Beşiktaş oyuna hızlı başladı ve de erken golü atarak oyunun inisiyatifini eline aldı.

Yalnız ne olduysa Burak'ın sakatlanmasından sonra oldu. Özellikle ilk yarı oyun dengesi ve hücum üretkenliği istenilen seviyenin altına düştükten sonra siyah-beyazlılar oyunun kontrolünü Kasımpaşa'ya verdi.

Futbolda, top kontrolü ve oyun kontrolü diye ikiye ayrılan bir felsefe vardır.

Kasımpaşa topu Beşiktaş'ı bıraktı.

Ama oyunun kontrolünü özellikle öndeki Koita, Thiam ve Quaresma ile ağır Beşiktaş savunması öne çıktığında alan boşalttı.

Özellikle atletik olan Kasımpaşa hücumcuları, burayı çok iyi kullanarak ilk devreyi de 2-1 önde geçti. Bu bölümde fark daha da açılabilirdi.

İkinci yarıda özellikle hem Boateng'in doğru hamle ile oyuna girmesi, hücum dengesinin ilk yarıya göre daha kollektif bir yapıya dönmesiyle ve erken atılan golle de oyun dengesini Beşiktaş kendi lehine çevirdi.

***

Tabiki burada en önemli unsur, ikinci yarıda ilk yarıya göre daha fazla oyunu bırakmayan, daha istekli, daha hızlı oynayan, Kasımpaşa kalesine daha direkt giden bir Beşiktaş takımının ortaya çıkmasıydı. Bu bölümde savunmayı da doğru yapıp, rakibine de fazla pozisyon vermediler.

İlk yarıdaki oyun gelgitini fazla yaşamadılar, daha fazla oyun kontrol ettiler.

Buna özellikle ikinci yarıda Lens'in sağ beke geçtikten sonra hücum katkıları da eklenince, Beşiktaş ofans gücünü çok daha iyi seviyelere getirdi.

Beşiktaş takımı sezon başı planlamayla, özellikle hücum hattında aynı tip oyuncularla bu üretkenlik sıkıntısı her zaman yaşadı. Dar alan becerisi yüksek oyuncu alınmaması, Beşiktaş'ın bu sezon oyun içinde belki de en büyük handikabıydı.

Böyle maçları son dakikaya kadar coşkulu, agresif, golü düşünerek oynamasının Beşiktaş adına mükafatı, üçüncü golü de bulması oldu.

Ve 2-1 geriye düştüğü maçta Burak Yılmaz gibi önemli bir oyuncusunun da çok erken çıkmasına rağmen geri dönmesini bilerek; ligi üçünü sırada bitirme hedefinde önemli bin üç puanı hak ederek almış oldu..