Fikret Orman'la en son seçimde sonra Ahmet Nur Çebi'ye karşı aday olduğunda hep Serdar Adalı'yı desteklediğimi çok açık bir şekilde ortaya koydum. Sebebi şuydu, Serdar Adalı varken Beşiktaş'ın bir kuruşunu kimse yiyemez. Bundan adım gibi emindim. Ancak çok büyük zaman kaybedildi Ahmet Nur Çebi dönemi, Hasan Arat dönemi hepsi Beşiktaş'ta fiyasko dönemlerdir. Hatta buna, Fikret Orman'ın son dönemini de katabilirim belli ölçüde. İşte geldi, ciddi bir sermaye artırımı ile bankalar birliği ile Beşiktaş'ın bağımsızlığını kazanacak, arkasından da yıllardır orada duran Fulya'daki 15 bin dönümlük araziye Beşiktaş'a belki 150-200 milyon euro kazandıracak bir proje geçecek. Orası Beşiktaş'ın göbeği dikili taş. İstanbul'un göbeği orası, en değerli yerlerden biri. Bu paraları Serdar Adalı asla ve katta har vurup harman savurmayacaktır. Ondan da adım gibi eminim. Sanki parası yokmuş, Beşiktaş yine sanki dar boğazdaymış gibi kılı kırk yararak transferler yapacaktır, zaten yapması gereken de budur.
Şampiyonluk Türkiye'de artık aklın sınırlarını zorlayan bir yarışma şeklinde geçiyor. Şöyle bir örnek vereyim, şampiyon olan takım bildiğim kadarıyla puantaj vesaire yayıncı kuruluştan 25 milyon dolara yakın bir para alıyor. 25 milyon dolar almak için 200 milyon euro'luk takım kuran lig sadece bizim ligimiz. 25 milyon euro kazanacağın yere 200 milyon euro yatırım yapıyorsun. Bu bir akıl tutulması. Bu kulüplerin ayakta kalma şansı yok. En sonunda yabancı şirketlere giderler.
Serdar Adalı bu gerçeği gören, buna göre davranan. Türkiye Jokey Kulübünde ikinci dönemi daha önce bir başkanlık yaptı. Orada büyük paranın nasıl kullanıldığını da iyi bilen, iş adamı olmasının dışında bir de TJK'da çok iyi işler yaptı. Adalı, TJK'da çok iyi işler yaptı şimdi BJK'da yapacak ve ben bu kurtuluş reçetesinin Beşiktaş'ı 5 yıl sonra tırnak içinde Şampiyonlar Ligi düzeyine taşıyacağına inanıyorum. Sadece sabır gerekiyor. Har vurup harman savurmadan bu parayı dikkatli kullanmak, her sene üzerine koyarak doğru transferlerle, altyapıyı doğru kullanarak ayağını yorgana göre uzatmak, yani bir anlamda Süleyman Seba felsefesiyle hareket etmek gerek. Yoksa Hasan Arat gibi 10 transfer alıp 100 milyon euro zararda yapabilirsin ama Adalı böyle yapmayacaktır. Ben bütün bu gelişmeleri çok olumlu olarak değerlendiriyorum.
Şampiyonluk dediğim gibi manevi tatminin ve size sattırdığı birkaç formanın dışında, attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmeyen birlikte oynuyoruz. 25 milyon dolar ya da Euro kazanmak için 200 milyon Euro'ya takım kurulmaz. Fenerbahçe ve Galatasaray bu hatayı yaptılar. Fenerbahçe'nin Galatasaray'ın hatta Beşiktaş'ta yaptı İmmobile transferinde.
Süper Lig'de şampiyon oluyorsun ama aldığın para bir tane yıldız oyuncunun Osimhen'in, İmmobile'nin, En Nesyri'nin bonservisine ve aldığı yıllık paraya gidiyor. Bu akıl tutulması değil miyim? O yüzden ben Adalı'nın bu tavırlarını, bu hareket tarzını çok beğeniyorum. Beşiktaş'ın geleceğinize aydınlık görüyorum.
Beşiktaş'ta yaşanan bir gelişme var. Başantrenör Recep vatansever dahil olmak üzere toplamda 16 kişiyle yollar ayrıldı. Voleybol şubesinde böyle bir yapılanmaya gidilebildiğini gördük. Bu futbol şubesi içinde yapılabilir mi?
