Sonunda Şenol Güneş’i Beşiktaş’a getirmek için kampanya açanların bir arzusu daha gerçekleşti. Sportif Direktör Ceyhun Kazancı’nın istifası bu kez kabul edildi. Ve tabii neden son bir buçuk yıldır yürütülen karşı kampanyanın sebebi de netleşmiş oldu. Beşiktaş’ın kapısından giremeyen rantçı güruha gün doğdu.

KLİŞELER DÜNYASI
Efendim neymiş büyük topçular alınmazsa Beşiktaş başarılı olamazmış. Uçaktan “yıldız” indirmek gerekirmiş. O inenler kariyerinin sonunda ve ciddi hiçbir kulübün talip olmadığı yıldız eskileri olsa da fark etmezmiş. Nasıl olsa taraftar ve medya ezberindeki isimlerin peşinde gidermiş. Altyapı mı dediniz, gelişmeye açık genç oyuncu mu dediniz? Hadi canım, duayen hocamız çoluk çocukla mı şampiyon olacakmış...

Oysa Ceyhun Kazancı, tabii Ahmet Nur Çebi başkanla birlikte denk bütçeli, maaşların zamanında ödendiği, kulübün yararına sözleşmelerin yapıldığı, gelişmeye açık, başarı sürekliliği olan, uyumlu ve dinamik bir takım yapmaya çalışıyordu. Başınızı kaldırıp dünyaya baktığınızda, başarılı ve çağdaş bütün kulüplerin bütçeleri oranında bu yolu izlediğini görürsünüz zaten.

RANTÇI BÜNYE MESELESİ
Ama burası Türkiye, burada böyle şeyler olmaz. Aksini yapana yaşama hakkı yoktur. İşte Valerien Ismael’e yapılanlar. Hoca yeni yapılanma doğrultusunda sezon ortasında geldi ama belki de kimseye yapılmayan bir karşı kampanyayla gönderildi. Kalabilseydi ne olurdu bilemeyiz. Ama diyelim ki Ismael doğru isim değildi ve değiştirilmeliydi. Peki alternatifi Şenol Güneş miydi? Beşiktaş’ın Çebi başkan ve Kazancı ile birlikte amaçladıkları Beşiktaş projesine uygun bir teknik direktör mü Güneş? Hazır oyuncu istiyor, var olanları da yetersiz buluyor. Ama görülüyor ki adı bilindik oyuncular dışında da kimseye güvenmiyor. 

AÇIK OLMAK LAZIM
Yani Şenol Güneş tipi teknik direktörlerin Ceyhun Kazancı ile çalışması mümkün değildi zaten. Güneş bunu en baştan belirtmeliydi. Onun yerine ilk basın toplantısında Kazancı’yı küçümseyen saygısız bir tavır içine girdi. Çünkü Kazancı’yı başkan göreve getirmişti.

Güneş sadece Kazancı’ya değil Kazancı ve Ismael’in birlikte karar verdikleri oyunculara da tavır aldı. Masuaku, Saiss, Redmond yedeğe çekildi önce. Ve sanki bu oyuncular yeterli değillermiş gibi açıklamalar yaptı Güneş. Sonra bu oyuncular mecburiyetten tek tek takıma dönmeye başladı. Kadıköy fatihi Redmond o maçta ikinci yarı yedekten girmişti takıma anımsarsanız. Olgular Saiss’in medyaya yaptığı ve Güneş’in anlamsız bir öfkeyle “hakaret” saydığı açıklamaları doğruluyor. Bizim anladıklarımızı onlar da anlamıyor mu sanıyorsunuz? Neyse bir tek Masuaku kaldı zorunlu satın alma opsiyonu yüzünden.

Bizde kimse öyle emek harcayarak, bilgiye ve projeye dayanarak çalışmak istemiyor kısacası. Bu, risk almak demek. Herkes kendini, kendi geleceğini düşünüyor. Ve açıkçası köhne düzenden ve sosyal medyadan korkuyor.

AYNI ‘U’ DÖNÜŞ
Aslında sorun şu: Beşiktaş yönetimleri kulübün geleneğine uygun bir yapılanma sürecine giriyor en başta. Ama cesaret ve kararlılık gösteremeyip bir süre sonra o köhne ve müflis yola çark ediyor. Var olan kaynaklar çarçur edildiği gibi, borçlanarak gelecek de karartılıyor. Beşiktaş için daha vahim bir durum bu. Haftaya kulübün geleneği açısından bakalım buna da.

Gülengül ALTINSAY / Cumhuriyet