Demirkol'un sözlerinden öne çıkanlar şu şekilde:

TARAFTAR TEŞHİSİ KOYDU
60'ıncı dakikada seyirci Ghezzal diye bağırmaya başladı. Yürümüyordu... Sahadaki oyun yürümüyordu. Ve otomatik olarak insanın aklına gelir; 'En yetenekli oyuncumuz, en çok iş yapan oyuncumuz... Weghorst sahada.  Adam oyuna girsin, iki orta yapsın bari' şeklinde... Yani taraftar teşhisi koydu. Ancak bu tabii derbide evet Beşiktaş'ı daha iyi bir takım yaptı. 

GHEZZAL OLDUĞU ZAMAN BAŞKA BİR ADAMA DÖNÜŞÜYOR
Çünkü Ghezzal'ın varlığı Rosier'i işe sokuyor. Yani Rosier, yanında Ghezzal olduğu zaman mental olarak başka bir adama dönüşüyor. O attığı depar, yaptığı orta... Maçın başında böyle bir şey yoktu. Bir de, herkes sıkıştığı zaman rahatlıkla Ghezzal'a topu verip boşluğa kaçıp alabiliyor. Yani eldeki bu şekildeki tek oyuncu. 

BÜYÜK TAKIMA YETMEZ
Şimdi işin bu tarafı böyle. Ama eninde sonunda ortayla yürüdü iş. Büyük takıma yetmez. Yani büyük takım, Ghezzal'a ver orta yapsın... Yetmez. Başka bir şey lazım. Yani Ghezzal bunu Leicester'da da yapabilir. Onlara niye yetmiyor? Senin mekanizmayı başka türlü çalıştırman lazım. Bu tespit Ghezzal'ı kötülemek değil. Ghezzal çok iyi oyuncu. Çok değerli oyuncu. 2 sene önce ligin en iyi oyuncusu. 
Ama teknik direktörlük, o oyuncuyu başka bir yapı içinde daha değerli kılmak. Yani teknik direktörlük, 'O oyuncu bütün varlığıyla orada olsun ve ne yapabiliyorsa onu yapsın' değil. Onu da yükseltecek bir şey yapmak.  Tamam. Çok özellikli çok yüksek adam. Buna hiç kuşku yok ama oyunu öyle bir planlayacaksın ki o da yükselsin. Yani teknik direktörlük, saha içi olarak söylüyorum; elindeki ürünü yükseltmenin onu daha değerli kılmanın yöntemini bulma işidir.