Futbolda bunu yapmak yapılmışı var. Bugün Beşiktaş'ın voleybolda yaptığını, 1980'de Mehmet Üstünkaya aynısını yaptı. Aklımda kaldığı kadarıyla; Rıza, Ziya, Fikret, Süleyman, Küçük Haluk, Fuat gibi altı tane genç adamı A takıma çıkardı. Tek yabancısı galiba İsmail Atik diye bir Finlandiyalıydı, onu da gönderdi, 5 yılda şampiyon olmayacağım dedi. O takım o sene Dorde Milic'le 5. oldu. Ertesi sene 16 yıllık şampiyonluk hasretine son verdi. Ve sonra destanlar yazdı. Takım Fenerbahçe ve Galatasaray karşısında ezeli rekabetin tarihini değiştirdi ama dediğim gibi her sene üzerine koyuldu. Nasıl koyuldu? Yücespor'da Ali Gültekin buldular sağ bek geldi santrafora döndü; Avcılar'dan Feyyaz Uçar'ı buldular; Kocaeli'den Metin Tekin'i buldular; Kahramanmaraş'tan Şifo Mehmet'i buldular; Bolu'dan Recep'i, Şenol'u buldular; Elazığ'dan Ulvi'yi buldular. Yani her sene üzerine koyarak iskeleti bozmadan devam ettiler ve o takım namağlup şampiyon oldu ve üst üste üç şampiyonluk yaşadı. Her sene kupalara lige ambargo koydu. Bu çok sağlam bir hareket tarzıdır. Sadece sabır gerektirir ve tavizsiz bir yönetim gerektirir. Ama bugünün futbolunda bunu yapmak kolay mı dersen, sosyal medya baskısı sebebiyle çok kolay değil. Voleybol insanların, futbolda bir şey yoksa ilgilendikleri bir spor dalı. Taraftar için söylüyorum, o spor dalını küçümsediğimden değil. Beşiktaşlar Beşiktaşın futbolda maçı varken gidip basket maçını izlemez. Aynı saate denk geldiyse ya da voleybol maçı. O yüzden orada yapılanma daha kolaydır. Daha ufaktır rakamlar. Daha az ses getirir yapılan işler. O yüzden onu futbol yapmak kolay değil ama onun bir benzerini ona benzer daha ufak çaplısını da ben futbolda Beşiktaş'ın yapacağına da inanıyorum.
Fenerbahçe-Beşiktaş karşılaşmanın hakeme açıklandı ve Galatasaray maçında skandal bir isim olarak gösterilen isim tekrardan bir Beşikaş derbisine verildi ve Beşikaş'ın üst üste ikinci derbisine verilen bir isim. Bu atamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hakemlik bize göre bir meslek değil. Bizim insanımız ahbap çavuş ilişkileri ile büyüyor. Bir hakem, eğer çok sağlam bir karakter değilse, evde eşinden, çocukluğundan tutun, kayınbiraderinden kayınbabasına kadar takımsal baskı görüyor. Tatlı dille görüyor, acı dille ama görüyor ve bunu taşıyamıyorlar. Çevresinden baskı görüyor, fuar futbolcular, Hakemler Gözlemciler Derneği'nden başka bir baskı görüyor, medyadan baskı görüyor. Mehmet Büyükekşi döneminde Ali Palabıyık anlatıyor ya, başka bana böyle baskı yapıyordu diye, oradan görüyor. Dolayısıyla ben hakemlerin kesinlikle ve kesinlikle yabancı olması gerektiğini düşünüyorum.
Yasin Kol değil, kim olursa olsun biz ona bir bugün, geri kalan maçta yaptığı birkaç tane saçma hatayı gösterebilirdik. Bu derbi yönetecek hakem yabancı olmalıydı. Kesinlikle yabancı olmalıydı. Federasyon burada yanlış yapıyor, yapacak bir şey yok. Federasyonlar kendi yaptıkları yanlışın bedelini kendileri öderler. Bu konuda biz Mehmet Büyükekşi çok uyardık. Sürekli Galatasaray'ı kolluyorsun, yapma, kör gözün parmağını yapıyorsun, yapma dedik, dinletemedik. Şimdi nerde kendisi? Esamesi okunmuyor.
Bu ülkede futbolun bir yere gelmesini isteyen bir federasyon başkanı varsa tartışmasız şekilde Süper Lig'deki bütün maçlar VAR'ıyla dördüncü hakemiyle, sağdaki hakemi ile yabancı yapmak zorundadır. Bu derbide de Yasin Kol ne İsa'ya ne Musa'ya kimseye yaranamayacaktır. Ne kadar iyi yönetim gösterirse göstersin. Daha baştan bu maçı kaybetmiştir Yasin kol. O maçın altından kalkamaz.
