Kenan Başaran şunları söyledi:

"Öncelikle Şenol Güneş Beşiktaş'a hayırlı olsun. Ahmet Nur Çebi, Güneş tercihiyle birlikte son kez devrimci bir yönetim olmadığını ilan etti. Çebi de günü kurtarmayı seçen başkanlar arasındaki yerini aldı.

Çebi, genelde Türkiye özelde Beşiktaş'ın sorunlarının sadece şampiyonlukla çözülemeyeceğini ne yazık ki görmedi veya görmek istemedi. Tarihe oynamak yerine bugüne oynamayı seçti."

"1 YIL DOLMADAN TÜM ARGÜMANLAR ÇÖPE GİTTİ"

Elbette Beşiktaş'ın hedefi şampiyonluk olmalı ama bu şampiyonluk kulübe gelecek de kazandıran bir şampiyonluk olmalı. Üç büyüklerde "ne pahasına olursa olsun" kafasıyla elde edilen şampiyonluklar günü kurtarmış ama gelecekten de çok şey kaybettirmiştir. Bakın Galatasaray UEFA Kupası'nı kazandıktan sonra batma noktasına gelmişti. Ünal Aysal sayesinde hisselerini kurtarabildi uluslararası fonlardan."

"Fikret Orman döneminin bizzat içinde olmuş, şampiyonlukların ve kaynakların doğru yönetilmediğinde öykünün "Paralar nerede" diye bittiğine şahit olmuş; yetmeşi başkan olunca da bu soruyu araştırmak için 10 yıllık bir dönemi denetime açmış Ahmet Nur Çebi'nin Beşiktaşlılar'a başka bir söz söylemesi ve başka türlü bir yaklaşım geliştirmesi gerekirdi.

Daha 1 yıl dolmadan ortaya atılan tüm argümanlar çöpe gitti. Hani nerede altyapıyla üst yapı arasında 'köprü' olacak olan Önder Karaveli? Hani ne oldu 'genç, başarıya aç, modern futbol tekniklerini kullanan, bilimsel çalışmaya önem veren teknik direktör modeli' ? Önemli olan bir sisteme inanmaktır. O sistemde arızalar çıkıldığında komple sistemden vazgeçilmez. Geri dönülür 'error' veren noktalar kontrol edilir ve yeniden 'enter'a basılır. Sistemde velev ki Valerien Ismael 'error' olsun. O zaman inandığınız sistemde sadece bir parçayı değiştirip yola devam etmeniz gerekir. Ama siz ne yapıyorsunuz? Tüm sistemi rafa kaldırıyorsunuz. 

"PANDEMİ ŞANS TANIDI AMA..."

"Sergen Yalçın ile efsanemiz, evladımız modeli", "Karaveli-Ismael ile güncel Avrupai model", "Şenol Güneş ile klasik alaylı model"... Tüm bunlar dediğim gibi hepi topu 2 sezon içinde olup bitiyor.

Pandemi ekonomik sıkıntılar yarattığı gibi aslında size çürümüş geleneksel kulüp yönetme modelini söküp atma şansı tanıdı. Pandemiyle birlikte hem bütçelerde hem takım kurma mühendisliğinde hem altyapı modelinde radikal bir değişimle makas değiştirmek mümkün olabilirdi. Ancak bunun yerine "Hele bu sezon şampiyon olalım"a geçildi.

Doğrudan son Şampiyonlar Ligi'ne Beşiktaş gitti. Son güzel geliri Beşiktaş aldı. Ama ne oldu? Borç da 6 milyar lirayı buldu. Tamam pandeminin tesiri büyük ama sadece bu değil. Eski yoldan vazgeçilmediği için de borçlar artarak devam etti.

"GÜNEŞ 1 YILDIR DEMOKLES'İN KILICI GİBİ SALLANIYORDU"

Diğer yandan Şenol Güneş'i bu durum bağlamıyor. Güneş "yarın" değil, "bugün"dür. Doğruda bu sezon başarılı olması için istenmiştir o da bunu istediği için yeniden dönmüştür. Kimse Güneş'ten altyapıdan oyuncu falan da çıratmasını beklemesin. O böyle bir şeyi ne dün vaadetti ne bugün. Zaten basın toplantısında bu yöndeki soruya verdiği yanıt da ortada. Güneş, elindeki kadroya bakar; genç-yaşlı ayrımı yapmaz 

Genel potikasını onaylamasam da günü kurtarma adına Çebi yönetiminin takımı emanet edebileceği en doğru isim de Şenol Güneş'ti. Zaten son 1 yıldır Damokles'in Kılıcı misali sallanıp duruyordu siyah beyazlı teknik adamların başında. Güneş ile birlikte siyah beyazlıların yarışın içinde olabileceklerini düşünüyorum. Ümraniye maçını kazanması koşuluyla. Kimse bu maçı çantada keklik görmesin. 

"KAZANCI ARTIK İDARİ DİREKTÖRE EVRİLMİŞTİR"

Güneş'in gelişiyle Ceyhun Kazancı da sportif direktörlükten 'idari direktör'e evrilmiştir. Basın toplantısını bir iletişimci gözüyle izlediğimde çok büyük sıkıntılar gördüm.

Kazancı, toplantı boyuncu kollarını önünde kavuşturmuş şekilde oturdu. İletişim biliminde bunun anlamı şudur: "Ben şu anda sizinle iletişimi kapalıyım."

Güneş'in ona "Ceyhun" diye hitap etmesi,  "Güzel bir CV'si var" ve  "Ama az konuşmalısın dedim" gibi ifadeleri, Kazancı'yı dediğim gibi, sportif direktörlükten idari direktörlüğe indirmiştir. 

Şunu kabul etmek zorundayız: Sportif direktörlük kültürünün olmadığı büyük kulüplerde, Fatih Terim, Şenol Güneş veya Mustafa Denizli takımın başındaysa bir de, zaten orada onların dışında kimsenin hükmü olmaz. Yanlış ama ne yazık ki hakikat budur.

Duhuliye.com / ÖZEL RÖPORTAJ