İzlediğimiz ilk yarıya 'Vasat altı ligin vasat altı maçı’ desem kızacak o kadar çok insan var k! Öfkelenip, burun kıvıran sayısının çokluğu ne yazık ki gerçeği değiştirmez. Öyle şeyler oluyor ki, şaşırmak ile 'Yükselmek' arasında gidip geliyor insan.

Örneğin, Beşiktaş’ın 'Büyük golcüsü' karşı karşıya iki basit pozisyonu gol yapamıyor ama 'Top taca çıktı mı çıkmadı mı?' konusunda hakeme itiraz konusunda memleket vasatından özel örnekler veriyor! Ve bu garip durumu haklı bulan o kadar çok insan var ki! Ve yine çok az insan 2015 yılından bu yana ülkemizde oynayan 'Süper Lig stoperi' Tomislav Glumac’ın 'Bileşik hata' yapıp, Redmond’a gol attırmış olmasına şaşırıyor!

Yine aynı oranda insan Aboubakar’ın ilk yarı 'Görünmezliği'ne dikkat etmiştir. Elbette bu sadece futbolcuyla değil takımın oynadığı oyunla doğrudan ilgili ama galibiyet sonrası buna da takılacak insan sayısı azdır!

Ortalama oyunla kazandı

İkinci devrede ilkinden farklı değil, 'Vasat altı ligin vasat altı maçı!' Maç başlarken iki takım arasında 36 puan fark vardı ama sahadaki oyun bunu doğrular nitelikte miydi, tartışılır. 'Golcü' yine karşı karşıya pozisyonda atamadı ama diğer golcü (Aboubakar) bir kez göründü ve yürüyerek attı.

Bu tür goller yiyen takım ligde kalamaz ama atabileceklerini atamayıp bu tür goller atan takım golcülerine dünyanın parasını verir, orası kesin! 0-2’nin ardından oyuna bir de top tutucu Ghezzal girince Beşiktaş zaten rahat götürdüğü maçı tamamen kontrolünde götürmeye başladı.

Sonunda da sürpriz beklenmeyen bu sıradan maçta Beşiktaş, ligin en dibindeki takımı kendi ortalama oyunuyla yenerek 'İlk üç'teki pozisyonunu korudu. Onlar için bundan sonrası, oyuncu ve teknik heyet için 'Kazanmak'/'Prim'/'Sözleşme' sarmalında devam edecek! Sorun, yönetimin neye, nasıl karar vereceği?

Cem DİZDAR / Fanatik