Son dönemde eleştirilerin odağındaki İmmobile'nin, Hatayspor karşısında ortaya koymuş olduğu bir performans var. Serdal Adalı'nın canlı yayında takımdan ayrılmasını beklediğimiz isim demesi üzerine kendisi de sosyal medya hesabından altın top paylaşımı ve takımına kalmak istediğine yönelik bir açıklama yapmıştı. Fenerbahçe derbisi öncesi böyle bir performans göstermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zamanında gelmeyen 5 para etmez diye bir laf vardır. Bu golleri zamanında atacaklar. Ben 9 kişilik Konya'ya yenildim. Ben on kişilik Gaziantep'e kendi savına yenildim. Ben ligden düştüğü daha nerdeyse sezonun başında belli olan Adana Demirspor'a yenildim. Benim golcum nerdeydi? Ben Kasımpaşa ile berabere kalırken çok kolay kazanmam gereken maçlarda kaybederken nerdeydi. Lig bitti İmmobile kendine geldi. İmmobile, Beşiktaş'ın golcusu olamaz. Takım daha iyi olsa daha iyi performans gösterebilir ama İmmobile iyi bir forvet olsa da kötü bir golcü aradaki fark şudur, golcü gol olsun diye vurur; forvet vurduğu gol olur olursa eğer. Forvet kareye vurur topu olursa olur olmazsa olmaz golcü olacak yere vurur. Kim o Mario Gomez, kim o Alex Fenerbahçe'deki, kim o Osimhen, kim o İcardi. Gerçek bir golcü bulmak zordur. İmmobile'de gerçek bir golcü değil, Beşiktaş onla bir sezon daha evli kalamaz, kalmamalı da...
Beşiktaş'ın genç yıldızı Arroyo bir gol attı, fakat oyuncunun hala beklenen performansı veremediği yönünde görüşler var. Sizce Arroyo ödenen bonservis altında eziliyor mu?
Genç oyuncu yoğurda çalınan maya gibidir. Sıcaklığını doğru ayarlamazsan, mayayı doğru oranda vermezsen, yoğurt yoğurt olmaktan çıkar, bazen ayran olur, bazen başka bir şey olur, bazen de kesilir. Genç oyuncuyu bir maç 15 dakika oynatıp 3 hafta oturtup 3 hafta sonra tekrar 25 dakika oynatıp hakkında karar veren yanılır. Bu Arroyo, Semih ve Mustafa Hekimoğlu için de geçerli. Genç oyuncuyu ısrarla oynatacaksın, ligden kopmuşsun, üçüncü olsan ne olur? Dördüncü olsan ne olur? Avrupa'ya gitmesen ne olur? Yapılanma yapıyorsun sen gelecek yıl için söylüyorum; sen bu gençleri kalan haftalarda mümkün olduğu kadar Arroyo, Rafa Silva, Semih, Mustafa mümkün olduğu kadar Muçi'yi birlikte oynatacaksın ki biz bunların olup olmayacağını görelim.
Mustafa Hekimoğlu 3 haftadır oynuyor, farklılaştı, boş topları kovalıyor, iki mücadele ayakta kalıyor, araya koşuyor, rakibinle boğuşuyor. 10 dakika oynadığında hiçbir şey yapamayan Mustafa gitti, sahiplenen bir Mustafa geldi. Arroyo içinde bu geçerli. Boş adam değil, adamın yeteneği var zaten ama sen bunu hadi gir kendini gösterdin mi? Gösteremez. Genç adam öyle değil. Genç adama süre vereceksin, tabela kalktığında dönüp bakmana gerek yok "sen oyundan çıkmayacaksın" diyeceksin. O özgüvenle oynatacaksın. Bununla ilgili en çarpıcı örneği anlatayım. Yaşı y etenler hatırlayacaktır. Kızılyıldız'da büyük star olacağı söylenen, Boliç diye bir adam vardı, Elvir Boliç. Galatasaray'a sonra Fenerbahçe'ye geldi. Fenerbahçe'de 5 dakika oynuyor. Pereyra diye bir Brezilya Hoca var. 5 dakika oynuyor, 10 dakika oynuyor adam bir türlü kendini gösteremiyor. Ali Şen futbolu iyi bilen başkanı Ali abi, gidip Pereyra'ya onu kendisinden dinlediğim için rahatlıkla söylüyorum; "Boliç'i 5 hafta 90 dakika, boş kareye gol kaçırsa da oyundan çıkarmayacaksın. 90 dakika beş maç oynatacaksın. Beş maçta bu adam ben futbolcuyum demezse sana ben onu göndereceğim" dedi. Sonra gitti Boliç'e 5 maç boyunca istersen boş kaleye gol kaçır istersen penaltı kaçır, tabela kalktığında dönüp bakmana gerek yok 90 dakika oynayacaksın. Kendini gönder gösteremezsen seni göndereceğim" dedi. Boliç ondan sonra çuvalla gol attı. Genç adam böyle kazanılır. Her tabela kalktığıbda ben mi çıkıyorum? Evde babam izliyor, annem izliyor, seyirci bana bir şey der mi? Çocuklar ne mental destek alıyorlar, ne öyle bir altyapıları var ne de bunlar Amasya'dan gelmiyorlar. Beşiktaş'ın altyapısında olur mu olmaz mı diye gelmişler. Kardelen gibi karın üzerine çıkmaya çalışıyorlar. Arroyo'da aynı şekilde kendi ülkesinde aynı durumda. O yüzden bu gençleri özgüven vermek, özgüven aşısı yapmak ve kalan haftalarda hangi golü kaçırırsa kaçırsın, hangi hatayı yaparsa yapsın cesaretle oynatmak şart. Ancak öyle biz anlarız. Olur mu olmaz mı? Ben şu anda Arroyo hakkında da fikir yürütmüyorum beklemek lazım diyorum.
