirini kendilerini bile sevdiklerinden şüpheliyim. Beşiktaş’ta dışardan görünen gol attı mı kendi iç dünyasına dönen, kafalarının içinde savaştıkları birilerine karşı tripler yapan topçular. Hele kırmızı saçlı arkadaşımız sezon başından beri triplerde. Yahu Bursa deplasmanında gol atmışsın sevincine gel. Yüzünden düşen bin parça. Bursa’ya mı attın başkasına mı o golü? Yada takımın için mi seviniyorsun kendi kendine eziyet mi ediyorsun?

Sözün özü, takım; oynayanından oynamayanına kadar mutsuzlar ordusu görüntüsü veriyor. Bu işi çözmeye sadece Şenol hocanın gücü yetmez. Transfer sezonu bittiğine, şovlar son bulduğuna göre yönetim asli görevine başlamalıdır. Ha pardon ya daha seçimimiz var...