Delikanlının üzerinde 7 numaralı Necdet forması vardı... Çocuğun yaşı, giydiği formanın üstünde yazan futbolcunun şeceresi ile büyük paradoks oluşturuyordu... Olsun. Forma formadır. O armayı taşımak önemlidir. ‘Formayı taşıyanı biz de başımızın üstünde taşırız’ı biz çook seneler önce öğrenmiştik... Belli ki babasının formasıydı... Ona hediye etmişti... Bayrağı devralmıştı yani delikanlı... Tam o esna da Elinde bir karton bardak çayla başka bir çocuk belirdi... Üstünde katlama çizgileri duran Her hâlinden raftan yeni indiği belli yeni moda formalardan vardı. Arkadaş oldukları her halinden belli, Ama bir o kadar da acayip üst perdeden bir sesle “Oğlum söyle babana da kıysın paraya Yeni formalardan alsın sana” diye aşağılayıcı bir tavırla çocuğu kategorize etmeye çalışıyordu... 

Çocuk önce yutkundu, sonra “Çalışmaya başlayınca ben alırım, babamın şu anda durumu yok” diye bay üst perdeye nazikçe anca cevap verebildi. Hoş bir görüntü değildi.... İki Beşiktaşlı’nın bir arma üzerinde ekonomik denge yüzünden teraziye çıkması... Tabi kimin ağır geleceğini Allah bilir ama! Yine de hoş değildi.

Lafı nereye getireceğim... Şu 500’lük formalar var ya, oraya.... Madem nostaljiyle beraber gelir amaçlı bir aksiyon alıyoruz. Ve bundan sadece sembolik 1903 tane çıkartıyoruz, Ve hakikaten giymeye kıyamayacak kadar güzel bir forma üretmişiz… 

Ya bu formanın fiyatını 10 bin TL yapıp alan taraftarın ismini ince bir nakışla formaya işleyeceksin Tamamen kalbur üstünü hedefleyeceksin, giymek için değil de duvarda gururlanmak için alınacak yani. Ve sen de ciddi para kazanacaksın... Ya da 100 TL yapıp yüreği Beşiktaş’la çarpan bir dünya insanın yüreğini buruk bırakmayacaksın.... Elinize ve düşüncelerinize sağlık güzel bir forma olmuş ama Dediğim gibi Armanın ve formanın peşinden giden yüz binlerce taraftar var. O forma tasarımını yıllardır konuşurlar. Yüzüncü yılda yüzüncü yıl. İlle de nostalji forması diye... Tam istenilen oldu!............ Yani geldiğimiz noktada kalbi burulanlar çok... Hem 500 TL! Hem kısıtlı sayıda Hem de hayalindi alamıyorsun.... Hem de limited editeyşın!? Sanki biraz daha mı halka dönsek... Neyse... Çıkan çıktı artık... Bitti bile belki... Ve-l hâsılı 1903 taneyi sattıktan sonra bir hal çaresine bakarsanız seviniriz... Zira uygun fiyata almak için bekleyen binler var... Beşiktaş camiasına saygıyla...

TALİHSİZLİK

At hapı kullandık demiş Nerede? Yazdığı son kitabında. Bir nevi itiraf yani... 1987 yılındaki bir maçtan bahsediyor, Ve O maç Beşiktaş’ın şampiyonluğunu direk etkiliyor... Beşiktaş kulübü bu itirafı delil sayıp TFF’den o senenin şampiyonluğunu istiyor. Ne zaman? 13 Mart 2020’de... Bu resmi dilekçeden sonra Beşiktaş kulübü başkanı sayın Çebi, Bir röportajda gelişen olaylara istinaden 86-87 yılının şampiyonluğunun hakkımız olduğunu savunuyor haklı olarak... Sonra bunun üzerine G.Saray Kulübü’nün açıklaması geliyor... Açıklamada geçen Diğer unsurlar bizi fazla ilgilendirmeğinden, Yalnızca Şampiyonluk hakkımız dediği için Beşiktaş Başkanı’na ithafen kullanılan “Talihsizlik” kelimesini baz alıyoruz. Ne hak ve ne cüretle... Konunun muhatabı biz değiliz, bu bir... İki Beşiktaş Başkanı Beşiktaş’ın hakkı olduğu her şeyi savunmakla mükelleftir, ki iyi ve doğru yapmıştır... Üç Geçen 34 sene gerçeklerin ortaya çıkmasına engel değildir. Neyse o... Nema problema yani... 

Sonra G.Saraylı olduğunu bildiğimiz bir gazetecinin Üstünden 3 ay geçtikten sonra Sanki TFF’ye başvuruyu 13 mart da yapmamışız gibi Forma reklamı için Beko ile yaptığımız sponsorluk anlaşmasını Koç Grubu’nun liyakatına dem vurarak imalı şekilde “Koç Grubu”yla anlaşmanın yapıldığı gün TFF’den 87’ şampiyonluğunun istenmesi çok ilginç” demesi gelinen son noktadır... Hayretlerim şaşıyor.... Ne savunuluyor ki? İnsanlar bilmez midir ki geçmiş insanların peşinden gelir. İyiyse iyi kötüyse kötü... O yüzden Nafile hasret, nafile sevdalar...

KARTLAR YENİDEN DAĞILIR
Lig bir sezon da 3.kere başlıyor... Hayırlı olsun. Perdeyi aralayıp da kendi penceremizden Kendi tenceremize bakındığımızda Tutanımızın tutunamadığını görüyoruz... O gitti... Genç kardeşlerimiz Ersin ve Utku’dan Ayaklarına kadar gelen bu fırsatla beraber Trabzon kalecisi Uğurcan gibi performans bekliyoruz...

Atanımız koronaya yakalandı Ne halde bilmiyoruz ama Hem mesai yapması hem de biraz plakuneil’e yüklenmesi gerekiyor! Bek kısmının nereye varacağı belli değil?! “Gönül” elimizin altında olsun istiyor ama! Çizgideki hızlı çocuk lig başlamadan sakatlanmış Futbolcular kulübün önerdiği yüzde otuzluk virüs indirimlerine yanaşmamışlar... 

Yani anlayacağınız durum İstanbul’un havası gibi... Hep parçalı bulutlu... Tek güvencemiz Sergen Yalçın. Ve onun futbol bilgisi... Avantajlarımız yok mu? Var tabi ki... Mesela Rakiplerimize göre daha kolay maçlarımız var... Mesela Ev sahibi ve deplasman faktörleri statlarda seyirci olmadığından boşlukta kalıyor... Genç bir takımla oynayacağımızı düşünürsek Etkilenmemeleri açısından müspet menfi bize artı yazar... Ve çok sürpriz sonuçlar çıkacağı kesin... Beşiktaş eğer ilk üç haftayı kayıpsız geçerse Psikolojik avantajı yakalarız... Ve bunca bulutlu hava bir anda dağılır... Ve kartlar yeniden dağılır Bir de bakmışsınız ortalık dağılır Kim bilir?!