Beşiktaş bu sezon geneline baktığımızda kötü bir performans sergiledi fakat büyük maçlarda çok iyi oynuyor ve Fenerbahçe'ye baktığımızda büyük maçlarda kötü ve sahada neredeyse yok. Beşiktaş'ın kadro kalitesine baktığımızda Fenerbahçe'nin çok gerisinde olduğunu görüyoruz. Fakat derbilerin havası her zaman çok farklı olur. Sence Beşiktaş fenerbahçe karşısında nasıl bir sonuç alır?
Beşiktaş tarih boyunca derbileri iyi oynamış. Beşiktaş daha bu ülkede kimse kolay kolay Avrupa maçı kazanamazken buradan Barcelona'yı PSG'yi 3'lük yaptı. Beşiktaş büyük maçları büyük oynar.
Derbilerle ilgili herkes bin tane istatistik sürer, benim bildiğim iki tane istatistik vardır. 1.si %70 ev sahibi takım kazanmıştır derbileri. En önemli istatistik budur. 2.si derbileri en çok ihtiyacı olan genellikle kazanır. Şampiyonluğa oynayan, başka bir hedefi olan, Beşiktaş'ın bu derbedeki en büyük dezavantajı hedefsiz oluşur. O yüzden başlangıçta iyi başlayacaktır, iyi oynayacaktır. Onu maça tutacak bir şeyler olursa, gol atarsan devam eder ve kazanır gelir. Ama o iyi oynadığı dönemde kendisini maça tutacak. Sahiplenmesini sağlayacak, golü atamaz, üstüne bir de gol derse zaten motivasyonu zayıf, yani birlikte tutunacağı bir dal yok, kupadan elenmiş; o zaman daha çok isteyen kazanacaktır. Beşiktaş iyi başlar, bundan eminim ama iyi bitirir mi emin değilim.
Beşiktaş'ın ligde şu anda maç eksiğiyle Samsunspor'la arasında 2 puan geriden gelerek dördüncü sırada olduğunu görüyoruz. Beşiktaş Fenerbahçe'yi yenerek üçüncü sıraya gelebilir mi? Avrupa şansını daha da yükseltebilir mi?
Avrupa'ya zaten Beşiktaş'ın gitmeme ihtimali yok. Ligin iki takımı Şampiyonlar Ligi'ne gidiyor. 3-4. takımlar Avrupa Ligi'ne gidiyor. Galatasaray, Türkiye Kupası'nı alırsa 5. de gidecek. Galatasaray kupayı alma ihtimali az mı çok mu? Trabzon mu daha avantajlı Galatasaray mı? Galatasaray.
Avrupa'ya gitmede bir sıkıntısı yok Beşiktaş'ın. Hatta Samsunspor'un da yok. Belki Eyüpspor'un gitme ihtimali var ama Beşiktaş burada Avrupa için zorlayacaktır. Taraftarını Fenerbahçe galibiyeti yaşatmak için zorlayacaktır, elinden geleni yapacaktır. Eğer iyi oynadığı dönemde gol atarsa ben derbiyle kazanabileceğini düşünüyorum ama o dönemde gol atamazsa, harcadığı emek tabelaya dönüşmezse her geçen dakikada biraz daha oyundan düşer. Bu insanın doğasında var. O zaman da Fenerbahçe avantajlı olur ve kazanır.
duhuliye.com
HABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..