Beşiktaş’ın şu anlı-şanlı kalecisi Karius var ya, hani iki kez FIFA’nın kapısını çalan! Neticede ortada ödenmeyen alacaklar var, adam gider, hakkını arar, kimse de bir şey diyemez. Ve Karius’un sözleşmesi feshedildi, ayrıldı, evinin yolunu tuttu.

Adam gitti artık, oturup arkasından karalar bağlayacak halimiz de yok! Valla, Kartal’da oynadığı sürece, öyle hafızalara kazılacak direkler arasında başarıları pek de yok! Öyle komik goller yedi ki, tribünlere saç -baş yoldurdu! Haa kötü kaleci mi, elbette değil, ama olmayınca olmuyor, maalesef!

Bizler gazeteciyiz, “Onu gönderin, şunu alın” demek, bize düşmez. Ancaaak, ortada ekonomik kriz, bir de ‘virüs’ belası var. Bu tabloda Karius’tan boşalan kaleye, yeni bir isim aramak, ne derece doğru bir yöntemdir?

Elinizin altında aslan gibi iki kaleci var, biri Utku Yuvakuran, diğeri Ersin Destanoğlu...Utku’yu 1-2 maçta izledim, Ersin’i sadece esame listesinden gördüm. Biraz sağı-solu araştırdım, o direklerarasını bilenlerle konuştum, iki kaleciyle ilgili referansları harika.. Kaldı ki ikisi de genç... Orası tecrübe ister, tamam... Ne var ki, yetenekli kaleciler oynadıkça iyi olurlar, bunu da bilmeyen yok. Demem o ki, Fabri imiş, mabriymiş bırakın bu lafları, o iki gence şans verilsin, merak etmeyin aslanlar gibi görevlerini yaparlar. Kaldı ki kaliteli savunma bloğunuz varsa, o zaman çekinmeden kaleyi gençlere teslim edin, paranızı da sokağa atmayın.

Hayırlı olsun

Ve TFF Başkanı Nihat Özdemir, tüm liglerin 12 Haziran tarihinde başlayacağını açıkladı. Maçların tamamı seyircisiz oynanacak, 26 Temmuz tarihinde bitirilecek.

Ne diyelim hayırlı olsun. İnşallah her türlü sağlık önlemleri alınır, virüsün yayılmasını önleriz.

Doktor değiliz ahkam kesemeyiz, ama kuşkularım da yok değil! Neticede bu oyun yakın temas oyunudur...Bu tabloda oyuncular ikili mücadeleye nasıl girecek? Bırakın yakın teması, neredeyse bir güreş tutmadıkları kalıyor.

İnsan sağlığı sıfır risk gerektiriyor, dileriz şartlar uyar, maçlar oynanır.

Yerlilerin suyu mu çıktı?

Ahh şu yabancı hoca merakı ahhh! Söyleyin Allah aşkına, ülkemize gelip, Türk futbolunda başarılara imza atan, iz bırakan kaç hoca sayabilirsiniz? Sayıları bir elin parmaklarını geçmez. Ya diğerleri... Umutlarla geldiler, bir sezon zor dayandılar, dolarları ceplerine koyup, ülkelerinin yolunu tuttular.

Son yıllarda ülke futbolunun, özellikle Milli Takım düzeyinde elde edilen başarıların büyük bir bölümü yerli hocalar gerçekleştirdi. Kişisel olarak, oyumu hep yerliden yana kullandım, hala da aynı noktadayım.

Dönelim asıl konumuza, yani Fenerbahçe’ye... Görüyoruz ki, Ersun Yanal’ın ayrılmasından sonra yazılı ve görsel medyada teknik adam konusunda yine papatya falları açılıyor!

Aykut Kocaman, Erol Bulut derken, son günlerde Fenerbahçe Yönetimi, yeniden rotayı yabancıya çevirmiş! Hırvat Nenad Bjelica, şu sıralarda gündemde ön planda... Pek tanıdığımı söyleyemem. “Aaa olur mu, yapma... İyi hoca” diyenlere de bıyık altından gülerim. Kariyeri ortada, öyle gözümüze batacak bir başarısı var mı, bence yok. Dinamo Zagreb’i çalıştırıyordu, başkanla ters düştü, şimdi boşta arkadaş!

Hırvat deyince, aklıma hep Slaven Biliç geliyor. Kaldı ki Biliç, vatandaşından daha çok bilinen bir isim... Şimdilerde İngiltere Premier’in bir alt liginde West Bromwich’i çalıştırıyor. Biliç’in Beşiktaş’a geldiği günleri anımsayın, muhteşem bir karşılama! Sonuç ne oldu sonuç! Koca bir sezonda adamın tek derbi galibiyeti yok, galibiyeti... Sıfır çekip, paraları cukka edip, o da ülkesine dönüş yaptı.

Sanırsınız ki yerlilerin suyu çıkmış arkadaş! Hani Erol Bulut vardı, günlerce tartışıldı, ‘geliyor, geldi, gelecek’ deniyordu ya! Ne oldu sümen altı mı yapıldı, yoksa yedek de mi bekletiliyor?

Kısıtlama, müebbet hapse dönmesin

Şu virüs belasını ülke olarak, kurallara uyarak ancak yenebiliriz. Üç ya da dört gün sokağa çıkma yasağı konuyor, buna bile uyamıyoruz, nasıl yeneceğiz bu virüsü?

Gelibolu’da sokağa çıkma yasağı yok, artı yaşa da takılmıyorum. Buna karşın neredeyse 45 gündür, evimde pinekliyorum. Sizler, yasakları delenler, para cezasına çarptıranlar, neredeyse 40 bin kişi, üç-dört gün evinizde oturamıyor musunuz? Devletin herkesin başına bekçi koyacak hali yok, sorumluluk alın, kurallara uyun ki, şu virüsü yenelim, doğal hayatımıza dönelim. Aksi, yayılır iş müebbet hapse döner, bilesiniz!

Sevdigim sözler

Öldükten sonra yaşamak istiyorsanız; ya okumaya değer şeyler yazın, ya da yazılmaya değer şeyler yaşayın.  Victor HUGO

Kaynak: Milliyet