Beşiktaş, Ajax ile oynarken daha önce Serpil Hoca’yla birlikte teknik adamlık yaptığımız dönemde ilk yarıyı 1-0 önde bitirdiğimiz karşılaşmayı hatırladım.
Onlar yine dün gece olduğu gibi eğitim ekolünün içinden sıyrılan rahatlıkla ilk yarıyı 2-0 önde bitiren ve güven içinde 66 pas yüzdesi ile takım oyunu oynadılar.
Aslında bu rahat kadro karşısında sahada her şeyi ile mücadele eden Kara Kartal’ın 12 eksiği ile tarihe geçen kadrosunda Sergen Yalçın unutamayacağı bir futbol dramı yaşadı.
Makine takım Alvarez yönetiminde orta alan kurgusunu rahat uygularken Antony, Mazraoui, Martinez, kaptan Tadic ve Haller ile Beşiktaş karşısında bu kadar rahat olabileceğini ummuyordu diyebilirim.
Gerçekten bu görüntü bir futbol kaderiydi.
Berghuis ve Haller golleri atınca sonuç zaten belliydi ama ben kaderin bu tuzağına bozuldum.
Pas yaparak Beşiktaş’ı yoran, topu koştururken rahat koşularla atak düzenleyen, ilk yarıda oyunun tek hâkimi karşısında sadece Batshuayi ile birkaç tehlike yaratabilen şampiyonumuz, oyunu asla çirkinleştirmeden, defans üçlüsü de dahil çullanan rakibi karşısında ezilmedi ve centilmence mücadele etti.
Ama genç Serdar ve Can’ı da gelecek için kazandı.
Aklıma Kovacs geldi.
Zamanında Ajax’a ektiği tohumlar, bahçeleri süslemiş ve yola devam ediyorlar.
Zihniyet bu ancak ikinci yarıda Kenan’ın şahsi gayreti ile attığı golü vermeyen hakem de çok ince kıydı!
Ayrıca ikinci 45 dakikada daha iyi mücadele eden Beşiktaş, İstanbul için ümit verdi puan anlamında.
Ayrıca Oğuzhan ve Gökhan Töre takıma canlılık getirdi.
Umut oyundan çıkarken Berkay da Serdar’ın yanında stoper olarak Beşiktaş’ta görev alırken, ilahi hatırlatmayı da yapıyordu gençler adına!
Benim görüşüm Beşiktaş tam kadrosu ile bu takımı İstanbul’da silkeler!
Avrupa karşısında bu karşılaşma, bir sınav olarak yenilsek de umuttur ve rövanşı kazanmak için önemli bir iz bırakmıştır!
Demek ki futbol zor bir oyun ama mücadele edenlerin kazanabileceği bir umuttur.
Adnan DİNÇER / Cumhuriyet