Hani “Hayatımı yazsam roman olurdu” der ya kimileri... İşte Rıza Çalımbay tam da o kişi...

Sahiden de yazsa roman olur yaşadıkları... Öyle paraşütle birileri gibi gökten inerek gelmedi bulunduğu yere. Futbolculuk yaşamında da, antrenörlük hayatında da tırnaklarıyla kazıya - kazıya tırmandı başarı merdivenlerini....

Ve şimdi doğduğu şehrin takımı Sivasspor’u Türkiye Kupası’nda zafere ulaştırdı. Hem de öyle milyonlarca euroluk transferlerle değil, dar kadrosuyla ve diğer kulüplere oranla çok da az bir bütçeyle. Siz deyin 6 milyon euro, ben diyeyim 7 milyon euro... Hepsi o kadar. En pahalı oyuncusu Mustafa Yatabere, 1 milyon euro!

Türkiye Kupası’na uzanan yolu anlatırken zaman zaman maziye de gittik. Ben muhabirdim, o Beşiktaş’ın kaptanı. O günleri andık, duygulandık.

Beşiktaş’ın yeri kalbinde ayrı tabii... Çalıştığı her takımla mukavele imzalarken, “Beşiktaş’tan teklif gelirse ayrılma” maddesini koydurmaktan hiç vazgeçmemesi işte bu büyük sevgisinden...

“Bir gün yine o yuvaya döneceğim. İlk gelişimde toydum, tecrübesizdim, ama şimdi...” diyor... Ardından gömüldüğü sessizlik kararlılığını gösteriyor.

Rıza Çalımbay’ı tekrar büyük bir kulübün başında görecek miyiz?

“Bu bana bağlı değil. Başka biri bir takımı üst üste 3 kez Avrupa’ya götürüp üstüne Türkiye Kupası’nı alsaydı, biraz da lobisi olsaydı büyük kulübe gidebilirdi. Daha nasıl bir başarı olacak ki bir hoca için. Bu durumu anlamıyorum. Sergen hoca ayrıldıktan sonra Beşiktaş daha iyi olabilirdi.”

Peki sence Sergen Yalçın çabuk mu pes etti?

“Olaylar onu bu noktaya getirdi. Beşiktaş bir Anadolu takımı gibi olamaz. Orada sorumluluk daha fazla. Hem Avrupa’da hem ligde başarılı olamayınca ister istemez sıkıntılar çıkıyor. Önder de benim çok sevdiğim bir arkadaşım. Ama tecrübesizdi. Beşiktaş’ı götürmek kolay değil. Tecrübesiz bir isim bunu yapamazdı. Her maçı kazanmak zorundasınız orada.”