Bu oyunun değişmez kuralları vardır, bir gol atıp, öyle üzerine yatamazsınız. Tek farklı skorlar risklidir. İkiyi, hatta üçü bulacaksınız!

Tıpkı dünkü Süper Kupa Finali’nde olduğu gibi...

Doha’da oynanan finalin ilk yarısından keyif alan var mı? Bence yoktur. Varsa bile farklı bir maçı izliyordur herhalde!

Tempo, mücadele, pozizyon üretme, kaçırma, yerlerde!

Haa bir pozisyon var, o da Atiba’nın attığı tek gol!

Hep söyledik, yazdık-çizdik, bu oyunda yaşa-başa bakılmaz, performansı önemlidir.

Tıpkı Atiba gibi...

Arkadaş adam neredeyse kırka merdiven dayadı, emekliliği geldi, olacağı pek yok sanırım! Adam tam bir profesyonel...

İyi yaşıyor, çalışıyor, haddini biliyor, yedek kalıyor, gıkını çıkarmıyor, golcülerin ‘iflas’ ettiği anda ortaya çıkıyor.

Valla, kızmayın ama ilk yarıda aklımda tek kalan, onun attığı goldür, gerisi detaydır.

Adamı övdük de övdük, nazara geldi, gözle yedik!

İkinci yarıda kendi kalesine golü attı, maçı uzatmaya taşıdı Atiba...

Diyeceksiniz ki, golcüler ne iş yapar? Haklısınız!

Örneğin taraftarı isyan ettiren Batshuayi... Adam her şeyi yapıyor, ama golleri atamıyor. Kurşun mu döktürse acaba!

Haa boş durmuyor, rakip savunmayı yıpratıyor, baskı yapıyor, ama final vuruşlarında ortalarda yok, o da şaşırıyor, biz de!

Larin’e ne demeli, arkadaş? Altıpas içinde topu auta gönderir mi? Gönderiyor!

Ona ne diyeceğiz?

Kaçıranlara laf yok, atamayanları yani Batushuayi’yi ipe mi çekelim? Haksızlık olmaz mı?

Lafı fazla uzatmaya gerek yok, Atiba’nın ilk yarıda attığı gol, ikinci yarıda futbol kalitesini biraz yukarı taşıdı, hepsi o kadar!

Özellikle Antalyaspor’un bu yarıda baskısı, Kartal’ı bunalıma sokmadı değil... İş uzatmalara kaldı, sonuç yine değişmedi, penaltı atışlarına kaldı.

Ve atışlarda Kartal, Süper Kupa’yı uzun bir aradan sonra müzesine taşıdı. Hak etti mi, etmedi mi, bunu tartışacak halimiz yok. Skor tabelası Beşiktaş’ı işaret ediyor...

Bu kupayı kime yazacağız, tabii ki Kartal’a...

Peki, ikinci kim?

Sergen Yalçın mı, yoksa Önder Karaveli’mi?

Valla, hiç taraf falan tutacak halim yok, bu kupa Önder Karaveli’nindir. Kendisini kutluyor, başarılı olmasını diliyorum.

Ne de olsa, yerli, bizim canımız-ciğerimiz...

Ha o almış, ha Sergen kardeşimiz, fark etmez...

Yabancıları baştacı ediyoruz, bizimkilerine gelince, burun kıvırıyoruz!

Hadi ordan!

Kupa kupadır, bunun büyüğü-küçüğü olmaz. Hele adı Süper Kupa ise ki öyle, helal olsun Önder hoca ve oyuncularına, kutluyoruz.

Hiç teknik direktör konusunda ahkam kesmedim, ancak Önder hoca konusunda bir iki kelam edeceğim.

Altyapıdan gençlere şans veriyor, bu yeterli değil mi Sayın Başkan Ahmet Nur Çebi ve yönetim kurulu...

Yeni yabancıya vereceğiniz dolar ve euroları yerlililere verseniz ne güzel olacak.

Adres bellidir, isme gerek yok... Tersi, risktir, parayı sokağa atmaktır...

Bir alkış da kaleci Ersin kardeşimize... Kartal’ın kupayı müzesine taşımasında onun da büyük emekleri, kurtarışları var, aman nazar değmesin...

Bilel MEŞE / Milliyet