Kenan Başaran'ın açıklamaları şu şekilde: 

"Futbolumuzda hakem sendromu nasıl biter?"

Bitmez! Bu gidişle daha da derinleşerek devam eder.
Bu soru esasen doğru bir soru da değil. Hep aynı hatayı yapıyoruz: Sanki hakemler, sistemden bağımsız, kafalarına göre maç yönetiyor! Balık baştan kokar!
Ben yıllardır aynı şeyi savunuyorum: Bir ülkenin hakimi neyse hakemi de odur. Ülkenin genel adalet ortamı neyse futbolu da odur.
Ama hayır, illa  hakemlerden dört dörtlük bir adalet mekanizması yaratılmasını bekliyoruz. Daha çok bekleriz. Godot gelir ama bu adalet gelmez!

Senin ülkenin siyaseti, ekonomisi ve yargı sistemi dökülürken, futbolda nasıl her şeyin dört dörtlük olmasını beklersiniz?
Kulüplerin ekonomisi bozuk. Tamam. Peki ülkenin ekonomisi nasıl? Futbolu bundan bağımsız düşünebilir misiniz? Döviz kuru tarihi rekorlar kırarken, benzine her gün zam gelirken, enflasyon fırlarken siz bir sürü değişkeni olan ve sermayesi bir futbolcunun bacağı olan futbolu bu kadar oynak ekonomik ortamda nasıl kârlı bir işletme olmasını beklersiniz? Ve dahası, devletin desteği ve iltimasları olmadan bu ülkede kaç tane başarılı iş insanı öyküsü var? Kendi işlerini büyütürken bir sürü destek alanların gelip futbolda başarılı bir işletme yaratmasını nasıl beklersiniz? Türkiye'de bir futbol  kulübünü mali ve idari açıdan dört dörtlük yapan başkan ve yönetime şaka değil, gerçekten NOBEL EKONOMİ ÖDÜLÜ verilir. Böylesi bir ortamda bunu başarmak mucizedir.

Ama biz saçma sapan beklentilerle yıllardır bu sakızı çiğniyoruz.
Kulüplerin demeç savaşları berbat. He gün lafla peynir gemisini yürütme kavgası. Şark kurnazlığı. Bu size siyasetteki benzer kayıkçı kavgasını hatırlatmıyor mu? Hatta futbolda yöneticilerin dili her şeye rağmen siyasilerinkinden daha temiz. 
Ve gelelim adalete..  Ana muhalefet lideri 70'ine merdiven dayamışken Ankara'dan İstanbul'a elinde adalet pankartıyla yürüdü yahu! Resmen yürüdü. Vaziyet buyken, siz şikayet edilen siyasetin dizayn ettiği futbol yönetiminde ADİL HAKEM YÖNETİMİ bekliyorsunuz? Olur mu? Kendimizi kandırmaya devam edelim, öyle mi?
Ülkenin tamamında demokratik bir zemin oluşmadan, adalet sağlanmadan, ekonomi düzelmeden, futbolda bir düzelme olmaz. Bunlar olduktan sonra;
-TFF seçimlerinde farklı adaylar başkanlık yarışında aday olacak
-TFF'nin hukuk kurulları seçimle genel kurullarda seçilecek
-MHK da seçimle gelecek
-Medya TFF'nin partneri gibi değil yargılayıcı sorgulayıcı şekilde denetleyecek
-TFF bu işi yine beceremeyecekse ligi kulüplerin yönetmesi için statü değişikliğine gidilmeli

Bunlar olmadan aynı tas aynı hamam olur. Hakem, maçları yönetirken üst yönetiminin oluşturduğu iklimi koklayarak hareket eder. Çünkü bir hakem sistemin nasıl maç verdiğini iki üç haftada çözer ve ona göre hareket eder. 

TFF ve ona bağlı MHK liyakat ve dirayet sahibi olmadığı için kulüplere boyun eğiyor. Yani eyyam yapıyor. Ama herkesi aynı anda mutlu etme şansı olmadığı için mutlaka günün sonunda şamar oğlanına dönüyor. 
Kulüpler de bağırıp çağırırken her zaman çok haklı oldukları için baskı kurmuyor. Kulüp yönetimleri, kendi başarısızlıklarını örtmek ve taraftarına "kuşa bak" demek için de çoğu zaman suni kavgalar yaratıyor. Bu da işin bir başka boyutu.
Hasılı kelam, bozuk düzende çark işlemez.  Bu düzen değişmeden bir değişim beklentisine girmek doğru değildir. Bu düzen değişirse yeni geleni de sıkı bir şekilde denetlemedikten sonra yine bir sonuç alamayız.  
Bu noktada en  büyük medyaya düşüyor. Bugün yaşananların en büyük günahkârlarından biri medyadır. Gazetecilik yapamayan bir medya var. Her anlamda herkes objektiflikten uzak TARAF olmuş durumda. Bu amigolaşan medya yapısı da baştan aşağı değişmeli. 

Sosyal medyadaki gazeteci paylaşımlarına bir bakın! Kulüp başkanlarından ve teknik direktörlerden dahi daha fanatik bir tutum içindeler. Hakikatin değil, tutukların takımın çıkarları için kendilerine adeta jilet atıyorlar.
Yaşını başını almış gazeteciler canlı yayında masaya bacağını koyup çoraplarını sıyırıyor, futbolcuya yapılan faulü anlatmak için! Edep yahu, edep!